Pazartesi itibarıyla tüm ilkokullar, 8’inci ve 12’nci sınıflar ile özel eğitim okulları kademeli olarak açılıyor. Yaklaşık bir yıldır uzaktan eğitime devam eden öğrenciler, okula dönmeye hazır mı? Sorularımızı, eğitimci-yazar Bahar Eriş ile çocuk ve ergen danışmanı Psikolog Çiğdem Doğan Bilgin’e yönelttik
Yaklaşık bir yıldır uzaktan eğitime devam eden öğrenciler, ilk zamanlar okula dönmek için can atıyordu. Ancak son zamanlarda kızım başta olmak üzere, hangi çocukla konuşsam okula başlama konusunda gönülsüz. Geç yatmaya, geç kalkmaya, ekran başında olmaya, evde pijama ile dolaşmaya o kadar alıştılar ki, eski düzende yeni normale alışmak güç olacak gibi görünüyor. Bu süreci nasıl yönetmeliyiz? Yumuşak bir geçişi nasıl yapabiliriz? Çocuklara bu konuda nasıl destek olabiliriz? Eğitimci-yazar Bahar Eriş ile çocuk ve ergen danışmanı psikolog Çiğdem Doğan’a sordum.
“Duygusal patlamalara hazırlıklı olalım”
Çocuklar için geçişler zor oluyor. Tam uzaktan eğitime alışmışken, tekrar okula dönüş yapmaya hazırlar mı?
Çocuklar için bu sürecin eski düzenlerine dönmek gibi olmayacağı kesin. Kimi uzaktan eğitim sürecine alışmışken kimi alışamadan tekrar bir değişikliğin içinde olacak. Çocuklar okula ve sokağa tam anlamıyla değil de kısmen dönecekler gibi görünüyor. Bu sürecin getirileriyle olumlu olumsuz pek çok deneyim yaşayacaklar. Fakat dünyanın geçtiği bu değişim sürecini bir dönüşüm yolculuğu olarak görmekte fayda var. Çünkü tüm bu değişiklikler “duygusal/psikolojik sağlamlık/esneklik” açısından çocukların dönüşüm yolculuğu haline gelip, yaşam içindeki deneyimlere karşı esneyebilme kapasitelerini artıracaktır. Tüm bunları bilerek evdeki sınırları yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Uyku, ekran saati gibi sınırlar, yaş gruplarına göre şefkatli ve çocuklarla birlikte demokratik bir şekilde yeniden belirlenmeli.
Bu süreci duygusal ve mental olarak nasıl yönetmeliyiz?
Okulların açılmasını heyecanla bekleyen ya da okula gitmek istemeyen çocuklar için de sürecin kolay olmadığını bilmek çok önemli. Bu süreçte çocukların duygusal patlamalarına hazırlıklı olmak gerekiyor. Çünkü bu değişime adaptasyon zaman alacaktır. Çocuğunuz duygusal patlamalar yaşarken ona mantıklı açıklamalar yapmak yerine, onunla aynı kanalda olup, “Senin için ne kadar zor olduğunu görüyorum ve çok haklısın” diyebilmek çok önemli.
En sağlıklı geçiş nasıl olmalı?
“Okullar açılınca” diye başlayan negatif cümleler içinde olmak yerine evdeki ya da dışarıdaki sınırlar yeniden yapılandırılırken yumuşak bir geçiş daha sağlıklı olur. Yani okulların başlaması ya da pandemi gündeminin sık sık hatırlatılması yerine olağan akış içinde değişikliklere uyumlanmak kıymetli. Ayrıca her şeyin çok sık değiştiğini göz önünde bulundurarak kesin yorumlardan kaçınılmalı ve bu süreçte çocukların tüm zorlanmalarında ebeveynlerin güvenli bir liman olacağına taahhüt vermeleri değerli olur. Bunu da sözel olarak değil, davranışlarla göstermek anlamlı olur. Ebeveynlerin kendi zorlanmalarını ifade etmeleri, dikkatleri vererek çocukların zorlanmalarını da gördüklerini aktarmaları gerekiyor. Ebeveynlerin zorlanmalarında kendilerine gösterdikleri şefkatin sesi çocuklarında yankılanacaktır. Bu sebeple bu geçişlerin kolay olmadığını ve tüm zorlanmalarda birbirleriyle dengelenebileceklerini unutmasınlar.
Ailelerin kaygısı çocuğa geçiyor
Çocuklar okula ve sokaklara dönüş yapmaya hazır mı?
Hem de çok hazırlar! Çocuklar evde çok sıkıldı. Arkadaşlarını, öğretmenlerini özlediler. Ekran başında vakit geçirmek onların seçimi değil mecburiyeti oldu. Ekran başında eğitim pek olmadı. Çocuklardan daha hazır olan çalışan ebeveynler diye düşünüyorum. Bu süreç çalışan ebeveynler, özellikle ev içinde ya da dışında çalışan anneler için çok yıpratıcı oldu. Anneler karar alma yorgunluğundan, her şeye yetişememekten muzdarip. Dolayısıyla bence çocuklar da anne babalar da eğitime dönmeye çok hazır. Yine bir adaptasyon süresinin geçmesi gerekecek, ancak çocuklar çok kolay adapte olabiliyor.
Ebeveynler bu süreçte nelere dikkat edebilir?
Ailelerin kaygısı çocuğa geçiyor. Çocukların yanında eğitimle, virüsle, gelecekle ilgili olumsuz konuşmalar yapmak çocuğun kaygısını artırır. Öğrenme motivasyonunu düşürür. Çocukların yanında nasıl konuştuğumuza dikkat etmekte fayda var. Gerekirse okulla temasa geçip ne gibi önlemler aldıklarını öğrenin. Bu bilgi, kaygınızı azaltarak çocuğunuza da olumlu yansıyabilir. Onların yanında eğitim sisteminden nasıl söz ettiğiniz de önemli. “Böyle eğitim mi olur, iyice yapboza döndü” gibi küçümseyici konuşmalar öğrenme motivasyonunu düşürür ve adaptasyonu zorlaştırır. Buna “gizli öğrenme” denir. Bu durum, çocuklar için de engebeli bir yolculuk. İyi haber şu ki, evde güçlü ve destekçi ilişkiler sayesinde gençler zor koşulları yönetebiliyor, hatta bundan kârlı bile çıkıyor. Nazik, sabırlı ve öngörülebilir anne babalar, özellikle ergenlerin pandemi sürecinde kronik stres yaşamasına karşı tampon görevini üstleniyor. Çocukların duygularını ifade etmeleri için alan açmak, sevgili Doğan Cüceloğlu’nun deyimiyle onlarla “sohbet içinde olmak” önemli. Çocuğun adaptasyon hızını başkalarınınkiyle kıyaslamayın! Her çocuk kendi hızında ilerler. Kıyaslama, iç motivasyonu sekteye uğratır. Empati kurun. Çocuğunuz size “Zeynep’in annesi onunla senin benimle geçirdiğinden daha çok zaman geçiriyor” derse ne hissedersiniz? Kıyaslamak zehirlidir; motivasyonu düşürür, çocuğu değersiz hissettirir. Aranızdaki sevgi ve güven ilişkisini zedeler. Çocuğun tarzına, hızına saygı duymak ve bulunduğu yerden elinden tutarak desteklemek en iyisidir.