Gault&Millau Türkiye ödülleri hem şefler hem de restoranlar için motivasyon kaynağı olurken Türkiye’nin zengin mutfak mirasını daha geniş kitlelere ulaştırma fırsatı da sunuyor.
Gastronomi, bir ülkenin kültürel mirasının en önemli parçalarından. Yemek, bir besin kaynağı olmanın ötesinde toplumsal kimliği, tarihsel geçmişi ve yerel gelenekleri yansıtan bir sanat. Bu bağlamda dünya genelinde kalite standardı belirlemek amacıyla oluşturulan derecelendirme sistemleri, gastronomik deneyimleri değerlendirmek ve yönlendirmek adına önemli bir rol üstleniyor. Türkiye’ye Sözen Group iş birliğiyle gelen Gault&Millau dünyanın en prestijli iki rehberinden biri olarak kabul ediliyor.
Gastromasa gibi dünya çapında bir organizasyonu ülkemize kazandıran ve birçok uluslararası projede imzası olan Sözen Group CEO’su Gökmen Sözen, ödül töreniyle ilgili yaptığımız sohbette, “Rehberin yayınlandığı 17’nci ülke olarak seçilmemiz, gastronomi dünyasındaki potansiyelimizin ne kadar büyük olduğunun göstergesi. Şimdi sıra bu potansiyeli göstermekte” diyerek önümüzdeki yıllara yönelik bir iddiayı da ortaya koyuyor.
Türkiye’nin gastronomi haritası
Bu yıl rehberde İstanbul dışında Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Gaziantep, İzmir, Muğla (Bodrum ve Fethiye), Nevşehir’den restoranlar da yer aldı. Yaklaşık 500 restoran değerlendirildi ve bu restoranlardan 278’i rehbere girmeye hak kazandı. En İyi Şef Ödülü’nü Fatih Tutak alırken, Maksut Aşkar En Başarılı Uluslararası Şef Ödülü’ne layık görüldü. Yılın Kültür Ödülü ile Şef Murat Deniz Temel ve sektöre katkı sağlayanlar ödülünü alanlardan biri olan Cüneyt Asan en doğru isimlerdendi. Benim ödül almalı diye düşündüğüm mekânlar ve şefler genel olarak sahnedeydi. Eksik olanlar ise eminim önümüzdeki yıl kendilerini fark ettireceklerdir. Yılın Gastronomi Yazarı Onur Ödülleri ülkemizin sektörde de duayen isimleri Ahmet Örs ve Teoman Hünal’ın oldu.
Bu yılki ödüller, Türkiye’deki yenilikçi mutfakların da tanınmasına olanak sağladı. Sürdürülebilirlik konusu ön plandaydı. Yerel malzeme kullanımı ve çevre dostu uygulamaları teşvik eden restoranlar sahnede yerini aldı. Dikkatimi çeken bir başka konu da geleneksel ev sahipliği sıcaklığı oldu. Ödüller hayal kırıklığı yaşatmadı, genelde memnuniyet vardı. Ayrıca asırlık mekânlarla birlikte, onur ve de vefa ödülleri duygulu anlar yaşattı. Aksamalar, eksiklikler bu çapta büyük organizasyonların olmazsa olmazıdır ama genel olarak başarılı bir geceydi.
Dünya sahnesine taşınacak
Gault&Millau, geleneksel Türk mutfağını sadece bir nostalji ögesi olarak değil, yenilikçi dokunuşlarla geleceğe taşınabilecek bir miras olarak görüyor. Genç şeflerin annelerinden öğrendiği tarifleri modern tekniklerle yorumlamaları tam da bu rehberin önemsediği şeylerden biri. Düşünün ki bir yandan genç bir şefimiz anneannesinden öğrendiği bir tarhana çorbasını alıp fine dining bir sunuma dönüştürüyor; diğer yandan bir esnaf lokantasında hâlâ aynı içtenlikle yapılan zeytinyağlılar rehberde yer buluyor. Gökmen Sözen, vadedileni şöyle anlatıyor: “Türkiye’nin gastronomi dünyasındaki genç yeteneklerini ve özgün restoranları dünya sahnesine taşımak. Bu, Türk mutfağını sadece bir kebap ve döner algısından çıkarıp daha zengin bir anlatımla uluslararası arenada tanıtmak demek.” Anlaşılıyor ki, Gault&Millau’nun Türkiye’deki yolculuğu yeni başlıyor.
Yıldız yerine şapka
1969 yılında Paris’te iki gazeteci yemek eleştirmeni Henri Gault ile Christian Millau tarafından yayınlanan Gault&Millau, sadece elit restoranlara değil, lokal ve özgün mutfaklara da ışık tutmayı seven bir sistemle çalışıyor. Restoranlar 20 üzerinden puanlanıyor. Puanlar yıldız sistemi gibi değil, 1’den 5’e kadar Gault&Millau şapkası olan “Toque” ile görselleştiriliyor. Lezzet, şefin yaratıcılığı, kullanılan malzemenin kalitesi, sunumun özgünlüğü, servisin sıcaklığı ve fiyat-performans dengesi, hepsi ayrı ayrı değerlendiriliyor. Sadece yüksek profilli restoranlara değil, yerel esnafa da aynı samimiyetle yaklaşılıyor. Bir balıkçıda yediğiniz taze bir levrek de aynı özenle değerlendiriliyor, Boğaz’da fine dining bir deneyim yaşadığınız restoran da.