15.12.2024 - 04:23 | Son Güncellenme:
Görkem Evci/ gorkem.evci@milliyet.com.tr - Örneğin göz, gözcü, gözlük, gözlem gibi kelimelerin kökünün “göz” olarak sabit kaldığı açıkça görülebilir. (İlişkili kelimeler olan göz ve gör-‘ün bugün kullanmadığımız ortak bir k/gö- kökünden türediğini de söyleyelim.) Oysa Arapçada kök de durduğu yerde durmaz! Kökteki harfler değişebilir, aralarına başka harfler alabilir… Bunu gündelik olarak çok kullandığımız bazı kelimeler üzerinden görmek iyi olacak.
Arapça “kitap” sözcüğü, “yazmak” anlamında k-t-b mastarına dayanır. Kitap, yazılan şeydir. “Yazacak yer” ise yine aynı kökten “mektep”tir. Yazılmış olan bir başka şey; mektup. Yazan kişi ise “kâtip”. Çoğul hali ketebe. İçinde çok sayıda kitap bulunan yere ise “kütüphane” diyoruz zira “kütüp” de “kitab”ın çoğulu. “Yazılmış” bir başka şey; kitabe.
Bu kelimeler k-t-b köküne rastgele ekler getirilmesiyle türemiyor. İşin bir diğer eğlenceli kısmı da bu. Bu türetme işlemi, Arapçada “vezin” denilen kalıplar çerçevesinde gerçekleşiyor. Örneğin bir kökü, mekân anlamına gelecek bir sözcük yapmak için hep aynı vezin kullanılır: Yazılan yer “mektep” olduğu gibi, “sakin” olunan/sükun edilen/yerleşilen yerler “mesken”; ibadet edilen yerler “mabed” olur.