Her yıl 1 milyondan fazla ilköğretim mezunu öğrencinin binbir umutla girdiği LGS’ye 1 hafta kala psikolojik dayanıklılığı artırmak, stresi doğru yönetmek için neler yapılmalı?
2 Haziran Pazar günü, iki oturum şeklinde gerçekleşecek sınav öncesinde, öğrencilerin stresi de zirveye çıkmış durumda. Ergenlik döneminin de getirdiği zorluklarla mücadele etmeye çalışan çocuklar ve aileleri, bir de her yıl rekabetin daha da arttığı ve sonunu bilmedikleri bir yarışın içinde çırpınıyor. Hem psikolojik dayanıklılığı artırmak hem de akademik olarak öne geçmek için neler yapılmalı, uzmanlarla konuştuk.
Çocuklarda ‘yaygın anksiyete’ görülüyor
- Yıllar geçtikçe sınav kaygısıyla uzmanlara ulaşan öğrenci ve veli sayısında ciddi bir artış var. Bunun en büyük sebebi, aile beklentilerinin yüksek olması. Ailelerin beklentileri de, çocuklarının geleceğine yönelik kaygılarından dolayı artmakta. “Çocuğum iyi bir eğitim alabilecek mi, ilerde kendi ayakları üzerinde durabilecek mi?” ailelerin en temel soruları arasında. Eğitim sistemimizdeki sonu gelmez değişimlerden ötürü aileler bu soruların cevaplarından hiçbir zaman emin olamıyor ve ‘kontrol edemeyecekleri’ sistemle savaşmak yerine, ‘kontrol edebileceklerine’ inandıkları çocuklarından daha çok çalışmalarını istiyorlar. Bir yıllık çalışmanın yeterli gelemeyeceğine inanmak da bu kontrol ihtiyacından doğuyor.
- Sınava girecek öğrenci sayısı arttıkça rekabet de artıyor. Bu da zaman zaman ailelerin çocuklara baskı yapmasına, çocuklarını her boş gördüklerinde uyarmalarına sebep oluyor. Ayrıca 7’nci- 8’inci sınıfa kadar profesyonel olarak sporla ilgilenen çocuklar bile sınav senesinde ‘vakitsizlikten’ fiziksel egzersizlerini rafa kaldırıyor. Hareketsiz kalan bir çocuk da baskı ve stres altında hisseder.
- Çocuklarda sınav kaygısı, çeşitli psikolojik sorunlara yol açabildiği gibi zaten var olan sorunları şiddetlendirebiliyor. ‘Yaygın anksiyete’ belirtileri gösteriyorlar. Sürekli bir endişe hâli, kendini yetersiz hissetme depresyona neden olabiliyor. Sınav kaygısı olan çocuklar, özellikle sınav öncesi ve sırasında panik atak yaşayabilir. Bu ataklar, yoğun korku, kalp çarpıntısı, terleme ve nefes darlığı gibi belirtilerdir. Baş ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı ve uyku bozuklukları gibi fiziksel belirtiler de gösterebilir. Sınav kaygısı, çocuklarda genel bir performans kaygısına dönüşebilir. Bu, sadece sınavlarda değil, spor, sanat veya diğer performans gerektiren aktivitelerde de kendini gösterebilir.
- Bu dönemde çocukları yakından takip etmeli, stresle ilintili fiziksel belirtiler görüldüğünde (baş ağrısı, mide bulantısı, el ayak terlemesi, uyku bozukluğu gibi) mutlaka önlem almalıyız. Bunun yanında hayata karşı isteksizlik, sosyal ortamlardan kaçınma, kendini sürekli arkadaşlarıyla karşılaştırma, kendine zarar verme davranışları da dikkat etmemiz gereken kırmızı bayraklardır. Bu durumlardan birini ya da birkaçını gördüğünüzde mutlaka bir uzman desteği alınmalı.
Çocuklarımıza nasıl destek olabiliriz?
Bu dönemde uzak kalmak zorunda olduğu aktiviteleri artırmak listenin başında geliyor. Arkadaş buluşmaları, sosyalleşme, doğada ve deniz kenarında yapılacak yürüyüşler ve spor aktivitelerine daha kısıtlı da olsa devam edebilmek çok önemli. Bunun sadece bir sınav olduğunun, gelecekte birçok sınava gireceğinin ve sınavların onun değerini ölçmediğinin, sadece bilgisini ölçtüğünün altını çizmeliyiz.
Psikolojik destek sürecinde neler yapılıyor?
Sınav kaygısıyla çalışırken çocuğu ve aileyi 360 derece ele almak gerekir. Çocuğun kaygısını yönetebilmesi için iyi beslendiğinden ve uyuduğundan, düzenli fiziksel aktivite yaptığından emin olmalıyız. Bunun akabinde, zaman yönetimi ve planlama konusunda destek oluyoruz. Aileler çalışma süreleri konusunda, frene basma konusunda biraz zorlanıyorlar çünkü. Gerekli mola ve dinlenme aralarının verilmesi zihinsel yorgunluğu azaltıp, konsantrasyonu artırmaya yardımcı oluyor. Öğrenciye ve aileye çocuğun potansiyeline ve becerikli olduğu alanlara bakarak daha ulaşılabilir ve gerçekçi hedefler koymaları konusunda destek oluyoruz. Ayrıca nefes, meditasyon ve kas gevşetme teknikleri gibi gevşeme egzersizleri, öğrencinin stres düzeyini düşürmeye çok yardımcı oluyor. Öğrenciler, olumsuz düşünceleri olumlu ve gerçekçi düşüncelerle değiştirmeyi öğrendiğinde, “Başaramam”, “Yetersizim” “Akılsızım” gibi negatif inançlar yerine “Başaracağım”, “Bu sınavı geçebilirim”, “Akıllıyım” ,“Yeterince iyiyim”, “Elimden geleni yaptım” gibi olumlu ifadeler kullanabiliyor.
“Rutinlerinize sahip çıkın”
Eğitimci Yasemin Pakkan rutinlerinize sahip çıkmanın önemine işaret ediyor: “Bu dönemde eve gelen, uzak bir aile büyüğü bile rutininizi bozabilir. Çocuğunuza, yepyeni ve alışık olmadığı besinler ya da takviyeler vermeyin. Mümkünse sınav dışındaki alanlara çevirin artık yüzünüzü. Son dönemlerde yapılan deneme sınavlarında işin algoritmasına heyecan da dâhildir. Bu sonuçları gerçek sınavın sonucuna referans olarak yorumlamayın. Heyecanla yapılan hatalar olabilir. Bu hatalar çok önemli, kısacık bir tekrar ihtiyacına da işaret edebilir. Bu yüzden çok kıymetlidir. Yeterince dinlendiğinizden, düzenli fiziksel aktivite yaptığınızdan, sağlıklı beslendiğinizden emin olun. Bazı öğrenciler sınavdan önceki hafta çalışmayı azaltır ya da bırakır, bazı öğrenciler ise hafif tempoda son dakikaya kadar çalışarak konuları gözden geçirmek isteyebilir. Burada tercih sizin, ancak dikkat edin seçiminiz kaygınızı artırmasın.”