Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin olarak "Bizim derdimiz, öyle bir adım atalım ki hiçbirinden vazgeçmeden bu işi çözelim. İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Ukrayna krizinde hassasiyet içerisinde hareket edeceğini ve iki ülkenin bir an önce müzakere masasına dönmesini istediklerini söyledi. Ukrayna’daki gelişmeler üzerine Afrika gezisinin Gine-Bisue bölümünü iptal ederek Türkiye’ye dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçakta kendisini takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna ile iyi ilişkilerinin olduğuna dikkat çeken Erdoğan, ”İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil” diye konuştu.
Senegal'de bulunduğu sırada Ukrayna lideri Zelenkski ile bir telefon görüşmesi yapan Erdoğan bu görüşmede, Türkiye'nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiği önemi bir kez daha ifade ettiğini, krizin daha fazla büyümeden diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesi için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu, iki ülkenin bir an önce müzakere masasına dönmeleri temennisini ilettiğini söyledi. Erdoğan'ın sorulara yanıtlarından satır başları şöyle:
LAF VAR, İŞ YAPAN YOK: (NATO Zirvesi’nden beklentileriniz nelerdir?) Şu anda tabii Rusya ile liderler çerçevesinde henüz ciddi bir görüşme performansı sergileyen çıkmadı. İşte biliyorsunuz Macron Moskova’ya geldi, tablo ortada. Arkasından Scholz geldi, o tablo da ortada. Biden ile ilgili ‘görüştü, görüşüyor’ vesaire dediler, herhangi bir şey çıkmadı. Olayı devlet veya kurumsal bazda ele alacak olursak, burada da şu anda ortada sadece NATO kalıyor. Malum, şu ana kadar Ukrayna’ya ciddi manada bir asker gönderme gibi durumla karşı karşıya henüz kalmadık. Herkes sadece laf yapıyor, iş yapan yok. Böyle bir durum söz konusu. Dolayısıyla Rusya artık sınırda ciddi denilebilecek sayıda asker yığınağı yapmış vaziyette. Tabii bu tablo karşısında neticenin ne olabileceğini kestirmek için herhalde kâhin olmaya gerek yok.
HEYECANLA KARAR VERMEMEK LAZIM: (Putin ile güçlü bir temasınız var. Bu süreçte Putin ile ilişkilerde bir aksama olur mu? Rusya ve Ukrayna krizinde kısa ve orta vadede Türkiye herhangi bir zarara uğrar mı?) Bu söylediğiniz kesinlikle hesap işi... Bunların getirisi götürüsü nedir, ne değildir bakılmalı. Bunların kararını böyle heyecanla vermek yanlış olur. Biz burada çok hassas davranmalıyız, çok dikkatli adım atmalıyız. Biz burada devlet yönetiyoruz, hassasiyetimizi korumamız, adımlarımızı ona göre atmamız gerekiyor. Ne gibi adımları atmamız gerekirse onu yaparız. Hepsinden öte de bu işin zamanlaması çok önemli. Sayın Putin ile görüşme için arkadaşlar şu anda irtibatları kuruyorlar. Kendisiyle de telefon diplomasisini bu arada sürdüreceğiz. Temenni ederim ki inşallah hayırlı neticeler alırız.
RUSYA’YA YAPTIRIMLARDA TAVRIMIZ: (Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımı olabilir mi? Bu iki ülke arasındaki net tavrımız kimden yana olacak?) İkisinden de vazgeçmemiz mümkün değil. Rusya ile gerek siyasi gerek askeri gerek ekonomik ilişkilerimiz var. Ukrayna ile de aynı şekilde siyasi, askeri, ekonomik ilişkilerimiz var. ‘Ukrayna’dan vazgeç’ deseniz vazgeçemeyiz, çünkü ülkemizin buradaki çıkarları çok ileri derecede. ‘Rusya’dan vazgeç’ deseniz ondan da vazgeçemeyiz, çünkü onunla da şu anda gerçekten ileri derecede birlikteliklerimiz var. Bizim derdimiz öyle bir adım atalım ki hiçbirinden vazgeçmeden bu işi inşallah çözelim. Bunun için de ekibimizle, heyetimizle görüşmelerimizi yapacağız. Onun için NATO Liderler Zirvesi’ni çok önemsiyorum. Burada bütün liderlerin ne düşündüklerini göreceğiz. Ondan sonra da biz kendi içimizde arkadaşlarımızla çalışmamızı yapacağız. (Putin ile) görüşmeyi de NATO Liderler Zirvesi’nden sonra yapmak çok daha hayırlı olur.
'Türk devletlerini kastettiğini düşünmek istemem'
Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurulduğu bir dönemde Putin'in “Ülkelere Sovyetler'den ayrılma hakkını vermek, temele döşenen bir mayındı” ifadeleri ile Türk devletlerini hedef gösterip göstermediği sorusu üzerine) Ben burada Türk devletlerinin kastedildiğine dair bir ifade görmüyorum. Tabii, Türk Cumhuriyetleri de SSCB’yi oluşturan cumhuriyetler arasındaydı. SSCB dağıldığında diğer cumhuriyetler gibi onlar da bağımsızlıklarını ilan etti. Buradan 15 bağımsız devlet doğdu. Rusya keza bir Sovyet Cumhuriyeti olarak değil, Rusya Federasyonu olarak yoluna devam etti. Dolayısıyla, burada Türk Cumhuriyetlerinin veya diğer ülkelerin kastedildiğini düşünmek istemiyoruz. Sayın Putin bu ifadeleri Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıların sözde yönetimlerini tanıyan kararını açıkladığı konuşmasında söylemişti. Tabii bizim Türkiye olarak Kırım’daki tavrımız ne olduysa, buralarda da tavrımız aynı oldu. Nitekim yaptığımız açıklamayla da Ukrayna’nın toprak bütünlüğü noktasında tavrımızı ortaya koyduk ve Rusya’nın bu takındığı tavrı reddettiğimizi bildirdik.
‘Ermenistan’ın yaklaşımı olumlu’
(Ermenistan ile normalleşme süreci) Biliyorsunuz, ben zaten Ermenistan’ın atacağı olumlu adımlara aynı şekilde karşılık vereceğimizi söylemiştim. Bu anlayışla ülkemiz ile Ermenistan arasında da bir normalleşme süreci başlatmak için samimi bir çabaya girdik. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham kardeşim de bunu faydalı buluyor. Ermenistan’ın da bizimle normalleşme yönünde sergilediği iradeden memnunuz... Olumlu yaklaşımın devamını bekliyoruz... Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ile Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci birbirini destekleyerek ilerleyebilir. Herkesin bu tarihi fırsatı iyi kullanmak için yapıcı davranması lazım. Biz tüm bu süreçleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycan ile yakın eşgüdüm içinde yürütmeye devam edeceğiz.
‘S-400’ler nerede olması gerekiyorsa orada bekliyor’
(Kılıçdaroğlu’nun “S-400’lerin niye alındığını bilmiyorum, kime karşı kullanacağımız da açıklanmadı” sözleri) Öncelikle akıldan çıkarılmaması, iyi idrak edilmesi gereken en önemli husus şu; savunma ve güvenlik konusu günlük siyasetin dışında tutulması gereken, 84 milyonun tamamını yani ülkemizin bekasını ilgilendiren bir konudur. Özellikle bugün yaşadığımız Rusya-Ukrayna krizi bu silahların gerekliliğini yeniden ortaya koyuyor. “S-400 neden alınmış!” O kadar açıklandı; sebepleriyle, sonuçlarıyla, süreciyle kamuoyu bilgilendirildi. Buna rağmen, böyle ifadeler kullanmak, bölgemizde olup bitenlerden, dünyadan bihaber olmanın bir sonucu. Yaşadığımız coğrafya itibarıyla taktik balistik füzeler, seyir füzeleri, uçak, helikopter, İHA’ları önleyebilecek kabiliyette sistem ihtiyaçları bir zorunluluk. ‘Nerede kullanılacak?’ sorusunun cevabı gayet net; kim füzeyle ülkemize saldırırsa orada kullanılacak. Bir de ‘S-400’ler hangarda bekliyor’ deniyor. S-400’ler nerde beklemesi gerekiyorsa orda bekliyor. Tabii gizli konular bunlar... Sonuç olarak; ülkemizin bekasını ilgilendiren hususlarda herkesi daha dikkatli olmaya, tarafsız olmaya ve millî menfaatler kapsamında konuyu ele almaya davet ediyorum.