13.03.2018 - 11:17 | Son Güncellenme:
Tarihten gelen bir hikayesi olan Şemdinli balı, içinde barındırdığı faydalı mineraller ve vitaminler ile birçok hastalığa şifa oluyor.
Hikayesi yüzyıllar öncesine dayanan Şemdinli balı; kabızlık, karın ağrısı, mide ülseri ve bağırsak iltihabı gibi birçok hastalığa şifa oluyor. Şemdinli balı, zengin çiçek florası açısından içerisinde bulundurduğu mineraller ve vitaminler sayesinde 7’den 70’e her yaştan insanın bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve gelişme çağındaki çocukların kas gelişimine fayda sağlıyor. On yıldır Hakkari yaylalarında bal üreticiliği yapan Serhat Erçin, Şemdinli balının Osmanlı hükümdarlarına kadar dayanan bir hikayesi olduğuna değindi. Osmanlı hükümdarlarının Şemdinli balının satışını yasakladığına dikkat çeken Serhat Erçin, üretilen balın tamamının saray tarafından alındığını ve hanedanların balı, komşu ülkelere ya da misafirlere ikram ettiklerini söyledi.
“Şemdinli balı yiyen birinde hastalık kalmaz”
Hakkari’nin yaylalarında iki grup arıları olduğunu belirten ve Eskişehir’de satışını gerçekleştiren Serhat Erçin, ürettikleri Şemdinli balının tamamen doğal olduğunu vurguladı. Erçin, “On yıldır Şemdinli balını piyasaya sunuyoruz. İki grup arımız var, organik ve normal. Organik grubu arılarımız 3 bin 500 rakımda Hakkari’nin yaylalarında bulunmaktadır. Hakkari’nin yaylaları ve dağları işlenmemiştir. Bizim oralarda fabrika ve termik santral yok. Hakkari’nin yollarının henüz bir kısmı asfaltlanmamıştır. Bu sebeplerden dolayı balımızın tamamen doğal ortamda oluşturulması en büyük özelliklerinden bir tanesidir. Her sabah bir kaşık Şemdinli balı yiyen birinde hastalık kalmaz. Kanser ve şeker hastaları bizim ballarımıza yoğun ilgi gösteriyor. Şemdinli balının diğer bir özelliği ise TÜBİTAK’ın yaptığı sınırlı bir araştırmaya göre, balımızı ürettiğimiz bölgede 23 tane endemik bitki bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi herkesin bildiği gibi ters laledir. Ters lale Hakkari’nin endemik bir bitkisidir” şeklinde konuştu.
“Kaliteli bal pahalı olur”
Teknoloji çağında yaşadıklarını ve ürettikleri balları Ege Üniversitesi Ar-Ge merkezine götürdüklerini ifade eden Erçin, “Biz kendi ballarımızı Ege Üniversitesi Ar-Ge merkezine götürüp şeker bileşenleri, iletkenlik ölçümleri ve balda C3 ve C4 gibi testlerimizi yaptırıyoruz. Görmek isteyen müşterilerimize raporlarımızı gösteriyoruz. Balın saflığını anlamanın birçok yolu var; kalem ile yazmadır, ateş ile yakmadır gibi insanların bu konuda farklı denemeleri var. Süzme çiçek balımızın fiyatı 50 ile 150 lira arasında değişiyor. Kimisi pahalı buluyor kimisi de ucuz buluyor ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki arıcılık ve bal üretimi pahalı bir iştir. Kaliteli bal da pahalı olur” ifadelerini kullandı.
“Donan bal iyi baldır”
Vatandaşların bal seçerken dikkat etmesi gereken konulara da değinen Serhat Erçin, konuyla ilgili şunları kaydetti:
“Arıcılar ve balcılar olarak en çok duyduğumuz şey; balın donup donmaması oluyor. Hakiki bal donar. Donan bal iyi baldır. Balı şu rafa bıraksanız kış ayında soğuk olduğu için donar. Bal doğal bir üründür. İnsanlar bile doğal bir varlık olduğu için kış aylarında kat kat giyinir. Bal da içindeki enzimlerden dolayı kışın kendini korumaya alır ve donar. Tabii ki sadece bu etken onun iyi olduğunu göstermez ama donan bal sahte değildir. En azından vatandaşlarımız bal alırken buna dikkat ederlerse sahte bal yememiş olurlar.”