Hükümetin 58 ilde bin 585 cemevini kapsayan bir çalışma yürüttüğünü ilk kez bu köşeden duyurduk. Konu son Bakanlar Kurulu’nda da ele alındı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tam desteğini alan çalışmada 24 Ekim 2021 tarihi itibarıyla ikinci aşamaya geçildi. Ancak hükümetin Alevi vatandaşların sorunlarını çözmek için harekete geçmesi niyeyse birilerini rahatsız etmişe benziyor. Sadece CHP ve HDP değil Avrupa’daki Alevi federasyonları da Alevi vatandaşlar için atılan adımlara karşı çıkıyor!
Onlara göre hükümet inşaat, imar ve para yardımı yoluyla Alevileri satın almaya çalışıyor! İşte bu sığ bakış açısı Alevi vatandaşların sorunlarının çözümü önündeki en büyük engel. Hükümetin Alevilerin sorunlarına bunca zaman duyarsız kalması eleştiriyi hak ediyor. Ancak mevcut sorunların devamını kendi varlık sebebi olarak gören ve atılan adımları yok sayarak çözümsüzlüğü dayatanların oyununa gelmemek lazım.
Alevi vatandaşların yıllardır çok güçlü bir şekilde hissettiği ayrımcılık algısı bu insanları iç ve dış manipülasyonlara açık hale getiriyor. Türkiye’de bir Sünni-Alevi çatışması yaratmak için zemin oluşturmaya çalışan yabancı istihbarat örgütleri boş durmuyor. Avrupa’dan fonlanan bazı federasyonların ayrılıkçı hareketlere ve aşırı sol fraksiyonlara yakınlığı beraberinde cemevlerinin siyasallaşması sonucunu getiriyor.
Sadece Avrupalı dostlarımızın Alevi toplumuna gösterdiği bu ilgi bile bugün yürütülen çalışmanın ne kadar önemli ve doğru olduğunun bir ispatıdır. Avrupa’daki federasyonlar ve muhalefet partileri ilerleyen süreçte daha da rahatsız olacak. Çünkü görüştüğüm cemevi yetkilileri hükümetin kendilerini dinlemesinden ve atılan adımlardan son derece memnun.
Çalışma kapsamında Alevileri temsil ettiğini iddia eden federasyonlar yerine her cemevi ayrı bir muhatap olarak kabul edilmiş. Geçmişteki Alevi çalıştaylarının sonuçsuz kalması ve Ankara’ya iletilen taleplerin karşılanmaması nedeniyle küsen, kırılan kanaat önderleri ve vatandaşların gönlü alınmış. Sorunları dinlenmiş, illerde valilikler ve kaymakamlıklar aracılığıyla cemevlerinin ihtiyaçları karşılanmaya başlanmış.
Peki, bundan sonra neler yapılacak? Alevi vatandaşların devletten karşılanması son derece makul talepleri var. İşe cemevlerinin elektrik, su, imar, bakım, onarım, arazi tahsisi, dedelik eğitimi gibi ihtiyaçlarının karşılanmasıyla başlanacak. Alevi inancı ve kültürünün korunması ve geliştirilmesi için daha fazla kaynak aktarılması, kamu istihdamında yaşanan sıkıntıların giderilmesi için de çalışmalar yapılıyor.
Bu arada cemevlerinin “Kültür Merkezi” olarak kabul edileceğine dair çıkan haberler doğru değil. Görüştüğüm kaynaklar bu bilgiyi doğrulamadı. Dedelere maaş bağlanması da şu an için gündemde değil. İçişleri ve Kültür Bakanlığı koordinesinde yürütülen bu çalışmada öne çıkan isimlerden biri de Ali Arif Özzeybek. Beypazarı Karaşar merkezli bir Bektaşi dergâhına mensup. Türkiye’nin toplumsal barışına, huzuruna, geleceğine önemli katkılar sağlayacak bu çalışmada sorumluluk alan, emek harcayan herkes alkışı ve desteği hak ediyor.
Marketler az kazanıyormuş!
Pandeminin gerçek kazananı olan zincir marketler Rekabet Kurumu’nun kestiği 2 milyon 671 milyon liralık cezaya tepkili. İlginç bir şekilde, çok düşük kâr oranlarıyla çalıştıklarını iddia ediyorlar.
Kimi sattığı mal ve üründen yüzde 1, kimileri ise yüzde 4-5 oranlarında kâr ettiğini söylüyor!
İnsanın içi acıyor değil mi? Kapısından her içeri girdiğimizde raflardaki fiyatları biraz daha artırdıklarını hayretler içinde gördüğümüz koca koca işletmeler meğer karın tokluğuna çalışıyormuş!
Oysa işin aslı bambaşka. Türkiye’de faaliyet gösteren zincir marketler piyasanın yüzde 45’ine hâkim durumda. Hemen hepsi çiftçilerle sözleşme imzalayarak ürünü daha tarladayken satın alıyor. Satın almayı yapan şirket de, o ürünü markete getiren lojistik firması da marketlerin alt kuruluşları.
Tedarikçiye, komisyoncuya, lojistikçiye ayrı para ödemek zorunda kalmıyorlar. Tek bir elden fiyatlandırma yapma imkânına sahipler. Dolayısıyla, marketlerin sadece yüzde 1-3-5 gibi düşük oranlarda kâr ettiği hikâyesi kocaman bir yalan.