Çarşamba sabahı uyandığımda her zamanki gibi önce cep telefonuma göz attım.
Sabahın 8’inde tam 11 cevapsız arama, sayısız Whatsapp, Twitter mesajı vardı! Herkes sözleşmiş gibi aynı soruyu soruyordu: “Cumhurbaşkanı’nın sağlık durumuyla ilgili çıkan haberler doğru mu?”
Haber dedikleri şey, FETÖ’nün içerideki çözüm ortaklarıyla beraber sosyal medyadan dolaşıma soktuğu alçakça bir yalandan ibaretti. Ama herkes paniğe kapılmıştı. Ve dört koldan FETÖ’nün açtığı taglara “Hayır, bu doğru değil” diye cevap yetiştirmeye çalışıyordu. Kimse atılan her mesajın, yapılan her paylaşımın yalanı daha geniş kitlelere ulaştırdığının farkında bile değildi.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programı önceki geceden belliydi. Ortada böylesine panik olunacak bir durum yoktu. Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’ya geldi ve söylentiler bıçak gibi kesildi. Tabii şimdilik. Çünkü devamı gelecek. Dezenformasyon çağının doğal bir sonucu bu yaşananlar. Yalan ve gerçek birbirine karışmış durumda. AK Parti’nin rakibinin muhalefet değil ekonomi olduğunu söyleyenler haksız değil. Ancak iktidar partisinin ekonomi kadar önemli bir sorunu da ardı ardına gelen sosyal medya operasyonlarıyla oluşan panik havası ve özgüven kaybı.
Son üç haftada sırasıyla Malatya, Elazığ, Van, Şanlıurfa ve Adıyaman’a gittim. AK Parti teşkilatları, taban dimdik ayakta. Pandemi ve ekonomide yaşanan sıkıntılara rağmen partisine sahip çıkıyor, seçime hazırlanıyor. Ama aynı havayı Ankara’da göremiyorsunuz.
Karşılarında tek motivasyonları Erdoğan karşıtlığı olan ve daha şimdiden dağılma emareleri gösteren bir muhalefet bloku var. İlginç bir şekilde tüm dezavantajlarına rağmen morali yüksek olan, üst perdeden konuşan, yarın iktidar olacakmış gibi hareket eden de bu parçalı muhalefet.
20 yılda ülkenin ulaşım, sağlık, enerji altyapısını baştan aşağı yenileyen, savunma sanayiinde devrim yapan, dünyayı kasıp kavuran pandemiye rağmen Türkiye’yi ayakta tutmayı başaran AK Parti değil de muhalefet sanki. Suriye’de, Azerbaycan’da, Libya’da, Afrika’da yapılanları kimse umursamıyor. Oysa sessiz sedasız tarih yazıyor Türkiye bu coğrafyalarda. ABD’nin üstümüze gelmesi tam da bu yüzden. FETÖ ve PKK gibi iki terör örgütü bitme noktasına getirilmiş. Avrupa basını bir haftadır büyükelçiler krizi ve G20 Zirvesi’nin tek kazananının Erdoğan olduğunu anlatıyor. Ama kimin umurunda. Varsa yoksa sosyal medya dezenformasyonları ve yalan gündemler.
Bu karamsarlık havasını pompalayanlar CHP ve İyi Parti’nin kadrolu anketçilerinin bile AK Parti’yi hiçbir araştırmada 2’nci parti olarak gösteremediğine niyeyse hiç kafa yormuyor. Çünkü taban blok halinde yerinde duruyor. Büyük ümitler bağlanan Babacan ve Davutoğlu projelerinin başarısız olduğunu Temel Karamollaoğlu itiraf etti. CHP ve İyi Parti arasında kapalı kapılar ardında büyük gerilimler yaşanıyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olan, ancak bunu nasıl yapacağına dair ortaya somut hiçbir şey koyamayan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Böyle bir muhalefet karşısında AK Parti polemiğe değil pozitif gündeme odaklanırsa kazanır. Çünkü eli kuvvetli. Yaptıkları ortada.
Tamam, şu an kimse iktidarın fırtınalı bir denizde dalgalarla nasıl mücadele ettiğine bakmıyor. Ama o gemiyi güvenli limana ulaştıracak kaptanın kim olduğunu da herkes biliyor. Özgüven önemli. Ekonomi bir şekilde düzelir. Ama özgüven kaybolursa kolay kolay yerine gelmez.
CHP ve İyi Parti’de Deva krizi
Millet İttifakı’nda artık üstü örtülemeyen krizlere her gün bir yenisi ekleniyor. CHP ile İyi Parti arasında esen soğuk rüzgârların sebebi Ali Babacan. CHP’nin son dönemde Babacan ile yakınlaşması İyi Parti’yi rahatsız ediyor. Akşener’in “Ben Başbakan olacağım” çıkışıyla masayı devirdiğini düşünen ve sürekli İmamoğlu’nu öne çıkarmasına bozulan Kılıçdaroğlu ittifak ortağına Babacan üzerinden “Tek alternatifim sen değilsin” mesajını veriyor. İyi Parti ise mevcut ittifakta yüzde 13-14’ün üzerine çıkamayacağını görmüş durumda. Akşener’in HDP’ye yönelik söylemini sertleştirmesi bu yüzden. Hızla CHP-HDP blokundan çıkarak kendisini merkez sağda konumlandırmaya çalışıyor. Millet İttifakı’nda yeni sürprizlere hazırlıklı olun. Dengeler her an değişebilir.