23.10.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
Kazı Başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, sikkelerin kentin bir Roma kolonisine dönüştüğü döneme ait olması açısından önemli olduğunu belirtiyor. Çanakkale Boğazı’nda 2 bin 400 yıllık liman kenti; Alexandria Troas... Antik kentte kazı çalışmaları, Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Erhan Öztepe koordinesinde yürütülüyor. Bu yılki kazı çalışmalarında, 2 bin yıllık iki bronz sikke bulundu.
Roma kolonisi
Çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Öztepe, sadece sikkelerin değil; yoğun olarak bir seramik buluntularının da ele geçtiğini belirterek şunları söylüyor: “Sistematik olarak seviye seviye kazdığımız toprağı eliyoruz. Elendikçe içinden çıkan her şey, önce arazide toplanıyor, ardından yıkanıp tasnifleniyor. Sonrasında seramikler ve metal bulgular ayırılıyor. Bunların içerisinde temizlikleri yapacak olan varsa, restoratör arkadaşlarımız bunların gerekli çalışmalarını yapıyor. Bundan sonra değerlendirme aşamasına giriyoruz. Sikkeler M.Ö. 1. yüzyılın sonu, M.S. 1. yüzyılın ilk çeyreği olmak üzere 2 bin yıllık buluntular. Bu da kentin bir Roma kolonisine dönüştüğü döneme ilişkin sikkeler olduğunu gösteriyor. Kentin ilk Roma kolonisi olduğu döneme ait sikkeler. Bu açıdan önemli. Bunu başka alanlarda teyit ediyoruz ama sikkeler de bunu paralel olarak bize gösteriyor.”
Hayvan kemikleri
Öztepe, bu sene bulunan seramiklerin ise bin 700 ve 2 bin öncesine ait farklı dönemlere ait olduğunu vurguluyor. Öztepe, ayrıca şu bilgileri paylaşıyor: “Bunun dışında kemik buluntularımız var. İnsan ve hayvana ait kemik kalıntıları üzerinde antropolog arkadaşlarımız çalıştı. Daha önce çarşı yapısının Helenistik Stoa içerisinde bulunan kemiklerde yapılan tasniflerde karşılaştığımız hayvan türlerini teyit ettik. Bunlar evcilleştirilmiş, bugün de insanların tükettiği koyun, keçi, büyükbaş hayvanlardan geyiğe varıncaya kadar yaban hayvanlarının kemiklerinin yanı sıra ilk defa bir horoz türüne ait tüketilmiş kemik tespit edildi. Bu da bizim için önemli. Çarşı yapısının içerisinde belki bir yeme içme faaliyetine ilişkin de ipucuna rastlamış oluruz. Burada çıkan her buluntu, bizim aradığımız bilgi. O nedenle çok sistematik ve yavaşça kazıyoruz, eliyoruz. Elenen buluntuları iyice inceliyoruz ve oradan alabileceğimiz her şeyi alıyoruz.”