Hayatımız neredeyse tamamen ‘online’ oldu. Kafamızı nereye çevirsek, görüntülü görüştüğümüz bir ekran var. Toplantıları görüntülü yapıyoruz. Eğitim uzaktan. Alışveriş online. Konser, yoga, dans, piyano, resim gibi kültür-sanat faaliyetleri online. Eğitimler, seminerler ekranların başında yine online. Sevdiklerimizle sohbetlerimiz, hal-hatır sormalarımız, hasret gidermelerimiz görüntülü. Hatta etkinliklerin bile bir kısmı online yapılmaya başlandı.
Tüm bunlara yavaştan alışıyorken ve daha başka ne kaldı ki diyorken, dün sevgili kuzenim Ersin’in nikah daveti ile hem çok güldüm, hem hüzünlendim. 20 Nisan’da instagram üzerinden canlı yayınla, nikah törenlerine davet ediyorlar. Nikah salonlarına sadece nikah memuru ile gelin ve damat alındığı için, yakınları ve diğer konuklar canlı yayından izleyip, tebriklerini iletecekler. Gerçekten filmlerde izlediğimiz ve “yok artık ya, bu kadarı da olmaz” dediğimiz dünyanın içindeyiz. Yalnız bir de “online saç kesimi ve manikür hizmeti” bulunursa çok mutlu olacağız.
Sokak hayvanlarını unutmayalım
İstanbul’da en fazla sokak hayvanının bulunduğu bölgelerden biri olan Göktürk’te yaşıyorum. İnsanların çevre illerden gelip ormana attığı zavallı hayvanlar, soluğu Göktürk’te alır. Yıllardır sokaklardaki arkadaşlarımızla yaşamaya alıştık. Burada dükkanların, sitelerin hemen hepsinin önünde kediler/köpekler yatar. Korona virüs salgını nedeniyle dükkanlar kapanıp, insanlar evlerine çekilince, bizlerin gözünün içine bakan bu arkadaşlarımız da yetim kaldı. İçişleri Bakanlığı, yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanları için yeni bir genelge yayımladı. Bu kapsamda, başta hayvan barınakları olmak üzere park, bahçe gibi sokak hayvanlarının yaşam alanlarında tespit edilen noktalara düzenli olarak mama, yem, yiyecek ve su bırakılacak. İhtiyaç duyulan alanlar dezenfekte edilecek. Bu konuda da bireysel olarak sorumluluğumuz var. Kapımızın önündeki, mahallemizdeki hayvan dostlarımızı unutmayalım. Belli noktalara su ve mama bırakalım. Ağaçlara meyve takabiliriz. Camımızın önüne buğday, ekmek vs koyabiliriz. Büyük şirketlere de görev düşüyor. Bu konuda örnek firmalardan biri de Vestel. Servis elemanları belirlenen noktalara ve barınaklara mama götürüyor. Örnek olması dileğiyle, kocaman bir alkış.
Karantinada okunacak 10 efsane kitap
Eğer sıkı bir kitap kurdu iseniz ve fırsatınız varsa, ülkemizin gelmiş geçmiş en önemli felsefecilerinden İoanna Kuçuradi’nin önerdiği şu 10 kitaba bakmanızı öneririm. İçinden geçtiğimiz şu dönemi de sorgulatan ve düşündürten efsane kitaplar. Albert Camus’nün “Sıkı Yönetim” ve Veba adlı kitapları, Jean Paul Sartre “Gizli Oturum”, Dostoyevski’den “Karamazov Kardeşler” ve “Suç ve Cez”, Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel ödüllü kitabı “Çinko Çocuklar”, Jean Anouilh’den “Becket”, Bilge Karasu’nun “Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı”, Orhan Asena’nın “Gılgameş” ve Ayla Kutlu’nun “Sen de Gitme Triyandafilis” kitabı.
Kaynak: İBB Kültür Sanat
Ne oynasak?
Dikim yapabilirsiniz
İçimiz hâlâ kış olsa da, doğaya bahar geldi. Tomurcuklar açmaya, toprak uyanmaya başladı. Fide dikim zamanları geliyor. Çocuğunuzla birlikte bahçenize veya balkonunuzda küçük bir saksıya fide dikimi yapabilirsiniz. Biz hafta sonu fesleğen diktik mesela. Maydanoz, nane gibi farklı yeşillikler gibi, çiçek de dikebilirsiniz. Alın size dinlendirici, iyileştirici, toprakla buluşturucu şahane bir etkinlik…
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024