Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

Evlerde olmak, dışarda yeme-içme masrafını ortadan kaldırdı. Ne giyeceğimize ya da makyajımıza enerji harcamıyoruz. Başka pek çok tüketim alışkanlığımız mecburi olarak azaldı. Ama diğer taraftan gıda alışverişi, temizlik malzemeleri, su ve elektrik gibi konularda tüketim arttı. Geçenlerde Bilal Emin Turan köşesinde ‘Hijyen önemli ama suya da dikkat’ başlıklı bir yazı yazdı. Bulup okumanızı tavsiye ederim. Gerçekten özellikle su tüketimi, evlere kapanmamızla birlikte fazlasıyla arttı. Bu da başka bir sıkıntı olarak karşımıza çıkacak. Zaten su kaynakları kısıtlı, susuzluk sorunu kapıda bekliyor. Bu süreç nasıl etkileyecek ve nasıl önlemler alınabilir? Bireysel olarak evlerimizde duşun altında dakikalarca kalmadan, elleri sabunlarken suyu açık bırakmadan destek olabiliriz. Çocuklara el yıkarken, diş fırçalarken suyu kapalı tutmayı mutlaka hatırlatmalıyız. Yine bu dönem artan bulaşıkları elde değil, makinede yıkayabiliriz. Her seferinde sifon çekmek yerine, kullanılmış suları biriktirip, klozette kullanabiliriz. Salgından korunalım derken, gelecek doğal kaynaklarımızı da unutmayalım.

Haberin Devamı

Ders bitimleri online sohbetlere sınır koymak

Sınırlar hayatın her anında karşımıza çıkıyor. Sınır koymak ve koyamamak arasında gidip geliyoruz. Artık bunlara kendi adıma yeni öğrenmeler olarak bakıyorum. Daha düne kadar tablet ve televizyon sınırından bahsederken, bugün geldiğimiz noktada bilgisayardan görüntü görüşmelere sınır koymayı konuşur olduk. Kızım, uzaktan eğitim süreci başladığından beri, ders sonraları arkadaşları ile konuşmak istiyor. Bu talebi çok iyi anlıyorum çünkü birbirlerini çok özlüyorlar ve en azından bu şekilde oyun oynayabiliyorlar. Ancak bu da gün içinde planlanması ve sınırlanması gereken konulardan. Yoksa bilgisayar ekranından saatler süren sohbetler, ötelenen sorumluluklar ve sonu gelmeyen çatışmalar içinde bulabiliriz kendimizi.

Sosyal izolasyon tüketimi artırdı mı azalttı mı

Mecbur kalmadıkça hastaneye gitmeyin

İki gündür sol kulağım ağrıyor. Belki bir enfeksiyon, belki geçici başka bir şey. Ama şimdilik hastaneye gitmek istemiyorum. Hem şu süreçte kalabalık yaratmak ve doktorları meşgul etmek istemiyorum, hem de kendi sağlığımı riske atmak istemiyorum. Kime danışsam diye düşünürken, Sanal Hastane kampanyasına denk geldim. Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebahat Bulut, insanların hastaneye gidişlerini engellemek ve meslektaşlarının yükünü hafifletmek amacıyla, Twitter hesabından gönüllü olarak bir proje başlatmış. Bulut’un geçtiğimiz haftalarda bireysel olarak başlattığı projeye, şu an 90’ın üzerinde farklı branştan doktor da destek veriyor. Buradaki önemli nokta, bu doktorlar sosyal medya üzerinden tanı koyup, ilaç yazmıyorlar. Sadece şikayetler okunup, MR, röntgen gibi raporlar yorumlanıp, vatandaşlara yol gösteriliyor. En azından acil bir durum olmadığı sürece, evde atlatılabilecek rahatsızlıkların önüne geçilmeye çalışılıyor. Sadece 3-4 günde binlerce soruya cevap vermişler. Haberdar olmayanlar ve ihtiyaç duyanlar için, ben de yazmış olayım.

Haberin Devamı

Ne oynasak?

“Seyahat imkanı elinden alınsa bile insan her an seyahat halindedir” dedi geçen gün Sevgili Dr. Bahar Eriş. Bu da benim aklıma bir oyun getirdi. Evin ortasına bir “seyahat kutusu” koyun. Kutu yoksa, çamaşır sepeti bile olur. Herkes gitmek istediği ülke, şehir ya da semti yazsın. Belki daha önce gittiğiniz, belki hiç gitmediğiniz. Sonra akşam toplaşın kutunun başında. İçinden çekip, anılara, hayallere seyahat edelim. Anlatalım, dinleyelim, sohbet edelim. Her akşam başka bir yere seyahat etmiş oluruz böylelikle. Milliyet Çocuk Eki’ndeki Oyun Takvimi’ne göz atmayı da unutmayın.