Koronavirüs kapı önünde kol gezerken, çocuklarla dışarıda plan program yapmak çok zor. Her ne kadar “Ellerini her yere sürme”, “Elini ağzına götürme”, “Kimseye fazla yaklaşma”, “Maskenden burnunu çıkarma” gibi uyarıları defalarca yapsanız da, bir anlık dalgınlıkla hepsini unutabiliyor. Yaz okulu ya da büyükanne/babaların yanına göndermek gibi seçenekler de risk teşkil edeceği için, bu yaz epey zorlu geçecek.
Şanslı olup, köyde, yaylada, açık havada, metrekareye minimum insan düşen yerlerde olanlarımız hariç, yüksek ihtimalle çocuklar bu yaz evde çok sıkılacak. Ekran başından kaldırmakta zorlanacağız. Bol bol çatışma yaşayacağız. Kurallar bozulacak. Farklı yaptırımlar denenecek. Bir süre sonra boş verilecek ve böyle böyle yaz bitecek. Eylüle de Allah kerim...
Peki, böyle mi olmak zorunda? Kavgasız, cezasız, tehditsiz, bağırmadan, iş birliği içinde bir yaz planlanabilir mi? Evet! İlk kural; çocuklarla, yapılması mecburi olan şeyleri, planlanan programları ve önümüzdeki seçenekleri önceden konuşmak her zaman işleri kolaylaştırır. Elbette son dakika değişiklikleri olacaktır çünkü hayat ön görülemez. (Bunu herhalde şimdiki kadar iyi anlamamıştık.) Ancak elimizden geldiğince kafamızda belli olan programı önceden konuşmalıyız. Bu, geçiş yapmalarını ve uyumlanmalarını kolaylaştırır.
Biz kızımla bu yazı nasıl planladık?
- Konuşmak için uygun bir zaman dilimi belirliyoruz. İkimizin de gönüllü olduğu, dikkatini bu konuşmaya verebildiği ve birbirimizi dinleyebildiğimiz bir zaman...
- Ben bu yazla ilgili planladıklarımızı onla paylaştım. Birlikte ve ayrı geçirebileceğimiz zamanları, eğer bir aksilik olmaz ise Bodrum’da olacağımızı ama İstanbul’a erken dönmemiz gerekebileceğini, salgın nedeniyle pek çok arkadaşının bu sene burada olamayacağını, olsalar bile eskiden olduğu gibi bir arada ve odasında oyunların mümkün olmayacağını paylaştım.
- Kendi fikrim olarak, bu yaz bolca oyun oynayabilmesi için imkân yaratmak istediğimi, düzenli olarak yüzmesinin, her gün kitap okuma saati yapmasının, düzenli İngilizce pratik yapmasının çok önemli olduğunu söyledim. (Her ailenin öncelikleri farklıdır. Bunu kendi düzeninize göre belirleyebilirsiniz.)
- Çocuğunuzun yaşına ve mizacına göre ilgi alanlarını ve ihtiyaçlarını düşünerek kendi listenizi oluşturabilirsiniz.
- Sonra da onun fikirlerini sordum. Nasıl bir programın kendisi için yapılabilir ve eğlenceli olacağını sordum.
- Yüzme, kitap ve İngilizce konusunda hem fikirdi. Her gün birkaç arkadaşıyla konuşmak ve tabletle oyun oynamak istediğini söyledi. Haftada bir günü de sanat aktivitelerine ayırdık. Bunları da listeye ekledik.
- Uzun bir liste çıkardık ve sınırları konuşmaya başladık.
- Bana “Zamanı sen belirle ve bana söyle” dedi. Ben de “Olmaz. Bunu birlikte yapmalıyız. Çünkü bu konu seninle ilgili ve söz hakkın olmalı ki sorumluluğu da üstlenebil” dedim.
- Her gün tabletle oyun için, kitap okuma, İngilizce çalışma ve yüzme için bir zaman aralığı belirledik. Bunların o günkü akışa göre sıralamalarının değişebileceğini ama mümkün olduğunca bu sınırlara uymaya çalışacağımızdan konuştuk.
- Kitap fuarından aldığım, “Ready for Summer” İngilizce alıştırma kitaplarını çok sevdi.
- İngilizce öğretmeninin yolladığı uygulamaları tabletime indirdik. Buraya da yazıyorum, çok keyifli, güvenli ve eğitici oyunlar. (Pili Pop English, Fun English, Busuu Kids, My Spelling Game, Futaba - Fun multiplayer vocabulary game)
- Kitap okuma saatlerinde ise ya birlikte okuyoruz ya o bana ya ben ona okuyorum. Okumayı yeni öğrenmiş de olsa, yavaş da okuyor da olsa, saygı ve dikkatle dinlemek gerekiyor.
- Birlikte yemek yapıyoruz, bahçedeki kedileri besliyoruz, mesafeli şekilde anneanne ve dedesiyle görüşüyor. Şimdilik durum bu.
Bunları neden yazdım? Çok da kolay geçmeyecek bu yazı planlarken, çocukları da dâhil edin, fikirlerini sorun. Her iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılanacağı bir orta yol her zaman vardır. Kabaca da olsa bir rutin belirlemek, işinizi kolaylaştırır. Çocukları sürece dâhil etmek, onların da düşünme, planlama, karar verme, sorumluluk alma becerilerini geliştirir.
Son not: Gücün paylaşıldığı bir ilişki, iş birliği ve dayanışmaya da açık bir ilişkidir. Yani çocuğunuzla ilişkinizde, sürekli kural koyan, karar veren, fikir üreten, yaptırım uygulayan taraf siz olursanız, bir süre sonra sorumluluk almaz ya da bunun için ayak diretirler. İş birliği, mecburiyet değil gönüllülük esasına dayanır. Gönüllülük için de her zaman bir çıkar yol vardır. Biraz çaba, zaman ayırmak, dinlemek, değer vermek ve sabretmek bizi bu yola ulaştırır. Çocuklarınızla küçük yaştan itibaren ne kadar çok sohbet eder, onları dinlerseniz, o kadar gönüllü bir iş birliği içine girerler.
Hepimize güzel bir yaz diliyorum.