Geçenlerde “Çocuğunuz her zamankinden daha öfkeli mi?” (https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/zeynep-isman/kizimla-korona-gunleri-cocugunuz-her-zamankinden-daha-ofkeli-mi-6180984) başlıklı bir yazı yazmıştım. Evde kalış süresi arttıkça, psikolojik şikayetler de artmaya başladı. Konuştuğum pek çok terapist, çocuklarda özellikle huzursuzluk, sinirlilik, uyku ve iştah sorunları, bedensel yakınmalar ve duygusal olumsuz tepkiler ortaya çıkmaya başladığını söylüyor. Bu konuda Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Işık Karakaya’ya neler yapabileceğimizi sordum:
‘Anlamaya çalışmalı’
“Anne babalar öncelikle çocuklarını içinde bulunduğumuz durumla ilgili doğru şekilde bilgilendirmeli. Çocuğun kafasındaki soruları yaşına ve gelişimsel düzeyine uygun olarak olabildiğince yanıtlamalı, onu tam olarak neyin kaygılandırdığını anlamaya çalışmalı.
Çocuklar olağanüstü koşullarda anne babalarının ilgi ve desteğine daha çok ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle duygusal olarak ulaşılabilir olmak önemlidir.
Evde çocukla vakit geçirmek, özellikle bedenin etkinleştirildiği oyunlar oynamak için fırsatlar verilmeli. Çocukların konuşma, yazma, resim yapma, oyun oynama ve şarkı söyleme gibi aktivitelerle duygularını ifade etmelerine yardımcı olunabilir. Çocuğunuzu dinleyin, duygularını kabul edin, şefkatle yaklaşın ve onlara üzgün veya kaygılı hissetmenin normal olduğunu söyleyin. Televizyon ve sosyal medya kullanımını sınırlayın. Çocuklara internetten aldıkları bilgilerin her zaman güvenilir olmayabileceğini söyleyin. Bunun yerine size gelmelerini isteyin. Rutini olabildiğince korumaya çalışın. Yeni şartlarda yeni rutinler oluşturun.”
Not: Bu konuda ayrıca Aletha Solter’in “Ağlamalar ve Öfke Nöbetleri” kitabına göz atmanızı tavsiye ederim.
Yetişkinlere neler önerirsiniz?
Duygularınızı fark edin. Ne hissettiğinizi fark etmek ve ifade etmek için kişi kendisine zaman tanıyabilir, gerekirse duygularını yazabilir, sevdikleriyle konuşabilir.
Günlük rutininizi mümkün olduğunca koruyun. Bir rutine sahip olmak, düşünceleriniz ve duygularınız üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir.
İletişimde kalın. Başkalarından destek almak, zorluklarla başa çıkmamıza yardımcı olma üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir.
Bilgiyi doğru kaynaklardan alın.
Sosyal medya kullanımınızı kısıtlayın.
“Covid:19 İnsan:20”
Tarih boyunca insanlık ne badireler atlatmış. Bunu da atlatacak elbet. Ancak belki de ilk kez, bu kadar yüksek bir refah toplumunda iken, böyle bir mücadele veriyoruz. Savaşma içgüdülerimiz zayıfladı mı acaba diye düşünürken, İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Program Koordinatörü Prof. Dr. Tamer Aker’in “Görünmez bir virüs kalelerimizin kumdan olduğunu bize hatırlatıyor. Toplumsal hayatımızın her zerresine nüfus ediyor. Evlerimizin anlamı değişiyor ve evde olanlarla ilişkilerimizi tekrar kurmamız gerektiğini hatırlatıyor. Sonuçta Korona virüs kaybedecek. Covid:19 İnsan: 20.” sözünü duymak bana çok iyi geldi.
Ne yapsak?
Eskiler boşuna, komşuda, parkta, bahçede el işi yapmıyormuş. El işi denilen şey bir çeşit terapi. İster bir çift şiş veya tığ ile örgü yapın, ister kumaş boyayın ya da havlu kenarlarını süsleyin. Çocukların el becerilerini geliştirmek ve dikkat süresini artırmak için de harika bir fırsat.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024