Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerde kızım uzaktan eğitime katılırken ya sandalyede ayağa kalkıyor ya odada dolanıyor. En sevdiği çizgi filmi izlerken koltukta zıplıyor. Yemek yerken masada oturmak yerine, masanın etrafında koşturuyor. Çoğumuz evde benzer haller yaşıyoruz. Çocuklar aylardır biriken, sıkışan enerjilerini atacak yer arıyorlar. O yüzden bu aralar oyun zamanlarında biraz hareketli oyunlar oynayabilirsiniz. Yatağa çıkıp birlikte zıplayın mesela. Dans, bedenin hareket ihtiyacı için iyi bir araç. Modern dans videoları izletebilirsiniz. Eğer binecek yer var ise bisiklete binsin. Dışarı çıkma günlerinde koşabileceği bir alan varsa, bırakın koşsun. Zihnimiz, kalbimiz ve bedenimiz bir bütün unutmayın. Hareket bedenden çıkmayınca, duygular da ağızdan çıkmıyor.

Hafta sonu insan manzaraları hepimizi korkuttu

Aylar sonra sokağa çıkma yasağı olmadan geçen ilk hafta sonunda, özellikle İstanbul’dan gelen insan manzaraları hepimizi endişelendirdi. Sahil kenarlarına, parklara, ormanlara akın eden insanlar, sosyal mesafe ve maske kurallarını hiçe saydı. Son anda verilen sokağa çıkma yasağının yarattığı kaygı ve panik psikolojiyle marketlere akın etmeyi, aklım bir nebze anlayabiliyor. Ancak tamamen keyfi amaçlı yapılan bu aktivitelerde, kurallara uymamak ve hem kendi sağlığını hem başkalarının sağlığını hiçe sayma noktasını anlamakta zorlanıyorum. Hele ki, sahil kenarından ve denizden toplanan çöpleri görmek, beni aşırı üzdü. Hiç mi ders almadık? En çok da aylardır canını hiçe sayan ve var gücüyle çalışan sağlık personelini düşünüyorum. Ve endişe içinde, günlük vaka sayılarını takip ediyorum. Daha önce de yazmıştım, yine yazıyorum. Sorumluluk ve empati, insanı insan yapan en önemli değerlerdir. Toplumsal yaşam için olmazsa olmazlardır. Sadece kendini değil, birlikte yaşadığın topluluğun ihtiyaçlarını ve önceliklerini düşünmektir. Bu bir kültür meselesi ve bu kültürün temelleri ailede atılmalı. Hepimiz bunaldık ve hepimiz bu güzel havalarda nefes almak istiyoruz. Ama en azından kendimizi ve çevremizi tehlikeye atmadan.

Korona kiloları

Yavaş yavaş iş yerlerine döndüğümüz ve sokağa çıkmaya başladığımız ‘yeni normal’ hayatımızda, “Korona kazanımı” kilolarımız da bize eşlik ediyor. 3 aydır evde yapılan ekmeklerin, makarnaların ve hamur işlerinin acısı şimdi çıkmaya başladı. Şahsen ben bu süreçten kilo alarak çıkanlardanım. Kilo vererek çıkanlara da uzaylı diye bakıyorum. Aylardır evde eşofmanla gezince, kıyafetlerimin daraldığını yeni yeni fark etmeye başladım. Yaz mevsimi ve tatiller hesaplanarak yapılan, ilkbahar rejimleri, bu sene fena patladı. Görünen o ki, kuaförler kadar, diyetisyenler de yoğun bir döneme girecek!

Kendinize mektup yazın

Bundan bir yıl sonra açmak üzere, kendinize bir mektup yazmaya ne dersiniz? Dünya tarihine adını altın harflerle kazıyacak
bir süreci unutmak çok zor ama şu anki halimizi anlatan bir mektup enteresan olabilir. Bu süreci nasıl geçirdik, geçiriyoruz? Neler yaşadık? Duygu durumumuz nasıl? Yaşamımızla ilgili neleri fark ettik? Neleri değiştirdik? Neler aynı kaldı? Gelecekten beklentimiz ve planlarımız ne? Bunun için neler yapıyoruz? Tüm bu soruları ve belki fazlasını cevaplayacağınız bir mektup yazın. İçinizden geldiği gibi. Sonra zarfa koyup kapatın ve unutun. Seneye açtığınızda, neler hissedeceksiniz bakalım?