Uzaktan eğitimin üçüncü haftasını doldurduk. Bu sabah kızıma, “Dersler nasıl gidiyor?” diye sordum. “İyi ama bazen hiçbir şey anlamıyorum” dedi. “Buna ne sebep oluyor?” dediğimde ise, “Çünkü uzak” dedi! Her konuda olduğu gibi, eğitimde de dönüşüm yaşanıyor ve dijitalleşmenin eğitimdeki yeri giderek artacak. Fakat küçük yaştaki çocuklar için, öğretmen ile bağlanma, ilişki, yakın temas, onaylanma, oyun, etkileşim, interaktivite ve hareket şart. Bunların hepsini uzaktan vermek çok güç. Yerlerinde oturmakta, aynı anda konuşmadan durmakta, öğretmenin ekrandan gösterdiğini anlamakta çok zorlanıyorlar. Sizi bilmem ama ben her geçen, okula aidiyet hissinden uzaklaşmaya başladığını, ekranın önüne sadece çok sevdiği öğretmeni ve arkadaşlarını görebilmek için geçtiğini düşünmeye başlıyorum.
Hareket, başarıyı da artırıyor
“Eğitimde Finlandiya Modeli” kitabında, “Finlandiya’da yapılan araştırmalar, okulda geçirdikleri süre boyunca daha fazla fiziksel aktivitede bulunan ve oyuna daha fazla vakit ayırabilen çocukların, günü hareketsiz geçiren çocuklara kıyasla derslerinde daha başarılı olduklarını gösteriyor.” diyor. Yani küçük yaştaki çocuklar, hareket alanları kısıtlandıkça, daha çok OTURAMAMAYA başlıyor. O nedenle bugünlerde çocuklarınızın evin içinde uçup, kaçmasına anlayış gösterin. Fiziksel bir tehlike olmadığı sürece, hareket için evin her yerini özgürce kullansın. Nasılsa gelen giden yok.
Hareket sadece çocuklar için değil, biz yetişkinler için de çok önemli. Dikkat ettiyseniz, evde kalış süremiz uzadıkça, eklem ağrıları ve bedensel şikayetler de artıyor. Somatik Deneyimleme Terapisti Dilşen Özden, hareket ve egzersiz sırasında bedenimizden sinir sistemimize haber gittiğini ve vücudumuzda değişim başladığını söylüyor: “Kalp atış hızımız ve nefesimizin tüm organlara eşit yayılımı değişebilir. Bedenimizde fizyolojik, hormonal ve bağışıklık sistemi fonksiyonlarının seviyelerinde değişimler başlar. Bu değişimler hem ruh halimizi olumlu yönde etkiler, hem de bedende stres, kaygı gibi belirtilerin azalmasına katkıda bulunur. Tam da içinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte duygularımızı dengeleyebilmek için: Hareket etmeliyiz! Üstelik de birlikte hareket etmeliyiz! Çünkü ilişki kurmak, temas etmek, sinir sistemlerimizi dengeler.”
Oysa ben ‘bilmiyorum’ demeyi çok severim. Çünkü bu kelime, yeni fikirlere ve bilgilere açılan bir kapı gibidir. Kızım bana bir soru sorduğunda, önce “bilmem ki, sence?” derim. Sonra birlikte düşünmeye başlarız. Çünkü bir sorunun her zaman tek bir cevabı yoktur.
Ama hayatımda, “Bilmiyorum” sözünü hiç bu kadar çok kullandığım bir dönem hatırlamıyorum. Her gün Korona virüsle ilgili pek çok soru soruyor. “Ne zaman bitecek?”, “Bize de bulaşacak mı?”, “Anneannemle dedeme bulaşırsa ne olur?”, “Okulum ne zaman başlayacak?”, “Arkadaşlarımı ne zaman göreceğim?”, “Bu yaz Bodrum’a gidemeyecek miyiz?”, “Bizden kimse ölmeyecek değil mi?” gibi. Ben ise bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum…
Ne oynasak?
Bugünkü oyun önerisini Derin’in isteği üzerine yazıyorum. Evin herhangi bir yerine bir eşya saklayıp, sıcak/soğuk oyunu oynayabilirsiniz. Arayan kişi saklı eşyadan uzaklaştıkça soğuk, yaklaştıkça sıcak diyeceksiniz ve böylelikle eşyayı bulan kazanacak. Yine başka bir öneri; bir balon şişirip, yere düşürmeden elden ele geçirmeye çalışabilirsiniz. Bu çok basit oyunların ne kadar eğlenceli olduğuna inanamayacaksınız.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024