Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) olarak kurulduğumuzdan beri önceliğimiz, başta spor kamuoyu olmak üzere tüm topluma ‘Paralimpik’ kavramının ne anlama geldiğini açıklamaya ve paralimpik bilincini yerleştirmeye çalışmak oldu.
Tabii bunu yaparken sadece ilgili kurum ve kuruluşları, toplumun yetişkin bireylerini değil, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi bilinçlendirmeyi kendimize hedef olarak belirledik. Çünkü bu işin altyapıya yayılması, engelli sporlarının gelişiminin ön koşuludur. Çocuklarımıza ‘Paralimpik’ gerçeğini anlatmanın ve gerçekleştireceğimiz uygulamalarla onların belli bir bilinç düzeyine ulaşmalarını sağlamanın gelecekte meyvelerini toplayacağımızı umut ederek ‘Paralimpik Okul Günleri Projesi’ni hayata geçirdik.
Elbette hayalimizde sadece İstanbul yoktu. Ülkemizin dört bir yanındaki tüm çocuklarımıza ulaşmayı, onlara anlatmayı ve onları paralimpik sporlarıyla tanıştırmayı amaçlıyorduk. Çok az bir bütçeyle çıktığımız bu yolda sporun paydaşlarından
Geçtiğimiz haftaki yazımızda Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarında ne cevher çocuklar var olabileceğinden bahsetmiş ve bu çocuklarımızla ilgili çalışmalar yapılıp paralimpik sporcuların çıkabileceğini dillendirmiştik. Hatta Türkiye Milli Paralimpik Komitesi olarak da bu konuda hazırlanacak bir projeye destek olacağımızı söylemiştik.
Bunun üzerine Marmara Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Mehmet Yorulmazlar’dan bir mesaj aldık. Sayın Yorulmazlar mesajında bize, üniversite olarak böyle bir projede seve seve yer alabileceklerini ve seçilen engelli çocuklarımızın yetenek taramalarının yapılması hususunda destek verebileceklerini iletti. Bu destek bizleri çok mutlu etmiştir.
Elbette, bu sadece İstanbul’la sınırlı bir proje olmamalıdır. Tüm Türkiye’ye yayılmış çocuk yurtlarını kapsamalıdır. Şimdilik Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi bu konuya duyarlılık gösterdi.
Biz, diğer akademik kurumlarımızdan da olumlu bir yaklaşım bekliyoruz.
Ve bu tür büyük projeleri sahiplenip hayata
Geçen hafta Ampute Milli Takımımızın oyuncularından Serkan Dereli’nin sportif başarısını kaleme almıştım. Çocuk Esirgeme Kurumu’nda büyümüş bu başarılı gencimizin yolu duyarlı bir spor adamıyla (Bülent Aksu) kesişmiş ve spor yolculuğu böylece başlamıştı. O da, yeteneğinin farkına varıp, onun yolunu açanları, kendisine destek verenleri mahcup etmemiş ve azmiyle, çalışkanlığıyla büyük başarılara imza atan Milli Takımın önemli sporcularından biri olmuştu.
Dereli’nin hikayesi her yönüyle ilham verici bir başarı öyküsü. Sadece başarmak isteyen gençlere değil, bize de ilham verdi. Ki, onun bu başarısından yola çıkarak Türkiye’deki Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yaşayan diğer yetenekli engelli çocuklarımızı belirleyip, tıpkı Serkan gibi onların da önlerini açabiliriz. Burada tabi sporu yöneten tüm kurumlara iş düşüyor. Başta il spor müdürlükleri ve spor akademileri olmak üzere...
İl spor müdürlükleri ve spor akademileri işbirliğiyle, keşfedilmeyi bekleyen bu
Pandemi nedeniyle 2021’e ertelenen Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’na yaklaşık sekiz, Paralimpik Oyunları’na ise dokuz aylık bir zaman kaldı. Bütün sporcular kalan zamanı en iyi şekilde değerlendirmek ve oyunlara tam anlamıyla hazır bir şekilde gitmek için çalışmalarını aralıksız sürdürüyorlar. Tabii, pandemi koşulları ne kadar el verirse...
Hepimizin malumu, Kovid-19 salgını nedeniyle dünya olağanüstü bir süreçten geçiyor. Ekonomik, sosyal, sportif vs. gibi alanlarda günlük yaşam son derece olumsuz etkileniyor. Özellikle de spor en fazla etkilenen alanların başında geliyor. Bu nedenle Tokyo öncesi hazırlık aşamasında pandeminin getirmiş olduğu zorlukların üstesinden gelmek için bazı ekstra çalışmaların yapılması kaçınılmazdır. Bilhassa da Paralimipik Oyunları’na hazırlanan engelli sporcularımız için.
Elbette biz de paralimpik sporcularımızın bu hazırlık aşamasını yakından takip ediyoruz. Bu kritik dönemde kampların, antrenmanların ne zorlukta yapıldığını tahmin ediyor ve mümkün olduğunca takipçisi olmaya
Serkan Dereli... 1996 yılında hayata merhaba dediğinde sol ayağı yoktu. Doğuştan engelli olarak önünde uzun ve meşakkatli bir hayat mücadelesi vardı. Ve Serkan’ı bekleyen mücadele dolu yıllar sadece engeliyle alakalı değildi. Henüz üç yaşındayken babası yaşadıkları geçim sıkıntısı nedeniyle onu yetiştirme yurduna vermek zorunda kalmıştı. Küçücük yaşında, üstelik engelli bir çocuk olarak sıcak yuvasından ayrılmak zorunda kalan Serkan’ı hayat acı bir sürprizle daha yüzleştirdi. Yurda girdikten bir müddet sonra anne ve babasının hayatını kaybetmesi sonucu, bir başına ve sonsuza kadar aile şefkatinden mahrum kaldı.
Artık ailesi ve her şeyi yurttaki diğer arkadaşları ve öğretmenleriydi. Onların desteği Serkan için çok önemliydi. Onlar da bu desteği kendisinden esirgemediler. Birlikte başaracaklardı ve başardılar da... Yurtta geçen günlerinde Serkan’ın sahip olduğu bir yetenek beden eğitimi öğretmeni Bülent Aksu’nun hemen dikkatini çekti. Protez ayağıyla diğer arkadaşları kadar iyi futbol oynuyordu. Bunun üzerine
Geçtiğimiz hafta Posta Gazetesi’ndeki köşemizde sevgili Ahmet Doruk’un annesi Eda Gayır’ın yaptığı farkındalık yaratan bebekleri sunmuştuk.
Ahmet Doruk, paralimpik bir sporcu ve Bakırköy’de oturuyor. Ve devamlı Beylikdüzü’ne antrenmanlara gitmek zorunda. Antrenörü Doç. Dr. Duran Aslan, sosyo-ekonomik koşullar ve İstanbul’da ne yazık ki hâlâ mevcut olan bazı fiziki engeller nedeniyle Ahmet Doruk’un antrenmanlarını aksattığını söylüyor.
Ülkemizde paralimpik branşlarda yarışıp Ahmet ile aynı zorlukları çeken birçok sporcumuz olduğunu biliyoruz. Ancak beş kez Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği yapmak için başvuru yapan ve bu başvuruların üçünde resmi aday olarak yarışan İstanbul’da böyle bir zorluğun yaşanmasını da anlayamıyoruz.
Çünkü Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları düzenlemek için kentin her noktasının, her köşesinin engelliler için rahat bir şekilde ulaşılabilir olması gerekmektedir.
Ahmet Doruk vb. paralimpik sporcularımız bir kaç kilometre ötedeki
2008 yılında Pekin’deki Paralimpik Oyunları’nda yaptığımız ülkeler toplantısında (Bir Dünya, Bir Rüya) “Bizim dünyamız bazılarının rüyasıdır” deyip Uluslararası Paralimpik Gençlik Kampını hayata geçirdiğimizde, amacımız bu kampın ulusal ve uluslararası örnek alınmasıydı. Nitekim Türkiye’nin hazırladığı bu projeyi iki sene sonra Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) bire bir hayata geçirdi. Ve bu kampa katılan sporcularımızdan bir kaçı ülkemizi uluslararası platformda temsil etti.
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ve Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) olarak 2017 yılında yaptığımız ve bugün yine IPC’nin de hayata geçirdiği projeyi biz TMKP olarak destek bulamadığımız için gerçekleştiremedik. Ama hala yapabiliriz, umudum hiç bitmedi. Neredeyse tüm ülkelerin kapılarını kapattığı ve sadece ülkemizin kapılarını ardına kadar açtığı mültecilerle ilgili, Yunanistan’ın bile dünyaya karşı şirin gözükmek, siyasi
Sevgili Alpaslan ile 4 sene önce, Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Şubesi’nin kurulmasıyla tanıştık. Gerek basketbol maçlarında, gerekse maçlar dışında birçok kez beraber olduk. Pırlanta gibi bir kalbi vardı. Bazen, “Bana bak Alpaslan, alırım elinden UltrAslanlar’ın Genel Koordinatörlüğünü görürsün” diye takılırdım. O da “Aman ağabey zaten çok yoruldum, nerde o günler” diye gülerdi.
Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın her türlü organizasyonunda destek olurdu. Gerektiğinde yazılar yazar, uyarılarda bulunur, genç kardeşlerimizi Galatasaray’ın Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımını yalnız bırakmamaları için teşvik ederdi.
Geçen yıl ekim ayında telefon etti. “Rahmetli Metin Oktay anısına bir orman düşünüyoruz. Ne dersin?” dediğinde tereddütsüz “Evet” dedim. Ve Taner Aşkın ağabeyimizi de alarak, bir grup UltrAslan ile Kemerburgaz civarındaki ormanın ilk fidanlarını birlikte diktik.
Nur içinde yatsın... Sadece bu mu? UltrAslanlar’ın teröre