Türkiye’de 1984 yılından bu yana idam cezası uygulanmıyor.
2001 yılında savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışındaki suçlar için idam kaldırıldı.
2004 yılında ise Türk Ceza Kanunu’ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarıldı.
Yani tam 20 yıldır Türk Hukuku’nda ölüm cezası yok!
Peki ne değişti? Katiller insan öldürmekten; kadına, küçücük masum çocuklara şiddet uygulamaktan, tecavüz de dahil her tür alçaklığı yapmaktan vaz mı geçti?
Memlekette katillerin, itin, uğursuzun, psikopat sapıkların işledikleri insanlık suçlarına rağmen can güvenliği var ama masum çocukların yok öyle mi!
Neden? Çünkü hukuk öyle diyor!
Ne güzel söylemiş Alev Alatlı… Her yasal olan hak helal değildir. Mühim olan helalleşmektir.
Çocuğa kıyan bir alçakla kim, nasıl helalleşebilir? Hele de hukuk bu pisliğe hak ettiği cezayı kesemiyorsa toplum vicdanı nasıl rahatlar?
Kimse kendini kandırmasın. 8 yaşındaki Narin ilk kurban değil. Son da olmayacak. Narin’den önce Ağrı’daki Leyla’yı, Giresun’da masum çocuklarımızı koruyabildik mi? Leyla’nın cansız bedeninin tam 18 gün sonra tıpkı Narin gibi bir dere kenarında bulunması tesadüf mü?
Göreceksiniz Narin vakasında da ifadesini değiştiren sanıklar ortaya çıkacak, olayın üstü kapatılmaya çalışılacak.
Şundan hiç şüpheniz olmasın… Çocuğa, kadına, masumlara yönelik şiddetin, cinayetin hukuktaki karşılığı idam olmadıkça katiller ve onlara kol kanat gerenler durmayacak.
Siyasetin Türkiye’nin hiçbir meselesinde ortak bir zeminde buluşamamasına alıştık. Ama Narin için bunu yapabilirler. Yapmak zorundalar. Bu işi kökünden çözecek adımı atma niyetini göstersinler, gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirsinler. Milletin tamamının hem desteğini hem duasını alırlar.
Bunun dışında verilen beyanatların, atılan tweetlerin, üzüntü bildirimlerinin an itibariyle toplum vicdanında bir karşılığı yok.
Gardrop Atatürkçülerini tanıyalım
Uğur Mumcu’ya “Bu ülkede banka soyarken kar maskesi, ülke soyarken Atatürk maskesi taktılar” dedirtenler kimdi?
Ya İlhan Selçuk’u “Türkiye’de hiç kimse gardrop Atatürkçüsü kadar Atatürkçülüğe zarar vermedi.” diye isyan ettirenler…
Aslında onları hepimiz yakından tanıyoruz.
En son genç Teğmenlerin başını yaktılar. 20 yaşındaki genç çocukları provoke edip Türk ordusunun gereksiz bir siyasi polemikle yıpratılmasına zemin hazırladılar.
Anlamadıkları şey şu: Millet “Atatürk’ün askeriyiz” sözünden rahatsız değil. Atatürk’ü 27 Mayıs 1960 darbesinden beri işledikleri her suçu ört bas etmek için kendilerine kalkan yapan Gardrop Atatürkçülerinden rahatsız.
Millet bunların “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenlere “İt sürüleri” diye karşılık veren siyasi partiye tek laf etmediğinin farkında. O partinin bağını inkar etmediği terör örgütüne “Ne olacak canım bizim komşumuz YPG olsa” diye güzelleme yaptıklarından haberdar.
12 Eylül darbesinde Ankara’daki CIA İstasyon Şefi’nin ABD’ye geçtiği “Bizim çocuklar başardı” mesajındaki Sam Amca’nın çocuklarının bunlar olduğunu biliyor.
28 Şubat’ta “Şeriat geliyor” yalanıyla Türkiye hazinesi soyulurken ellerini ovuşturarak darbeye alkış tutmalarını unutmuyor.
Milletin tepkisi işte bu samimiyetsizliğe, çifte standartçılığa, Atatürk üzerinden yürüttükleri kirli algı oyunlarına… Yoksa kimsenin Atatürk’le bir sorunu yok.
Zaten bunlar da Atatürkçü falan değil. Bildiğin psikolojik harp elemanı.
Soru: Bloomberg durup dururken neden Türkiye’yi 1 yıl içinde çatışma riski olan ülkelerin başında gösteren bir liste yayınladı? Yoksa o liste bir görev emri miydi? Psikolojik harp elemanları bu yüzden mi hareket geçti?
