Yabancılar, “lale”ye “tulip” diyorlar. “Tulip” kelimesi, Farsçada türban anlamına gelen “toliban” kelimesinden geliyor. Tarihçiler, türbanın şeklinin “toliban”a, yani laleye benzemesi nedeniyle, bu çiçeğe “tulip” denildiğini açıklıyorlar.
İstanbul Belediyesi’nin, şehri süslerken, “türban”ı çağrıştırdığı için laleleri tercih ettiğini ve çiçeklere neden milyonlarca dolar ödendiğini şimdi anlıyoruz.
İstanbul’dan Amsterdam’a
1593 yılında, aslında bir Fransız olan ve sonradan Hollanda’da yerleşen botanikçi Carolus Clusius’e, eski bir arkadaşı olan Avusturya’nın İstanbul’daki büyükelçisi Ogier Ghiselin de Busbecq, İstanbul’dan getirdiği bir laleyi hediye etti. Osmanlı İmparatorluğu’nda çok miktarda yetiştirilen lale, o zamana kadar hiçbir Hollandalı tarafından görülmemişti. Clusius’un çeşitli laleler yetiştirip, aristokrasiye tanıtması sonrası laleler o kadar kıymetlendi ki, hırsızlar, eşya yerine lale çalmaya başladılar. Zamanla, lale, Hollanda ile özdeşleşti ve Hollanda ekonomisinin en önemli ihraç ürünlerinden biri haline geldi.
Clusius 1609’da öldü. 1620’den itibaren Hollanda’nın küresel güç haline gelmesinden sonra, Hollanda aristokratları da zenginleşti. 1636 yılından itibaren Hollanda’da “tulipmania” da denilen, bir “lale sevdası” başladı. Lale, bir statü sembolü haline geldi. Öyle ki, o dönemde ortalama bir işçi yılda 150 florin kazanırken, az bulunan lalelerin bir tanesi 1.000 florine müşteri bulabiliyordu. Hatta, “Semper Augustsus” adı verilen nadir bir lale, o sırada yapılan bir müzayedede 6.000 florine satıldı.
Lale işi piyasalaşıyor
1636’dan itibaren Amsterdam’da öyle büyük bir lale piyasası oluştu ki, satıştan önce, her bir lale birkaç el değiştirmeye başladı. Laleler, henüz fide veya tohumları toprakta iken bile satılıyordu. Spekülasyonun önlenmesi için Hollanda hükümetinin yapmaya çalıştığı düzenlemeler, işe yaramadı.
Şubat 1637’den itibaren, lale fiyatı üzerinde yapılan spekülasyonlar, ilk opsiyon kontratlarının doğmasına neden oldu. Bu kontratlarda, lale satıcısının bir ceza ödeyerek kontratı yürürlüğe koymama hakkı vardı. Alıcı da, fiyatın düşmesi halinde belli bir ceza ödeyerek kontrattan vazgeçebiliyordu. Bu gelişmeleri gören Hollanda hükümeti, 27 Nisan 1637’de lalenin bir yatırım aracı değil, bir ürün olduğu gerekçesiyle, bu biçimde yapılan lale kontratlarının tümünü iptal etti. Bu kararla birlikte lale fiyatları aniden düştü ve lale piyasası çöktü. Alıcıların neredeyse tümü kontratlarını iptal ettiler; Amsterdam’daki iflasların sayısı iki katına çıktı. Ancak, lale meraklıları bir süre sonra, piyasaya tekrar geri döndüler ve lale fiyatları istikrara kavuştu.
Şimdiki durum
Piyasanın bu çöküşünden neredeyse 400 yıl sonra bugün hâlâ Hollandalıların lale aşkı sürüyor. Hollanda’daki lale çiftlikleri her yıl yaklaşık 3 milyar lale üretiyor ve bunu diğer ülkelere satıyorlar. Hollanda bu satıştan her yıl 2 milyar dolar kazanıyor.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024