Türk Silahlı Kuvvetleri ile AKP hükümeti arasındaki ilişkilerin, Türk medyasındaki bazı haberlere yansıdığı kadar gergin olup olmadığı tartışma götürebilir, ama bu ilişkilerin sıcak ve rahat olmadığı, Atlantik'in bu kıyısında da, ilgili herkesin malumu. ABD'nin bu olguya bakışı, müttefikindeki demokratik istikrar ve düzene titizlenmesinin ötesinde bir boyut taşıyor. ABD, Türk demokrasi tarihi boyunca, benzerlerine tanık olunan "ordu - hükümet" tartışmasını, belki de ilk kez, hem sivil hükümete tam güvenemediği, hem de geleneksel müttefiki TSK'ya olan güveninin sarsıldığı bir konumdan izliyor. ABD'de bugün resmi tatil. Yine de, görevi Türkiye'yi izlemek olan Amerikan diplomatlarının gözü kulağı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'ün basın toplantısında olacak. AKP'nin söyleyemedikleri "Irak Savaşı'nda, Türkiye ile işbirliğinin kendi umduğu gibi gerçekleşmemesi sonrasında, şimdi ABD, geleceğe dönük olarak bir mesaj bekliyor ve o mesajı Ankara'dan kim getirirse, onu ihya etmeye hazır."ABD'nin bir mesaj beklediği izlenimine ben de sahibim. Washington, Türkiye'nin, bölgesindeki rolü ve ABD ile ilişkileri konusunda stratejik bir teyid arıyor. Ankara'nın bu konulardaki düşünce ve hareket tarzı konusunda, şu anda kafalarda var olan soru işaretlerinin aşılmasına yardımcı söz ve eylemlerin, Türkiye'den gelmesini istiyor.AKP hükümeti, son haftalarda böylesi bir mesajı verme çabasında. Başbakan Erdoğan'ın ABD gazetelerine yazdığı makaleler ve Başkan Bush'a telefonda söylediği sözlerde bu çabayı yansıttı. Bir yandan da hükümet, (geçen hafta AKP yöneticilerinden Murat Mercan'ın Washington'da yaptığı gibi), asker tezekeresini TBMM'den geçirememek konusundaki pişmanlığını ABD'ye çeşitli kanallardan aktarıyor. Hükümetin Washington'a söyledikleri kabaca, "Acemi davrandık. TSK da, bize destek olmadı. Aynı hatayı tekrarlama niyetimiz yok. Bundan sonra yanınızdayız" diye özetlenebilir.Pekala ABD, bu sözlerden tatmin oluyor mu? Hayır. Olmaması, sözden çok eyleme bakmasında; iş, söze gelince de, kendisine söylenenlerden ziyade, AKP hükümetinin, Türk kamuoyuna neler söylediğini dinlemesinde. Washington'daki görüş, AKP hükümetinin kendi bünyesinde de işaretleri görülen anti - Amerikan hissiyata karşı yeterince yüksek sesli bir tavır almadığı yönünde. ABD ayrıca, Türkiye'nin kendi ulusal çıkarını "Yeni Irak" projesinin başarısında gördüğünü ifade etmemesinden ve bu projeye halen tam anlamıyla omuz vermemesinden de, AKP'yi sorumlu sayıyor. AKP - TSK - ABD üçgenini ilgilendiren Washington gözlemlerine, bir Türk diplomatının sözleri ile başlamak istiyorum. Şahsen kafamda sorguladığım bir değerlendirme bu, ancak nihai olarak, saptamasına katılsanız da katılmasanız da, sözkonusu üçgende yaşanabilecekler konusunda daha derin düşünmeye davet eden, "kışkırtıcı" bir yönü var. Türk Dışişleri'nin Washington'ı en iyi tanıyan mensuplarından biri diyor ki: İran'a dikkat edin... ABD'nin radar ekranında, Tahran'ın bir "tehdit unsuru" olarak profili hızla yükseliyor. Bush yönetiminin, önümüzdeki günlerde, İran'ın teröre desteğini ve nükleer güç olma yolunda ilerlemesini durdurmak için, çok daha sert bir politika izlemeye başlaması mümkün.ABD, bir yandan Moskova dahil bütün başkentleri İran'a karşı uyarılarına ortak etmeye çalışacak; bir yandan da, İran'daki rejim karşıtı unsurlara desteğini artıracak. Washington'ın, bu ülkeye karşı topyekun askeri harekata girişmesi şu an için gündemde yok, ancak belirli hedeflerin vurulması olasılık dahilinde.Bu gelişmeler, Ankara'yı da Tahran karşısında çok daha net bir tavır almaya zorlayacak. AKP'den Washington'a geçen hafta gelen mesaj, "İran konusunda sizin yanınızda olacağız" kesinliğinde. Ancak doğrusu, ABD'li yetkililer, bu mesajın samimiyetinden kuşkulular. Bir Türk diplomatının geçen hafta basına söylediği sözler, bizi bekleyen tartışmanın çerçevesini de çiziyor:"ABD'nin İran'a karşı politikası, keskinleşmeye başlayacak. Türkiye'nin de bir tutum alması gerekecek. Ankara'nın, bu konuda ABD ile ne kadar işbirliği yapabiliyorsa, onu yapması lazım. Tabii, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına uyduğu ve İran halkının selameti gözetildiği sürece." Açıyı biraz genişletelim. TSK'ya eleştirel bakış... ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz, TSK'nın Irak konusundaki tavrına tepkisini, CNN Türk'ten sonra, geçen hafta "Boston Globe" gazetesine yazdıklarıyla iyice netleştirdi: "(Benim de desteklediğim) Türkiye'deki yeni seçilmiş sivil hükümet, Türk ordusundan, hükümetin, en yakın müttefiki olan ABD'nin yanında yeralma kararına destek bildirmesini istemişti. Ordu, bu ulusal güvenlik meselesinde görüşünü açıklamış olsaydı, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerine müdahale etmiş değil, aksine, yeni sivil hükümete destek vermiş olacaktı." Öte yandan, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Kılınç'ın geçen yıl, Türkiye'nin İran ve Rusya'ya yakınlaşabileceği yönünde sözler söylemiş olması, ABD'nin belleğinde taze. Kıbrıs ve AB meselelerinde TSK'ya mal edilen tavırlar da, Washington'ın içine sinmiyor.İşte, Orgeneral Özkök'ün açıklamalarını böyle bir düşünsel atmosferde dinleyecek olan ABD, aslında "İslami siyasi kökenden gelen, Batı yanlısı bir demokratik oluşum" saydığı AKP'nin, hükümette başarılı olmasını diliyor. Türk siyasi yelpazesinde kendisine daha yakın ve güçlü bir aktör bulamayan ABD, hükümetten umduğu mesajları alabilirse, AKP ile yakın bir işbirliği başlatabilir de. Buna karşın, "genç subayların rahatsızlığı" dedikodusu, Washington'da ciddi rahatsızlık nedeni. ABD, Türkiye'nin demokratik işleyişini sekteye uğratacak herhangi bir askeri girişim olasılığına sıcak bakmadığı gibi, açıkçası, AKP liderliğinin, bu aşamada, laikliği tehlikeye atan bir politika izlediğine de inanmıyor. ABD, hükümetin acemiliği, tutukluğu ve içindeki anti - Amerikan unsurlar konusunda rahatsızlık duyabilir ama, bu rahatsızlık, bazı iddiaların aksine, Washington'ı, Türkiye'deki demokrasiden "şikayetçi" hale getirmedi.Yukarıda bir Türk diplomatından aktardığım söze dönecek olursam... Ben, Bush yönetiminin, istediği türden bir stratejik destek mesajını TSK'dan alsa bile, sivil hükümete karşı, orduyu "ihya edecek" bir tavır içine girebileceğine inanamıyorum. Kaldı ki ABD, şu ana dek, TSK'dan böyle bir mesaj almış da değil. ycongar@erols.com Hem iktidar acemiliği çeken, hem de kendi içindeki ve tabanındaki ABD karşıtı ideolojik birikimle ayağının bir ölçüde bağlandığı izlenimi veren AKP hükümeti, Washington açısından, "zamanın gerektirdiği ideal ortak" değil. Hal böyleyken, ABD, "geleneksel ortağı" TSK ile de, ilişkiler tarihinin en limoni dönemlerinden birini yaşıyor.