08.09.2014 - 11:40 | Son Güncellenme:
Medical Park Ordu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Civelek, göğüs ağrısının mutlaka ciddiye alınması gerektiğini belirterek, “Bu tip şikayetleri olanlar hiç vakit kaybetmeden konusunda uzman bir doktora başvurmalıdırlar” uyarısında bulundu.
Koroner arter hastalıklarının erken dönemlerde hastalarda genellikle hiçbir belirti vermediğini ifade eden Prof. Dr. Ali Civelek, koroner arterlerdeki daralmanın giderek arttığında, kalbin kas dokusuna daha az kan ulaşacağını ve bu durumda göğüs ağrısı ortaya çıkacağını belirterek, “Bu ağrı kalbin yeteri miktarda kanla beslenemediğinin bir göstergesidir. Çok ciddi bir uyarıdır” dedi.
Civelek, şöyle konuştu: “Bu uyarıyı vücudumuz bize göğüste ağrı yada baskı hissi şeklinde verir. Bu göğüs ağrısı her kişide aynı şekilde hissedilmeyebilir. Hatta bazı yaşlı kişilerde ve şeker hastalığı olan kişilerde hiç ağrı hissi olmayabilir. Göğüs ağrısı kendini hazımsızlık, göğüste şiddetli baskı hissi, göğüste sıkışma, nefes darlığı, ani gelen halsizlik ve terleme, göğüste başlayan boyuna, boğaza, çeneye, omuza, sırta ve kollara yayılan ağrı, göğüste kramp ya da yanma hissi gibi belirtiler ile kendini gösterebilir. Bazı hastalar göğüs ağrısını, sakin bir şekilde otururken ya da uykudayken ağrı ile uyanarak hissedebilirler. Bu durum yaklaşmakta olan kalp krizinin çok önemli bir habercisidir. Bu nedenle bu tip şikayetleri olanlar hiç vakit kaybetmeden konusunda uzman bir doktora başvurmalıdırlar. Doktorunuz genellikle başlangıçta kalbin iş yükünü azaltan ya da daralmış koroner arterleri nispeten genişletebilen ilaçlarla sizi tedavi eder. Bunların en bilineni dilaltı hapı ya da spreyi olarak göğüs ağrısı geldiğinde kullanılan ilaçlardır.”
“BYPASS ile YAŞAM SÜRESİ UZAR”
Koroner Arter Hastalığı olan bütün hastaların koroner bypass cerrahisi gereksinimi göstermediğini dile getiren Prof. Dr. Ali Civelek, açıklamalarına şöyle devam etti: “Doktorunuz sizin için yapılan bütün tetkikleri inceleyerek en uygun tedavi şeklini size önerir. Bazı hastalarda sadece ilaç tedavisi yeterlidir. Bazı hastalar ise kardiyologlar tarafından yapılan balon anjioplasti ya da damar içinden daralmış bölgeye yerleştirilebilen stentler (tel kafes) vasıtasıyla koroner anjiografi laboratuvarlarında tedavi edilebilirler. Bazen benzer durumdaki hastalıklar, farklı hastalarda farklı şekilde tedavi edilebilir. Hastalığın ciddiyetinin yanı sıra, hastanın yaşı ve diğer organlarının durumuna bakılarak her hasta için en uygun tedavi şekli saptanır ve hastaya önerilir. Eğer koroner arterlerdeki daralma balon anjioplasti veya stent yerleştirilmesi ile açılamıyorsa ya da bu tedavi yöntemleri daha önce denenmiş ve koroner arterlerde yeniden daralma meydana gelmiş ise koroner bypass cerrahisi gündeme gelir. Koroner bypass cerrahisi dünyada ve ülkemizde en sık uygulanan açık kalp ameliyatıdır. Koroner damarlardaki tıkanıklık hastada ilaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan şikayetlere neden oluyorsa yada tıkanıklık lokalizasyonu hastanın hayatını tehdit edebilecek yerde ise hastaya koroner bypass cerrahisi önerilir. Koroner bypass cerrahisi kalbin daha iyi kanlanarak kalp kası hücrelerinin yeteri kadar oksijen almasını sağlar. Ameliyat sonrasında hastanın ilaca olan bağımlılığı azalır, hastanın yaşam kalitesi yükselir ve yaşam süresi uzar.”
“RİSK FAKTÖRLERİNİ KONTROL ALTINDA TUTUN”
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ali Civelek, son olarak ise ameliyat sonrası dönemde risk faktörleri ne kadar kontrol altında tutulursa, ameliyattan fayda görme süresinin de o kadar uzun olacağını belirterek şunları söyledi: “Sigarayı mutlaka bırakmalısınız. Yemeklerinizdeki yağ ve tuz miktarını azaltmalısınız. Doktorunuzun önerileri doğrultusunda düzenli olarak egzersiz yapmalısınız. Size verilen ilaçları kullanmayı doktorunuza sormadan asla bırakmamalısınız. Hipertansiyonunuz, şeker hastalığınız varsa bu hastalıkları kontrol altına almak için doktorlarınızın tavsiyelerine mutlaka uymalısınız. Düzenli olarak doktor kontrolüne gitmelisini ” diye konuştu.