Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’deki anayasa referandumu ve Avrupa ülkelerindeki seçimler, her iki bölgede de popülist söylem ve davranışların güçlenmesine yol açtı. Referandum sonrası, Avrupa Birliği(AB) ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin düzeleceğini söyleyebiliriz.

TÜİK, TCMB ve Akbank kaynaklarından alınan aşağıdaki tablolar, Türkiye’nin de, AB’nin de karşılıklı biçimde ekonomik ilişkilerini kolayca bozamayacağını gösteriyor.

Ekonomik göstergeler, ülkemizin AB ile, yavaşlasa bile koparılamaz bağlarının olduğunu gösteriyor. 2012-2016 yılları arasında AB’den yıllık ortalama 32.4 milyar kişi ülkemizi ziyarete gelmiş. 2005-2016 yılları arasında, AB ülkeleri ülkemizde, 137 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım yapmış.

Haberin Devamı

Türkiye VE AB  ekonomik ilişkileri
Bunun 35.2 milyar doları son yıllarda geri gitmiş olsa da, AB ülkelerinin ülkemizde hâlâ 100 milyar doların üzerinde doğrudan yatırımı var. AB ülkeleriyle geçen yıl 341.2 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimiz vardı.

Bu ticaret hacminin 142.6 milyar dolarını ülkemizden AB’ye yapılan ihracat oluşturuyor.

Nitekim, karşılıklı siyasi söylemlere rağmen, taraflar, karşılıklı, ekonomik ilişkilerin hiçbir engellemeyle karşılaşılmayacağını açıkladılar. Yine de turizmde bazı dar boğazlarla karşılaşabilece-ğimizi söyleyebiliriz.

“Moody’s”in Türkiye’nin kredi görünümünü durağandan negatife çevirmiş olması, ülkemizin dış kredi bulmada ve yabancı yatırımları çekmede zorlanabilme olasılığını artırıyordu. Ancak, “Moody’s”in kararı, piyasalarda önemli bir etkiye yol açmadı.

Jeopolitik gelişmeler, büyüme amaçlı alınan tedbirler sonucu ortaya çıkabilecek parasal genişleme, yüksek özel sektör döviz pozisyonu açığı, yapısal ekonomik önlemlerin geciktirilmesi gibi riskler hâlâ önemini koruyor. Bloomberg ve Akbank kaynaklarından alınan aşağıdaki tablo, Türkiye, Brezilya ve Rusya’nın “Moody’s”in bakışıyla hazırlanan kredi görünümünü gösteriyor.

Politik ve jeopolitik risklerin azalması, ülkemizin kredi görünümünün durağana dönmesini sağlayabilecek. Kredi notunun yükselebilmesi içinse, dışsal kırılganlıklarda kalıcı bir iyileşme olması gerekiyor.