Normalleşme sonrası İsrail’de koronavirüs vakalarında ciddi bir artış yaşanınca, ülkenin Başbakanı normalleşmeyi durdurduklarını, eski tedbirlerin ve kısıtlamaların aynen devam edeceğini söyledi. Çok korkuyorum aynı şey bizde de olacak diye. Eğer biz bu işi vatandaş olarak bireysel sorumluluğu elimize alıp çözemez-sek, yine yasaklar ve yaptı-rımlar devreye girecek. Ne normal-leşmeye ne bizi gevşeten güzel havalara aldanmayalım.
Tedbirleri tıpkı kısıtlama varmış gibi uygulamaya devam edelim.
Çember kullanımını yanlış anladık
Hani bazı umumi tuvaletlerde klozetin ya da lavaboların nasıl kullanılacağı adım adım detaylı bir şekilde anlatılır ya. Sanırım yeni normal ile hayatımıza giren yeni ve ‘tuhaf’ uygulamalar için de aynı şeyi yapmak gerekli. Hem dünyada hem ülkemizde, sosyal mesafeyi korumak amacıyla parklara çemberler çizildi. Ortalama 3 kişinin bir arada oturabileceği ve arada sosyal mesafeye uygun boşlukların olduğu çemberler. Ancak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sosyal medya paylaşımı ile gördük ki çember kullanımı tamamen yanlış anlaşılmış. İnsanlar çemberlere aldırmadan, kimi maskesiz, büyük gruplar halinde ve iç içe oturuyorlar. Acaba parkların girişine de, çemberlerin nasıl kullanılacağı adım adım yazılsa mı?
Ebeveynler telafi eğitimine sıcak bakmıyor
Dün yazımda, küçük yaştaki çocuklar için telafi eğitiminin gerekli olup olmadığından, olsa bile nasıl bir eğitim içeriği olabileceğinden bahsetmiştim. Ebeveyn ve eğitimcilerden pek çok yorum geldi. Gelen görüşlerin hemen hepsi, 9 yaş altı hatta daha büyük yaştaki çocuklar için bile akademik ağırlıklı bir telafi eğitimi olmaması yönünde idi. Pandemi sürecinde her kararın anlık değişebileceğini gördük. 31 Ağustos’a kadar neler değişir bilemiyorum ama hem eğiticilerin hem ebeveynlerin bu farkındalıkta olması bana umut verdi. Bu süreç bize en çok, birlikte hareket edersek başarabileceğimizi gösterdi. Olaya sadece ebeveynler ya da okullar cephesinden bakamayız. Başta çocukların ihtiyacını ve iyiliğini düşünmek zorundayız. Başka türlü bakmalıyız. Bugüne kadar hiç bakmadığımız gibi. Yavaş yavaş bu orta noktaya gelebiliyor olmak güzel. Eğitimde bir şeyler değişiyor, değişecek.
Online yaz okulu
Pandemi ile hayatımıza ‘online dadı’lar girdi. Ebeveynlerin tüm gün çalışmak zorunda olduğu ve çocuklarla ilgilenecek kimsenin olmadığı evlerde, anne babaların imdadına Zoom gibi uygulamalar üzerinden hizmet veren oyun abla/abileri yetişti. Sıra geldi yaz tatiline. Okullar haftaya kapanıyor ve ebeveynler bu yazın nasıl geçeceğini kara kara düşünüyor. Bu süreçte pek çok kurum “online yaz okulu” açmaya başladı. Pek çok müze online sanat etkinlikleri düzenliyor. Çocuklar için eğitici ürünler tasarlayan etkinlik ve oyuncak firmaları yaz kampı hissi yaratacak aktivite setleri tasarlıyor. Gerçek anlamda bir yaz okulu hissi yaratmayacak elbet ama yazı evde geçirmek durumunda kalan çocuklar için, hayat kurtaran uygulamalar olabilir. Araştırmanızı öneririm.