Risk algısının yükseldiği dönemlerde borsada genel düşüşler kaçınılmazdır. Bununla birlikte şirketlerin temettü verimliliği takip edilerek uzun vadede düşük riskle getiri elde etmek her zaman mümkün
Geçtiğimiz hafta piyasalarda oldukça dalgalı bir seyir izlendi. Borsa hızla aşağı kayarken döviz yukarı sıçradı. Yatırımcılar ise özellikle ilk iki gün panik halde eldeki hisselerinden kurtulmaya çalıştı. Kuşkusuz piyasalarda değişen dönemlerde farklı nedenlerle türbülanslar yaşanır. Çalkantılar yatırımcıların stresini artırırken panik halde ve düzensiz şekilde işlemlerde bulunmasına yol açar. Paniğin büyüklüğüne bağlı olarak da fiyat ve hacimdeki akış hızında kaotik değişimler gündeme gelir. Ancak bu süreçte değişmeyen tek şey kayıp ve hatalı işlemlerdir. Şüphesiz dalganın içindeyken kısa vadede eldeki hissenin değer kaybı kaçınılmazdır. Kısa süreli beklentilerle hareket edenler bu dönemlerdeki en büyük kayıpları yaşayanlar olmakta. Önemli olansa hisse senedi piyasasına daha
Son gelişmelerle birlikte dolar kurunda ve borsadaki hisse senetlerinde teknik olarak boşluklar oluştu. Bu boşluklar dolacaktır...
Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ve İstanbul Sözleşmesi sonrası borsa ve döviz piyasalarında yaşanan sert oynaklık; son 2 günde yüzde 18 oranında dalgalanmaya neden oldu.
Hafta başında hisse ve dövizde piyasaların açılışından itibaren teknik olarak boşluklar oluştu. Sermaye piyasalarında birikimlerini değerlendirmek isteyenlerin bilmesi gereken önemli konulardan biri de, fiyat boşlukları yani ‘gap’.
Fiyat boşlukları, beklentilerin aksine yaşanan gelişmelerle gerçekleşir. Doğal afetler, savaş durumları, politik gelişmeler, beklenenin dışındaki makroekonomik veriler boşlukların doğmasına neden olur.
Rasyonel olmayan korku ya da coşku boşluklara neden olur. Fiyatlar boşluk olan kısımlara tekrar yönelme eğilimi gösterir.
Grafiklerdeki boşluklar kalıcı değildir. Mutlaka dolar... Bu, kurun 7.21 - 7.80 bandını doldurması, borsanın ise 1.511 - 1.490 seviyesindeki boşluğu doldurması anlamına geliyor.
Yüksek oynaklık dönemlerinde iki önemli kriter öne çıkıyor. Kredi risk primi (CDS) değişimi ve kur hareket marjı
Merkez Bankası’nda yapılan başkanlık değişimi sonrasında haftanın ilk gününde dolar/TL’deki ilk fiyatlamalar hızlı yükseliş yönünde oldu. İlk kotasyonlarda yüzde 16’nın üzerinde bir yükseliş izlenirken, ardından 7.69 TL’ye kadar çekilme izlendi.
Piyasalarda bu yönde gelişmelerin yaşandığı dönemlerde hareket marjları yükselir, sığ hareketlerle fiyatlarda savrulmalar yaşanır. Bu dönemler panik hareketlerin uzantılarıdır. Risk priminde gerileme ve hareket marjlarında azalma meydana gelmedikçe alınan kararlar hatalı işlemleri beraberinde getirir. Türkiye’nin kredi risk primi (CDS) oranı 165 puan yükselerek 474’e çıktı. Bundan sonraki seyri CDS’teki değişimden izleyeceğiz. CDS’in düşme eğilimine girmesi kur ve borsa cephesinde fiyatlamaların ortalamalara yaklaşma eğilimini destekleyecektir.
PPK, 15 Nisan’da
Piyasalardaki gelişmelere yabancı kurumlardan olumlu ve olumsuz değerlendirmeler geldi.
Yurtdışı ve yurtiçi piyasalarda hareketlilik ve oynaklığın arttığı dönemlerde borsada temettü hisselerinde olmak dalgalanmalardan daha az etkilenmeye imkan verecektir
Hafta sonu piyasaların kapanmasının ardından Cumhurbaşkanı tarafından Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın yerine Şahap Kavcıoğlu atandı. Bu karar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun 18 Mart Perşembe günkü toplantısında, politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 19’a çıkartmasının hemen ardından geldi. Bilindiği gibi piyasanın beklentisi faizin 100 baz puan artırılması yönündeydi. Bu görev değişikliği ile birlikte Ağbal, değişen üçüncü Merkez Bankası Başkanı oldu. Bu değişikliğe yurtdışı piyasalardaki gerilim de eklendiğinde fiyat marjlarında oynaklık sürpriz olmayacak gibi görünüyor.
Piyasaların hareketli dönemindeyiz; gün içi fiyat aralıklarının yükseldiği, panik alımların ve satımların görüldüğü, haber akışına duyarlılığın arttığı, günün fotoğrafına odaklanıldığı bir dönemden geçiyoruz. Uzun vadeli trendler
Yaklaşık 4 aydır piyasanın önünden giden Merkez Bankası, bu kez de farklı davranmadı. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar sıkı duruş vaat eden Merkez, dün faizi 200 baz puan artırdıMerkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, göreve geldiğinden bu yana her toplantıda sıkı para politikası vurgusunda bulundu. Enflasyon düşünceye kadar sıkı duruşun süreceğini belirtti. Uluslararası emtia fiyatlarında artış, yükselen küresel enflasyon beklentileri, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler de göz önünde bulundurulduğunda piyasa 100 baz puanlık faiz artışına odaklanmıştı. Merkez Bankası bunun da üzerine çıkarak faizi 200 baz puan artırarak yüzde 19’a yükseltti.
Faiz neden önemli?
Faiz; yatırımcılar, tüketiciler, şirketler ve de çalışanlar için istenen bir durum değil. Atılan her adımda daha yüksek maliyetlerle borçlanmak, var olan birikimlerin erimesine yol açıyor.
Merkez Bankası’nın da faizi artırma noktasında pek de istekli olmadığı malum. Bununla birlikte enflasyonun yüksek seyretmesi ve
ABD 10 yıllık tahvilleri yükseliyor. Küresel bazda dolara olan talep yükselirken enflasyon kaygıları artıyor. Kur ve enflasyon baskısı faizi harekete zorluyor. Gözler Merkez’in perşembe günkü faiz kararında. Naci Ağbal, her toplantıda piyasada karşılık bulan adımlar attı. Piyasada 100 baz puan artış konuşuluyor.
Finansal piyasalar için hareketli bir süreçten geçiriyoruz. Baharla birlikte yeni kararlar ve projeksiyonlar yapılıyor. Aşılama çalışmaları devam ediyor. Yatırımcılar ise tedirgin...
Hayatın normalleşmesi ve bastırılmış tüketici talebiyle enflasyonun yükselme ihtimali önde gelen gerilim nedeni. ABD’de 1.9 trilyon dolarlık Kovid-19 teşvik paketinin devreye alınması bu kaygıları artırıyor. Yurt içinde bir yandan ABD 10 yıllık tahvilleri izlenirken diğer yandan gözler perşembe günü faiz kararını açıklayacak Merkez Bankası’nda (TCMB).
TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın göreve geldiği kasım ayından bu yana 4 ay geçti. Merkez Bankası geçen dört ayın ilk ikisinde faiz artışı gerçekleştirirken sonrasında izlemeye geçti.
10
Borsa şirketleri yıllık bilançolarını açıkladı. Hayatın durma noktasına geldiği 2020’de yaşanan pandemiye rağmen sanayi şirketlerinin satışları yüzde 10, kârları yüzde 32 arttıBorsa şirketleri 11 Mart itibariyle bilançolarını açıkladı. BIST Sanayi Endeksi’ne dahil olan 157 şirketin satışları yüzde 10 oranında artarken kârları yüzde 32 büyüdü.
157 sanayi şirketi 2020 yılında 30.6 milyar TL net kar açıkladı. Karın 28.3 milyar TL’si 20 şirkete ait bulunuyor. 157 sanayi şirketinin 129’u kar açıklarken 28’i zarar etti.
Kaynağına bakıldığındaysa esas faaliyet kârlılığının yüzde 30 oranında arttığı gözleniyor. Firmaların maliyet kalemlerinde artışlar sınırlı olurken, yabancı para varlıkları yabancı para yükümlülüklerine göre daha fazla arttı.
En yüksek zarar Tüpraş’a ait. 2019 yılında 525 milyon TL karda olan Tüpraş, 2020 yılında 2.4 milyar TL zarara döndü.
Güçlü iç talep
Şirketlerin bilançolarındaki olumlu seyirde, özellikle otomotiv ve beyaz eşya sektörleri
Gözler merkez bankalarında... 17 Mart’ta ABD Merkez Bankası (Fed), 18 Mart’ta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararına kadar piyasalar nefes alacak.
Faiz artışı mı?
Borsa, emtia derken yurt içinde dolar 7.80 TL’ye kadar yükseldi. Panik alımların ertesinde ABD piyasalarında sakinleşmenin de etkisi ile kur yeniden 7.61 TL’ye gevşedi. Dolarda 7.54 TL’nin üzerinde 8.05 TL hedefiyle pozisyonlar korunuyor. Merkez Bankası’nın toplantısına kadar biraz daha sakin bir seyir yaşanabilir.
Gerek yerli gerekse yabancı kurumlar, enflasyon ve kur hareketlenmesinden dolayı faizde artış beklentisine girdi. TCMB’den 100 baz puanlık faiz artışı bekleniyor.