EskişehirÇoğu Afrikalı Osmanlıya Şükran Besliyor

Çoğu Afrikalı Osmanlıya Şükran Besliyor

12.10.2017 - 10:54 | Son Güncellenme:

.

Çoğu Afrikalı Osmanlıya Şükran Besliyor

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı, eski Çad Büyükelçisi Prof. Dr. Ahmet Kavas, Türklerin Afrika’daki varlığının kıtayı kaplayan Afrika isminin varlığından daha eski olduğunu, çoğu Afrikalının Osmanlıya şükran beslediğini söyledi.
Eskişehir Osmangazi Üniversite (ESOGÜ) üniversitesine gelerek bir konferans veren Ahmet Kavas, İHA mikrofonlarına özel açıklamalarda bulundu. Osmanlı devletinin Afrika’da birçok eser bıraktığını ve bugünlerde hala kullanımda olan yapıtların olduğunu ifade eden Kavas, Türklerin oradaki varlığının, Afrika isminin varlığından daha eski olduğunu vurguladı. Kavas, “Türklerin Afrika’daki varlığı kıtayı kaplayan Afrika isminin varlığından daha eski. Aslında Afrika ismi 3-4 bin yıllık bir isim belki ama çok sınırlı bir bölgeye, bugünkü Tunus’a verilen isimdi. Tüm kıtaya isim olması 16’ncı yüzyıl Türklerin Avrupa’daki varlığı 9’uncu yüzyıla kadar gider. 9’uncu yüzyılda ilk Müslüman Türk devletlerinin ilk ikisi Tolunoğulları ve Ihşîdiler, Mısır’da kurulmuş. Haliyle Türklerin Avrupa’daki varlığı yaklaşık bin 200 yıllık bir geçmişe sahip bir fiil varlık. Devletler kurmuşlar, devletler yönetmişler. Afrika’da, özellikle kuzeyinde Mısır merkezli, daha sonra da kuzey Afrika’da doğu Afrika’da etkili olmuşlar” şeklinde konuştu.
“Cezayir Devleti hala ayakta olanları son yıllarda hala büyük bir istekle restore edip, kullanılabilir hale getiriyor”
Osmanlının Cezayir’de yapmış olduğu ve Fransız ihtilalinden sonra ayakta kalan eserlerin Cezayir Devletleri tarafından restore edilerek kullanılabilir hale getirdiğini aktaran Kavas, geçmişteki eserler ile tarihin daha güzel anlatılabileceğini belirtti. Kavas, şunları söyledi;
“Başladığı tarihten bıraktığı 1912 yılındaki Trablusgarp vilayetine kadar 400 yıl hüküm sürmüş. Haliyle bu geniş coğrafyadaki yaklaşık 10 milyon kilometre kare üzerindedir. Orada yaşayan herkese, hem kendisine hem de yerel halka hitap edecek kamu binaları, camiler medreseler, köprüler, yollar, limanlar, kaleler ve birçok hayır kurumu inşa etmiş. Bunların bugün Mısır’da, Tunus’da çoğu ayakta ama Cezayir’de özellikle Fransız işgali ile birlikte hepsi tahrip edilmiş, yıkılmış. Ama Cezayir Devleti hala ayakta olanları son yıllarda hala büyük bir istekle restore edip, kullanılabilir hale getiriyor. Bunların başında Cezayir başkentte Keçova Camii Tika tarafından restore edildi ve bugünlerde kullanıma açılacak. Çok önemli bir eser Keçova Camii. Bunlar 400 yıl önce yapılmış eserler. Hala ayakta kalanları var. Yok diyemeyiz tamamen. Bunların bile bugün bilinmesinde fayda var. Çünkü insanlar gittiler ama eserleri kaldı. Onlar oradaki bizim atalarımızın yerel halk ile birlikteliğinin en güzel eseri izi, onlar kaldıkça ayakta. Tarihten güzel hikayeler, olayların anlatımını onlar üzerinden yapmamız anlatabilmemiz daha kolay olacak. Eğer onlar yıkılacak olursa bizim gözle görülür bir eserimiz olmadığı için anlatmakta zorluk çekebiliriz”
“O bölgedeki Afrikalılar Osmanlıya karşı çok büyük bir şükran besliyorlar”
Afrika kıtasındaki Türklerin yaptığı yapıtların kıymetinin bilindiğini, hala kullanıldığını ve o bölgedeki Afrikalıların Osmanlıya karşı çok büyük bir şükran beslediğini aktaran Prof. Dr. Kavas, açıklamalarına şu şekilde devem etti:
“Bu eserlerden tabi ki bilinenler var. Kullanılıyor çünkü. Bugün Mısır’da kullanılanlar var, Sudan’da, Hartun’da 1800’lü yıllardan sonra yapılan Hartun’un merkezindeki cami oranın ilk şehir olarak kurulması ile birlikte ayakta kalabilen ve 200 yıllık bir eser. Belli ki bunu Osmanlılar yapmış. Sevakin adası olarak bilinen yer bir müddet valilik merkeziydi. Oradaki eserlerin bir kısmı tahrip olmuştu. Şimdi onlar restore edildi. O ülkelerin de tarihi dokuları açısından tarihten bugüne taşınan eserler olarak hem kendilerine, hem de dünyaya gösterdiği eserler. Onları tamir etmek belki onlar için çok zordu. Bu restore işlerinden anlayan uzman insanlar istiyordu. Türkiye bu konularda maddi manevi onlara yardımcı oluyor. Bu işi bilen uzmanlar ile gidip bu restorasyonlar yapılıyor. Afrikalılar derken tabi bunları gören Afrikalılar. O bölgedeki Afrikalılar Osmanlıya karşı çok büyük bir şükran besliyorlar. Mesela Çad da bile artık hemen hemen hemen hiç bir iz kalmamış bir Türk Bahçesi var. Bir gün orayı da Tika olabildiğince restore etmek istiyor. Adı Türk Bahçesi. Afrika’nın oldukça içinde sahile uzak bir şehrinde bir bahçe kurup bunu belki 100 yıl 200 yıl ülke için insanlara bir örnek eser yapmışlar. O ülkede eser gitse bile ismi kalmış. Yaşamaya devam ediyor ve insanlar da şehrin o bölgesine Türk Bahçesi Mahallesi diyorlar.”