2008 yılında Pekin’deki Paralimpik Oyunları’nda yaptığımız ülkeler toplantısında (Bir Dünya, Bir Rüya) “Bizim dünyamız bazılarının rüyasıdır” deyip Uluslararası Paralimpik Gençlik Kampını hayata geçirdiğimizde, amacımız bu kampın ulusal ve uluslararası örnek alınmasıydı. Nitekim Türkiye’nin hazırladığı bu projeyi iki sene sonra Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) bire bir hayata geçirdi. Ve bu kampa katılan sporcularımızdan bir kaçı ülkemizi uluslararası platformda temsil etti.
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ve Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) olarak 2017 yılında yaptığımız ve bugün yine IPC’nin de hayata geçirdiği projeyi biz TMKP olarak destek bulamadığımız için gerçekleştiremedik. Ama hala yapabiliriz, umudum hiç bitmedi. Neredeyse tüm ülkelerin kapılarını kapattığı ve sadece ülkemizin kapılarını ardına kadar açtığı mültecilerle ilgili, Yunanistan’ın bile dünyaya karşı şirin gözükmek, siyasi anlamda puan kazanmak için yaptığı ‘Mülteciler Projesi’ni Türkiye’nin geri plana atması beni derinden yaralıyor.
Nasıl yaralamasın? Çünkü, Gençlik Kampı gibi geleceğin sporcularını yetiştirecek, değişik ülkelerden sporcuları bir araya getirip kaynaştıracak bir projenin öncülüğünü yapan ve tüm dünyaya örnek olan biz, şimdi ülkemizde beş milyona yakın mülteci barındırmamıza ve doğru dürüst hiçbir destek almamamıza rağmen, onlarla ilgili projeleri Yunanistan gibi siyasi şov peşinde koşan ülkelere bırakıyoruz. Oysa, sahip olduğumuz sportif ve ekonomik potansiyelle bu projeyi çok rahat yapabilir, dolayısıyla tek başımıza göğüslemek zorunda kaldığımız mülteciler sorununu da tüm dünyaya daha iyi anlatma fırsatı bulabiliriz. Bu fırsat hala kaçmış değil. Yeter ki bunu yapması gereken irade, enerjisinin ve bütçesinin küçük bir kısmını da bu önemli projeye ayırsın.