Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Yaz tatili denince akla ilk gelen aktivitelerden biri denize girmektir ancak denizde yüzerken depreme yakalanmak pek çoğumuzun aklına gelmez. İstanbul'daki özel firmanın muhasebe departmanında çalışam genç kadın da tatil için gittiği Çanakkale'de deprem olasılığını aklına hiç getirmemişti. Assos’ta, dalgasız ve durgun bir denizde yüzerken aniden bir dalganın içinde kalan Fatma Kaya (37), yaşadığı korku dolu anları anlattı. Kaya, “Oldukça durgun bir suda yüzüyorduk ve biraz da açılmıştık. Bir anda ani ve hızlı dalgaların geldiğini, kıyıdaki şezlongların ilerisine kadar geçtiğini gördük. Dalgalar önce kıyıya doğru giderken, sonra bir anda çekilip her şeyi açığa doğru sürüklüyordu. Bu durum 5-6 defa daha tekrar etti. Denizde çocukları olanlar, panikle onları kıyıya çıkarmaya çalışıyorlardı. Biz de kıyıya doğru yüzmeye çalışıyorduk ama her seferinde dalgalar bizi geri itiyordu. Bu süre zarfında karaya çıkamadık. Bir süre sonra dalgalar normal haline dönünce denizden çıktık. İnternetten biraz araştırınca da yakınlarda deprem olduğunu ve Assos’ta da hissedildiğini gördük. Çok korkutucu bir an yaşadık ve herkes çok panik olmuştu. Bir süre denize giren kimse olmadı. Sonra da herkes kontrollü bir şekilde yüzmeye devam etti” şeklinde konuştu.
Peki böyle bir durumun ortasında kaldığımızda yapmamız gerekenler neler? Sarsıntı hissedildiği ya da çevredeki etkilerle deprem olduğu anlaşıldığında, etrafı kontrol ederek güvenli bölgenin neresi olduğuna hızlıca karar vermek çok önemli. Sığ sularda deniz seviyesi hızla yükselerek tsunami riski yaratabilir. Tsunami tehlikesi varsa sığ sularda bulunmamak ve mümkünse yüksek bir alana veya yapıya ulaşıp deniz seviyesinden mümkün olduğu kadar yükseğe çıkmak gerekiyor. Eğer bir teknede seyahat ederken depreme yakalandıysak, kaptanın bilmesi gereken en önemli şeyin sığ sulardan uzaklaşmak olduğunu dile getiren ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Kıyı ve Deniz Mühendisliği Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, “Tekne ya da kayık 50 metre su derinliği olan yere giderse minimum tsunami riski oluşur. Tsunami sığ sularda korkunç etkilidir. 50 metreden derin sularda çok az. 100 metreden daha derin sularda ise etkisi daha da azdır” bilgisini paylaşıp ekledi:
"Tsunaminin en büyük etkisi, akıntı oluşturması, su düzeyi yükselmeleri yapması. Sığ sularda akıntı yarattığı için denizdeysek sığ sulardan kaçmalıyız. Bu durumda şöyle riskler de oluyor. Biz diyoruz ki kaptanlara ‘Limanı terk edin, derine kaçın’ ama açıkta fırtına varsa o da ayrı sıkıntı. Mesela Japonya tsunamisi olduğu zaman Los Angeles’daki marinalarda 10-12 saat sonra dalgalar gelmeye başladı ve o dalganın yapacağı etki belliydi. Hatta benim gibi bir öğretim üyesi oğluna mesaj atıyor ‘Derhal marinadan çık' diye ama oğlu diyor ki ‘Baba nasıl çıkayım? Fırtına var, tekne batar.' Böyle riskleri de var ama ne olursa olsun derin su olan yere giderseniz, tsunami etkilerini minimumda yaşarsınız."
Deprem karada olduysa denizde bir dalgalanma yaratmayabileceğini söyleyen Prof. Dr. Yalçıner, “Denizin içinde bir deprem olduysa şiddetli sürüklenmeler ve akıntılar yaratır ve deniz önce çekilir. Yüzdüğünüz yerde derinliğin en fazla 2 metre olduğunu düşünürsek, böylesi bir deprem sizi önce derine doğru çeker. Dalgalar sizi 10-15 metre su derinliğine götürür ve sonra bütün suyu karaya atar. İşte orada yüzerken riskimiz çok fazla” açıklamasında bulundu.
'MARMARA'DA EN AZ 10, EGE'DE 20 DAKİKAMIZ VAR'
Yüzme gücünün, teknenin motor gücü gibi olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Yalçıner, “Tekne, motor gücüyle tsunaminin sığ sudaki etkisinden olabildiğince uzaklaşabilir. Akıntı hızını yenebilir ama yüzerken bu risk var. Yüzerken denizde deprem olduysa panik yapmayın. O sırada çabucak karaya çıkın ve yüksek bir yere ulaşmaya çalışın. Çünkü biraz zamanınız var. Marmara’da en az 10 dakika, Ege ve Akdeniz’de 20 dakika süremiz var. Depremi hissetmek önemli. Örnek vakada Assos’ta da hissedilen deprem, denizde bir heyelan yaratmış olabilir. Yüzmekte olan kişiler, mümkünse karaya çıkmalı ve koşarak kaçmalılar. Ancak dalganın geldiğini gördünüz ve yaşıyorsanız çok fazla yapabileceğiniz bir şey yok. Sadece yüzen bir cisim varsa, su yatağı veya bir kayık ya da tekne, ona tutunabilmek olabilir. O da sürüklenecektir ama eğer çapası varsa onun sürüklenmesi biraz daha zor olur. Yine de tsunaminin gücü fazladır ve onu da sürükler. 30 Ekim 2020’de Sığacık’ta deprem sonrası oluşan tsunamide marinada 300 tane çapalı ve tabana bağlı tekne sürüklendi, yani gücü fazladır” dedi.
6 Şubat’ta meydana gelen felaketin şimdiye kadar karada yaşadığımız en büyük deprem olduğuna ama o depremin denize giden ucunun durduğuna değinen Prof. Dr. Yalçıner, “Daha sonra ya Kıbrıs’a doğru gidecek ya da Suriye’den güneye, İsrail’e doğru gidecek. Tarihe de bakarsak, bu tür depremler olmuş ve bunlar tsunami de yaratmıştır. O bakımdan belli bir risk vardır ama riskin nerede daha fazla olduğu konusunda Türkiye’de şu anda bir tsunami risk haritası tam olarak çıkarılmamıştır. İstanbul için çıkardık. İzmir için de hazırlıyoruz” şeklinde konuştu.
2017 yılında küçük bir tsunaminin Bodrum Gümbet koyunda derelerden içeri girdiğini hatırlatan Prof. Dr. Yalçıner, tsunaminin en çok sevdiği şeyin dere yataklarından içerilere kadar gitmek olduğunu söyledi. Dere yataklarının çevresinin düşük kotlu olduğunu ve tsunaminin taşarak içerilere kadar ulaştığını söyleyen Prof. Dr. Yalçıner, dere yataklarının limanların, marinaların, balıkçı barınaklarının ve kumsalların tsunami için riskli yerler olduğunu, bu sebeple tsunami uyarısı verildiğinde kıyıdan uzaklaşmamız gerektiğinin altını çizdi.
'SU DERİNLİĞİ NE KADAR FAZLAYSA RİSK AZALIR'
6 Şubat Depremi'nde de Kandilli Rasathanesinin tsunami uyarısı verdiğini ve bu uyarıyı aldıktan sonra o konuda ek uyarılar da gönderildiğini dile getiren Prof. Dr. Yalçıner, yapılacak birinci işin kıyıya yakın bölgelerden uzaklaşmak olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Teknedeyseniz kesinlikle açığa doğru gitmelisiniz ama tek başına yüzer bir durumdaysanız, benim başıma böyle bir şey gelse ya karaya ya denize kaçarım. Deniz çekiliyorsa onunla beraber gideceksiniz. Hiç karşı koymayacaksınız. Karşı koymak imkânsız. Deprem sonrası oluşan hareketlenmelerde, herhangi bir cisme çarpmadan diri kaldıysanız ve çekilen deniz sizi derine götürdüyse o zaman rahatsınız. Rahatsınız derken tehlikeniz azalır. Su derinliği ne kadar fazlaysa riskiniz o kadar azalır.”
'SIĞACIK'TA YÜZLERCE ÇİPURA YAVRUSUNU DENİZE ATTIK'
Deprem olduğunda denizde olabilecek değişimlere de değinen Prof. Dr. Yalçıner, “Eğer tsunami olursa çok büyük ihtimalle göze batar şekilde deniz çekilir ve hatta balıklar ortaya çıkar. Bu olay sonra da geri gelir. Balıkları da karaya atar ve balıklar karada kalır. Sığacık’ta yüzlerce çipura yavrusunu karadaki su birikintilerinin içinde toplayıp denize attığımızı biliyorum” yorumunda bulundu. Plajda, büyük bir depremle karşılaşıldığında yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
"Eğer cep telefonunuz ve internetiniz o sırada çalışıyorsa tsunami uyarısının olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Kandilli Rasathanesi AFAD’ı bilgilendiriyor ve gerekli uyarılar kamu kurumları tarafından yapılıyor. Tsunami riski olan yerleri, ilk andaki belirlemelere göre duyuruyor. Böyle bir deprem sonrası hem Kandilli Rasathanesi hem de AFAD’ın bilgilendirmelerine doğrudan bakmaya çalışın. Hiç değilse denizi gözleyin. Baktınız ki bir anormallik olmaya başladı yani deniz çekildi, ilerliyor, olabildiğince uzaklaşın. Yüksek bir yere çıkabilirsiniz. Ülkemizde betonarme binalar tsunamiye karşı dayanıklıdır. Zemin katlarının camlarını kırar içeri girer ama bir üst kata çıkamaz. Öyle bir betonarme bina varsa ve depremden zarar görmemişse üst katlara çıkmakta fayda var. Ancak artçı şokları da unutmayalım."