Masallar sadece çocuklar için değil. Eskiden uzun kış gecelerinde dinlenen masallar bugün üç nesli bir araya getiriyor. Masal seven ve dinleyen yetişkinleri hayallerde buluşturuyor. Masal anlatmanın inceliklerini Judith Malika Liberman ile konuştuk
Teknoloji, bizi 7’den 70’e ekrana bağlamışken, pandemi bunun daha da artmasına yol açtı. Artık, neredeyse dikkatimizi verip uzun yazıları okuyamıyor, uzayan sohbetleri dinleyemiyoruz. Oysa masalların insanın bu yönlerini geliştiren bir özelliği söz konusu; çünkü masallar, bizim algılayamadığımız bir zaman boyutunda geçer. Bizler için gerçek, kabul edilen bir olgudur; ama masallarda “bir vardır bir yoktur.” Masalların, hayal gücümüzü geliştirmesi ve duygusal olarak iyileşmemiz açısından da önemi büyüktür. 26 Şubat Masal Anlatma Günü’ydü. Bu vesileyle çocukluktan yetişkinliğe masal anlatmanın ve dinlemenin kazandırdıklarını Türkiye’de bu konunun öncülerinden Judith Malika Liberman ile konuştuk.
Masal anlatıcılığı neden bu kadar popüler oldu?
Anlatıcılık hep vardı. Çok eskilerde bile, insanların mağara duvarına resimler çizip, bir hikâye anlattıkları düşünülüyor. Hikâye anlatmak ve dinlemek temel bir ihtiyaç. Hikâye anlatmak, dünyayı anlamak ve anlamlandırmak, değer ve deneyim aktarmak, ortak bir hafıza yaratmak gibi bir sürü ihtiyacı karşılıyor. Yalnız, hikâye aktarmak için kullanabildiğimiz yollar çoğaldı. Eskiden tek yol, canlı bir dinletiydi. Sonra matbaa çıktı; sonra radyo, televizyon, tablet, oyun, derken aktarım yolları çoğalınca sözlü anlatım azaldı. Hatta öyle çok azaldı ki, anlatıcılığın tamamen yok olacağı düşünüldü. Bazı şeylerin neden lazım olduklarını ancak yok olduktan sonra anlarız. Masal anlatıcılığı da öyle. Bir, en fazla iki nesil boyunca masal anlatılmadı. Yok olunca, masallar arkalarında bir boşluk bıraktıkları için bugün bu sanatı tekrar canlandırmak isteyen çok insan var. Masal anlatmak bir araya gelmek için, yan yana can cana birlikte hayal kurmak için bir bahaneydi. Aynı masalı tek başımıza ekran başında seyretmekle, elli kişi ile yan yana canlı dinlemenin aynı etkiyi yaratmadığını gördük. Birlikteyken birbirimizin hayallerini güçlendiriyoruz. Masal anlatıcılığının amacı bu. Masal dinlemek hayal gücünü kuvvetlendirir. Bu dönüşen, değişen dönemde ihtiyacımız, yeni çözümler ve yollar hayal edebilen bir nesil yaratmak. Bu yüzden çocuklarımıza beşikten itibaren bol bol masal anlatmalıyız.
“Nesilleri bir araya getiriyor”
Sadece çocuklara değil, yetişkinlere de masallar var. Neden masal anlatmalı ve neden dinlemeliyiz?
Masal deyince herkesin aklına çocuk geliyor. Bir masalcı olarak benim dinleyici kitlemin yüzden 90’ının yetişkin olduğunu öğrenen herkes buna şaşırır. Beni dinlemeye en çok yetişkinler gelir. Çocuklar ise masal dinleyen yetişkinleri görmeye gelir. Masal seven ve dinleyen, yetişkinler olduğunu öğrenince çocukların yüzündeki şaşkın ve heyecanlı ifadeyi görmeye bayılıyorum. Hayal kurmak, oyun oynamak, resim çizmek gibi etkinliklerin çocuklara has olduğunu sanıyoruz. Bilerek böyle bir mesaj aktarmıyor olabiliriz, o nedenle masalın bize birlikte hayal kurmak için uzattığı daveti görmek çok değerli. Bence bu sanatın en değerli yönlerinden biri; nesilleri bir araya getiriyor olması. Masal gecelerime bazen bir ailenin üç nesli birlikte geliyor. Pandemi nedeniyle son iki yıldır çok ayrı kaldık. Her yaşa göre farklı kitaplar, farklı müzikler veya etkinlikler öneriyoruz. Bunu yaparken unutuyoruz ki sanat, aslında aramızdaki bağları güçlendirmek için de var. Teknolojinin yarattığı yalnızlığa bir panzehir etkisi var.
Net bir mesaj vermiyor
Masalların iyileştirici gücü nereden geliyor?
Hayal gücünden geliyor. Hayal, burada olmayan bir şeyi hissedebilmek ve görebilmek demek. Hayatımız aslında onun hakkında anlattığımız hikâyeden ibaret. Aynı koşullardan çok farklı hikâyeler üretilebilir. İnsan kendine anlattığı hikâyede hapsolabilir. Masallar kendi hikâyemizi silkelemek ve değiştirmek için bize yollar gösteriyor. Masallar aslında bizi görünüşte “hiçbir şey demeyen”, metaforik bir yolculuğa çıkarıyor. Birçok öğrencim bu nedenle masallara sinirleniyor. “Net” bir mesaj vermediği için, hiçbir fayda sağlamadığını düşünenler de oluyor. Oysaki masallar, mantıklı tarafımızı by-pass edip duygusal tarafımıza hitap ediyor. Sizi iyileştiren masalları unutmazsınız. Kendinize sorun, çocukken size masal anlatıldı mı? Anlatılmışsa var mı hiç unutamadığınız? Genellikle bu “unutulmayan” masalı aslında bize bir ayna uzattığı için unutmuyoruz. Masallar bizi duygusal olarak olgunlaştırıyor.
Her gün hayal yolculuğu
Teknoloji, pandemi 7’den 70’e herkesi ekran bağımlısı yaptı. Dinleme ve okuma süreleri kısaldı. Yetişkinler masal anlatamıyor, çocuklar dinleyemiyor. Bu konuda tavsiye ve önerileriniz neler?
Hayal gücü bir kas, zayıf veya güçlü olabilir. Ne kadar kullanırsan o kadar kuvvetlenir. Onu çalıştırmak önemli; çünkü hayal gücü aynı zamanda dünyada değişimi gerçekleştirme gücümüzdür. Her değişim önce hayal edilir, sonra gerçek olur. Bunu güçlendirmek için burada olmayan bir şeyi görmeye veya hissetmeye odaklanmamız lazım. Masal dinlerken veya roman okurken bunu yapıyoruz. Eğer masal dinlemek veya roman okumak yerine sürekli dizi, film, çizgi roman seyrediyorsak, o zaman zihnimiz bu deneyimleri üretme kabiliyetini kaybeder. Bu biraz metrodan çıkarken merdiven yerine yürüyen merdiven kullanmaya benzer. İkisi de bizi aynı noktaya getirir ama biriyle efor sarf ederken, öteki bizi eforsuz yukarıya çıkarır. İşte ekran da hayal gücünün yürüyen merdiveni gibidir. İşimizi kolaylaştırır ama hayal gücümüzü zayıflatır. Pandemide ekran bağımlığı artınca hem hayal gücü hem konsantrasyonumuz zedelendi. Uzun zamandır spor yapmayan birine düzenli, kısa ve kolay egzersizle başlamayı tavsiye ederiz. Hayal gücü için de öyle. Ben her gün düzenli 4 dakika boyunca gözler kapalı bir hayal yolculuğuna çıkmayı öneriyorum. Bunu da ailece yapmak hem eğlenceli hem faydalı hem de bizi bir araya getiren bir ritüel olabilir.
“Masalcı kendi sözünden sorumlu”
Cinsiyetçi söylemlerden ya da sağlıksız beslenmeyi çağrıştırdığından eski masallar sürekli eleştiriliyor, değiştiriliyor. Masal anlatmaktan korkar hale gedik. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bence masallar her anlatımla yenilenmeli. Masalcı kendi sözünden sorumlu, yani inanmadığı bir şeyi aktarmamalı. Örneğin ben masallarda prenseslerin ödül niyetine, bir kupa verir gibi kahramana verilmesinden hoşlanmıyorum. Değerlerime aykırı. O nedenle bu tür masallar anlatırken o kısmı değiştiriyorum. Masal anlatıcıları, masalları ne başka birinin metninden okur ne de ezberler. Anlatmak demek kendinden bir şey katmak, değiştirmek, güncelleştirmek demektir. Ama bazıları masal türünden korkuyor ve bütün masalları sakıncalı buluyor. Bu genellikle masalların simgesel diline alışık olmadıkları için oluyor. Masallar en çok, bizi zorlayan, bastırdığımız duygularla yüzleştirdiği için rahatsız eder. O zaman çözüm masalı değiştirmek değil, kendimize şefkatle yaklaşmak, karanlık köşelerimize ışık saçmak olur.