Kovid - 19 tedbirleri kapsamında haftalardır evlerinden çıkamayan ergenler genelde gergin ve mutsuz. Onlar ebeveynlerinin uyarılarından rahatsız, ebeveynler ise kafalarını ekrandan kaldırmayan gençlerden şikayetçi! Oysa evde olduğu zamanı fayda sağlayabilecek projeler üretmekle değerlendiren gençler de var. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı öncesinde, sizi harika iki gençle tanıştırmak istedim. Koç Özel Lisesi öğrencisi 11. sınıf öğrencisi Ayça Gürses (17) ve 9. sınıf öğrencisi Ada Uçar (15), pandemi döneminde artış gösteren kadına şiddet haberlerinin üzerine kafa kafaya verdi ve 9 Mayıs’ta Türkiye’nin İlk Dijital Kadın Hakları Zirvesi’ni düzenledi. Blossom Together adını verdikleri oluşum Türkiye genelinde uzmanları ve gençleri buluşturdu.
Hindistan’daki projemizin ardından ülkemizde de özellikle ilkokul ve ortaokul çağındaki öğrencilerin vizyonunu geliştirmek, cinsiyet eşitliğine dikkat çekmek için bazı projeler geliştirdik. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yönlendirmesiyle Esenler’de Kazım Karabekir İlkokulu’nda çalışmaya başladık. Projemiz kapsamında bir eğitim dönemi boyunca her cumartesi günü 09.00-14.00 saatleri arasında ilkokul öğrencileriyle eğitici oyunlar oynadık, onlara İngilizce öğrettik ve hayatı her zaman sorgulayarak öğrenmelerinin gerekliliğini anlattık. Bu da bizim için harika bir tecrübe oldu.
9 Mayıs’ta Türkiye’nin ilk dijital kadın hakları zirvesini yaptınız. Amaç neydi?
Dijital bir kadın hakları zirvesi düzenlerken amacımız, konusunda uzman büyüklerimizi ve gençlerimizi bir araya getirerek, birlik olursak neleri başarabileceğimizi göstermekti. Kadına şiddet ve çocuk istismarı vakalarının önüne geçebilmek için değişime ihtiyacımız var ve değişimin formülü biziz. Yetişkinler ve gençler arasındaki ön yargıları kaldırarak gençlerin enerjisini, büyüklerin de bilgisini sentezlemek gerekiyor. Çoğu zaman iki grup arasında birbiriyle çalışmak konusunda ön yargılar olabiliyor. Ancak görüyoruz ki aslında her şey bu ikili bir araya geldiğinde mümkün oluyor.
Yine hayatlara dokunmak. Bu noktadan sonra Blossom Together’ı organizasyon haline dönüştürüp bunu tüm gençler arasında bir kadın hakları hareketine çevirmek istiyoruz. Çünkü bizce gençler olarak ne kadar kenetlenirsek sesimiz o kadar yüksek çıkar. Ayrıca Türkiye içindeki faaliyetlerimizi artırmak istiyoruz ve bunun için şu an görüştüğümüz bazı sivil toplum kuruluşları var. Hayat adil değil ve bu noktada gençler olarak bize çok iş düşüyor. Yapmamız gereken, olabildiğince çok akranımızın, kardeşimizin bizim sahip olduğumuz imkanlara sahip olmasını sağlamak.
Yaşıtınız gençlerin çoğu evde olmaktan şikayetçi. Yaşıtlarınıza neler söyleyebilirsiniz?
Bizce en önemli şey konfor alanından dışarı çıkabilmek. İnsanlara yardım etmenin, onlara dokunmanın verdiği mutluluğu bir kere yaşadığınızda bu duygular artık sizin hayatınızda vazgeçemeyeceğiniz bir öneme sahip oluyor. Hayatı yaşarken haberdar olmadığımız ama zor şartlar altında yaşanan bir sürü farklı hayat var. Bu hayatları fark etmek, bu hayatlara dokunarak devam etmek, bu hayatların bir parçası olmak bazen çok donanımlı bir genç olarak yetişmekten çok daha önemli.
Evde geçen süreç zorlayıcı oluyor mu? Ailenizle bir arada sorun yaşıyor musunuz?
Dürüst olmak gerekirse evde geçen süreç bizim için hiç zor değil. Bu süreçte derslerimiz devam ederken projemizle alakalı araştırmalarımız da yoğun bir şekilde sürüyor. Daha fazla kitap okuma, daha fazla araştırma fırsatımız oldu ve bu yönden bize çok iyi geldi. Bizce insanın hayatını yeniden gözden geçirmesi, bazı şeyleri sorgulaması ve ailemizle beraber olabilmek için harika bir fırsat.