Borsa yükseliyor; dışarıdan döviz girişi var. Ama, döviz fiyatı düşmüyor; petrol fiyatları yükseliyor. Cari açık kapanıyor, ama bütçe açıkları büyüyor. İlginç gelişmelerin yaşanacağı bir sonbahara giriyoruz. Belirsizlikler, beklendiği gibi had safhada. Üstelik yalnız ekonomide değil, siyasette de belirsizliklerin arttığı bir ortama giriyoruz. Yani, istikrarın korunamadığı ve dalgalanmaların arttığı bir ortam bizi bekliyor. Üstelik, istikrarı sağlayabilmek ekonomi yönetimimizin elinde değil. Çünkü, istikrarsızlık büyük ölçüde dışarıdaki siyasi ve ekonomik şartlardan kaynaklanıyor. ABD seçimleri sonuçlanıncaya kadar, FED piyasaya para vermeye devam edecek; ama Avrupa Merkez Bankası’nın Almanya ile çatışması sürüyor. Suriye ve İran’la ilgili tedbirler kasım sonuna kadar buzdolabında.
Bütçe açığı risk olmaya devam ediyor
Bütçe harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık % 18 arttı; ancak, bütçe gelirleri sadece % 11 arttırılabildi. Geçen yıl ilk 6 ayda bütçe dengesi sağlanmış ve hatta küçük de olsa fazla verilmişti. Bu yılın aynı döneminde, 6.7 milyar TL açık var. Geçen yıl ilk 6 ayda "Faiz Dışı Fazla (borç faizleri bir kenara bırakılırsa bütçe dengesi)" 25.3 milyar TL iken, bu yıl 19.6 milyar TL oldu. Bu yıl, 29.1 milyar TL "Faiz Dışı Fazla" verilmesi hedeflenmişti; ama bu hedefin gerçekleşebilmesi neredeyse olanaksız. Belirlenen hedefin ancak yarısına gelinebilir.
Altına yatırım artık riskli
Merkez Bankası döviz rezervleri kendi rekorunu kırıyor; ama bu rekor kanuni karşılıklarla ilgili düzenlemeler sayesinde gerçekleşti. Diğer bir deyişle, bankalarda bulunan rezervler Merkez Bankası’na devredildi. Gittikçe artan "Altın Mevduatı", bankalar için yeni bir kâr kaynağı haline geldi; ancak, altın fiyatları bir süre sonra artmamaya veya düşmeye başlarsa, hesap sahipleri ve bankalar yeniden hesap yapmak durumunda kalırlar. Dünya ekonomisi düzeldikçe, altın fiyatı da artma eğiliminden çıkar veya düşer.
İşsizlik oranı yüzümüzü güldürüyor
Birçok ülkede kriz yaşanırken, Türkiye işsizlik oranını düşürebildi. 2007-2011 yılları arasında ortalama olarak işsizlik İrlanda’da % 4, İspanya’da % 3, Yunanistan’da % 2.5, Portekiz’de % 1.5, Japonya ve ABD’de % 1 artarken; Türkiye’de global krize rağmen % 4 azaldı. Bizi, % 3 azalışla İsrail ve % 2 azalışla Avustralya izliyor. Almanya ve Belçika da işsizlik oranını % 1.5 düşürmeyi başardı.
Ekonomi soğutuldu
Kapasite kullanım oranı geriliyor. Bu oranın % 80 olması ekonominin "tam kapasite" ile çalıştığını gösteriyor. Kapasite kullanımı, ilkbahardaki % 76.7’lik seviyesinden, yaz ortasında % 73 civarına düştü. Gerek iç talepte ve gerekse dış talepte düşüşler yaşanıyor. Talep daralması, yılbaşından beri % 10’u buldu. Talep artışı, global ekonominin düzelmesine ve komşularımızla ilişkilerin durumuna bağlı.
Bu yılbaşından itibaren, oransal olarak Kuzey Afrika ve Ortadoğu(CIS) ülkelerine yapılan ihracat ilk kez Avrupa Birliği(AB)’ne yapılan ihracattan fazla oldu. Mayısta ihracatımızın % 36’sı AB’ye, % 47’si CIS’ya idi. CIS ülkelerine olan ihracat artış hızımız, AB’yi ikiye katladı. Eğilim sürüyor. Bu gelişme, ihracatçımızın dünya pazarlarını iyi gözlediğini ve gerektiğinde yeni pazarlara açılma gücü olduğunu gösteriyor. Sonbaharla birlikte, döviz girişimiz azalacak; petrol kullanımımızın artması ile birlikte döviz çıkışımız artacak. Merkez Bankamız müdahale etmezse, bu gelişmeler döviz fiyatında bir artışa neden olabilir.
Merkez Bankası Başkanı’nın anlatmaya çalıştığı gibi, uçak indi ama bilmediğimiz bir havaalanına.