Pandemi insanlığın başına gelebilecek en büyük felaketlerden biriydi.
Dünya ekonomisi durdu, gıda ve enerji fiyatları tavan yaptı, enflasyon tırmanışa geçti. Ekonomistlere göre dünya en son “Büyük Buhran” adı verilen 1929 ekonomik krizinde böylesine bir darboğaza girmişti.
50 milyon insanın işini kaybettiği, yeryüzündeki üretimin yüzde 42, dünya ticaretinin ise yüzde 65 oranında azaldığı o krizden sonra 2. Dünya Savaşı patladı. Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu, büyük ekonomik krizlerin ardından büyük savaşların çıktığını bilenler için bundan sonra ne olacağını kestirmek zor değil. Dünya koşar adım bir savaşa gidiyor. Bu belki konvansiyonel bir savaş olmayacak ama dünya minimum 10 yıl sürecek çalkantılı bir dönem yaşayacak.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması bu süreci daha da hızlandıracak. Zaten yüksek olan doğal gaz, petrol, gıda fiyatları daha yükselecek. Putin’in, Ukrayna’nın Karadeniz’le bağını kesmeden durmayacağı belli.
Başını ABD ve İngiltere’nin çektiği Batı bloku ise Rusya’nın attığı adımlara şimdilik ekonomik yaptırımlarla karşılık veriyor. Acaba neden? Onların yol haritasında başka ülkeler ve coğrafyalar olduğu için böyle davranıyor olabilirler mi? ABD ve Rusya dünyanın iki büyük gücü. Ellerinde nükleer silahlar var. Bir de bakmışsınız işi daha tehlikeli bir boyuta taşımadan dünyayı kendi önceliklerine göre dizayn etmek için anlaşmışlar! Ruslara kendi arka bahçesi olarak gördüğü Ukrayna’da zorluk çıkarmayan ABD’nin İran’a müdahalesi şu konjonktürde kime sürpriz olur ki? Yeni bir dünya düzeni oluşturuluyor. Güçlünün ayakta kalacağı, zayıfların güçlülerin isteklerine boyun eğeceği bir dizayn çalışmasından bahsediyorum.
Türkiye bu zor sürece daha önce hiç olmadığı kadar güçlü giriyor. Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Suriye, Irak ve Azerbaycan’da olduğu gibi, Karadeniz’de de Türkiye’yi dışlayan, önceliklerini dikkate almayan hiçbir formülün istenen neticeyi vermeyeceğini dünya egemenleri de biliyor. Güçlü ordusu ve savunma sanayiinde attığı adımlar bu süreçte Türkiye’nin en önemli artıları.
Tabii bu artılar hiçbir sorun yaşamayacağımız anlamına da gelmiyor. Ukrayna ve Rusya’dan sadece geçen yıl yaklaşık 7 milyon turist ağırladık. Bu rakamın 2022’de 10 milyonu geçmesi bekleniyordu. Savaşın uzaması turizm gelirlerinde en az 10 milyar dolarlık kayıp anlamına geliyor. Binlerce Türk firması Rusya ve Ukrayna’da faaliyet gösteriyor. Enerji, gıda ve savunma sanayiinde de bu iki ülkeyle ciddi ticaretimiz var. Etrafımızda patlayan fırtınanın etkilerini muhakkak hissedeceğiz. Önceliğimiz barışın sağlanması ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması. Türkiye bu süreçte kendi gücüne inanır, içerde birlik ve beraberliğini korursa bu kusursuz fırtınadan güçlenerek çıkar.
Türkiye bir diş hekimi kazandı!
Ukrayna’da patlayan savaş sonrası Türkiye bu ülkede yaşayan 30 bin civarındaki Türk vatandaşının can güvenliğini sağlamak için iki gündür olağanüstü bir çaba gösteriyor.
Dışişleri Bakanlığı sosyal medya üzerinden yardım talep edenler de dâhil herkese ulaşıyor. Onlardan biri de bir süre önce bu ülkeye yerleşme kararı alan bir diş hekimi. Ancak onun hikâyesi biraz farklı. Geçtiğimiz yıl ekim ayında Ukrayna’ya giderken son dönemde moda olduğu üzere, “Türkiye bir amele kaybetti, Ukrayna da bir diş hekimi kazandı” notuyla havaalanından paylaşım yapmış. Savaş başlayınca ise Twitter üzerinden Dışişleri Bakanlığı’na kaldığı otelin adını ve iletişim bilgilerini yollayarak “Beni kurtarın” demiş.
Türkiye büyük ve ciddi bir devlet. Hiçbir vatandaşını çaresiz ve tek başına bırakmaz. Bu genç diş hekimi kadına da hemen geri dönüş yapılmış ve Türkiye’ye dönüş için süreç başlatılmış.
Demek ki neymiş... İnsanın başı sıkıştığında “Beni kurtarın” diyebileceği bir vatanı ve güçlü bir devleti olması önemli bir şeymiş. O devleti, ülkeyi zayıf göstermek yanlışmış. Biz buna benzer örnekleri pandeminin başında da yaşadık. Türkiye’yi terk ettiğini övünerek duyuran nicelerini bu devlet özel uçaklarla Avrupa’dan toplayıp getirdi. Büyük devlet olmak işte böyle bir şey.