Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen gün Fransa’da yaşayan bir Türk arkadaşımızla konuştuk. Yaşadıkları bölgede uzun zamandır sokağa çıkma kısıtlaması uygulandığını ve sadece acil ihtiyaçlar için eczane, market gibi yerlere yazılı izin ile dönüşümlü olarak çıkabildiklerini söyledi. 17 metrekare bir evde yalnız yaşıyor. Her sabah ve her akşam evin bir ucundan diğer ucuna volta atarak, 40’ar dakika yürüdüğünü söyledi.

Kızımla korona günleri | 17 metrekare evde volta atmak



Kimimiz geniş evlerde, kimimiz iki göz odalı evlerde yaşıyoruz. Kimimiz kalabalık aileleriz, kimimiz çekirdek. Ve kimimiz eve sığamamaktan şikayetçiyiz, kimimiz ise bu örnekte olduğu gibi kendi çözümlerimizi yaratıyoruz. İşte bu da bana şunu fark ettiriyor; önemli olan yaşadığımız olay değil, onu nasıl algılayıp, nasıl karşıladığımız. Belki başımıza gelenleri seçme şansımız yok. Ama olayları nasıl yorumlayacağımızı ve nasıl karşılayacağımızı seçmek bizim özgürlüğümüzde. 17 metrekare evde çaresizlikten depresyona girmek mi? Müziği açıp sabah akşam volta atmak mı?

Evcil hayvan, sorumluluk için birebir.

Bizim gibi evcil hayvan sahipleri için, bu günler başka zorlukları içinde barındırıyor. Kendinizi kapatabiliyorsunuz ama onları kapatmak çok zor. Bu konuda ev halkı ile iş birliği çok önemli. Herkes her gün farklı bir sorumluluk alsın. Çocuğunun yaşına uygun, yapabileceği sorumlulukları ona verin. Mesela her sabah mamasını vermek ya da tuvaletini temizlemek gibi. Evcil hayvan sahibi olmak zorlayıcı olsa da, çocuklara sorumluluk kazandırmak açısından büyük avantaj diye düşünüyorum. Lütfen acıma duygusu ile yaklaşmayın. Yatağını toplasın, ev işlerine yardım etsin. Yetişkin olduklarında dünyanın hiç kolay bir yer olmayacağını hepimiz biliyoruz artık. Ve sorumluluk alan çocuklar hayata daha güçlü hazırlanıyor.

Kızımla korona günleri | 17 metrekare evde volta atmak



Ev fotokopi merkezi gibi oldu

Her hafta kızımın okulundan gelen çalışma kağıtlarının çıktısını almaya çalışmaktan, ev fotokopi merkezine döndü. Her tarafımız online iken, neden kağıt baskısı alıyoruz diye sorguluyorum ama sanırım küçük yaşlarda yazma alışkanlığının kazandırılması için yapılıyor. Dün instagram hesabımdan (birliktebuyuyoruz), uzaktan eğitimin ilk haftası ile ilgili minik bir anket yaptım. Gelen yorumların neredeyse yüzde 90’ı olumsuz idi. Özellikle çocuğu devlet okulunda okuyan velilerden olumsuz yorumlar geldi. Ama özel okullarla ilgili de memnuniyetsizlikler var. Tekrar altını çizmek isterim ki; bu sürece gerçek anlamda bir ‘eğitim’ süreci olarak bakarsak, daha çok mutsuz oluruz. Süreç boyunca iyileştirmelerin olacağı, geçici bir eylem planı olarak bakmakta fayda var.

Okuma köşesi yapma fikri

Bu hafta Derin’in odasına bir “okuma köşesi” yapmaya karar verdik. Dolabının yanındaki duvarın kenarına bir battaniye serdik ve arkasına yastık koyduk. Duvara renkli kağıt ve kalemlerle “Derin’in Okuma Köşesi” yazısı hazırladık. Doğum günümden kalma çiçek sepetini de kitap sepeti yaptık ve köşeye koyduk. Her gün 20 dakika serbest kitap okuma zamanı yapıyoruz. Evet bu aralar herkes evde olunca, odaklanmak çok zor, ben bile normalde okuduğum kadar kitap okuyamıyorum. Ancak böyle zamanlar, çocuklarda kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için bir fırsata çevrilebilir. Günün hangi zamanı olacağı değişebiliyor ama her gün 20 dakikadan taviz vermiyoruz. Kitabını alıyor ve köşesine çekiliyor. Tavsiye ederiz.

Ne oynasak?

Kağıtlara birbiriniz hakkında kısa ve basit sorular yazın. Kağıtları katlayıp bir kutuya koyun ve masanın etrafında toplanın. Sırayla herkes bir kağıt çeksin ve çıkan soruyu cevaplasın. Çocuğunuzun ve ebeveyninizin nasıl da bilmediğiniz yönleri olduğuna şaşırıp, çok eğleneceksiniz.