Merkez Bankamız “Kanuni Karşılıklar”ın bir bölümünü altın olarak kabul etmeye başladı. Bankalar da, hesaplara faiz vermedikleri için, “altın hesabı” açılması yolu ile altın toplamaya ve Merkez Bankası’na karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmeye başladılar. Böylece, bankaların kârlılığı da artıyordu. Sonuç olarak, İş Bankası, Garanti Bankası, Akbank, Denizbank, Albaraka Türk, Kuveyt Türk, Bank Asya gibi birçok banka müşterilerine “altın hesapları” açarak “Hurda Altın Toplama” projelerine giriştiler.
Bankaların altın hesabı açan müşterileri arasında yalnız gerçek kişiler değil, altın işiyle uğraşan esnaf ile yabancılar da var. Banka şubelerine getirilen altınların gerçek değerinin belirlenmesi, en önemli konu oluyor. Bazı bankalar bu işlem için uzmanlardan ve uluslararası altın alışverişlerinde kullanılan aygıtlardan faydalanırken, bazıları değerin belirlenmesinde rafinaj işlemlerinin sonucunu bekliyor. Her ne biçimde olursa olsun, hurda altınlar eritilip külçeye dönüştürülürken bu işi yapan “altın rafinerileri”ne ihtiyaç var. Neyse ki, bu konuda uzmanlaşmış ve uluslararası sertifikaya sahip rafineri kuruluşları bankalara yardımcı oluyor. Ancak, bu aşamada en önemli sorun, getirilen hurda altının her müşteri için ayrı ayrı değil, toplu tutarlarda rafine edilip külçe altına çevrilmesinin gereği. Sonuçta, bazı müşteriler rafinerilerin buldukları değeri kabul etmeyebilirler. Birkaç gün içinde, getirilen hurda altının gerçek değeri ortaya çıkabiliyor.
Bu sistemle kara para aklanabilir mi?
Altın rafinerilerinin hiçbir riski yok. Yaklaşık bir hafta süre ile bankalar altın rafinelerine faizsiz kredi vermek durumundalar; çünkü, başka çareleri yok. İşlemlerin devamlılığı düşünülürse, rafineriler iş yaptıkları sürece o bankadan faizsiz kredi kullanmış oluyor. Üstelik rafineriler yaptıkları işlem için “masraf” alıyorlar. Bu masraf, “1 Ons altın başına 0,50 dolar” civarında. Bankaların altın hesabı açmak için yaptıkları masraflar da göz önüne alındığında, bankaların 1 Ons altını toplayabilmek için 0,50 ila 0,80 dolar arasında bir masraf yaptıkları anlaşılıyor. Altın hesabının uzun vadeli olarak açılmış olması halinde, bankalar kendilerini kâr etmiş sayabilirler. Ancak, altın hesapları vadeli değil. Bir kişi ya da esnaf, altın hesabı açtırıp hurda altınını rafine ettirdikten hemen sonra altını geri çekebiliyor. Bu durumda, tüm rafinaj masrafını banka karşılamış oluyor. Bu nedenlerle, bankaların erken çekilim yapılması halinde zararlarını karşılayacak bir komisyon almaları gerekiyor.
Türkiye’de kurulan sistem kara para aklamayı çok kolay hale getiriyor. Çünkü, bankalara getirilen altının menşei sorulmuyor. Sorarsa bile, “20 yıl önce yapılan sünnetimden kaldı”, “babam miras bıraktı”, “annem yastık altında saklamış” gibi mazeretler ileri sürülebilir.
Herkesin bildiği gibi, kara paranın aklanması demek; paranın bankacılık sistemine sokulması demektir. Bir kez kabul görmüş bir bankanın hesabına giren para, rahatlıkla bankalar arasında dolaştırılıp; aklanır. Örneğin; birisinin uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği dolar banknotlarla altın alması ve bu altınlarla da bankalarda altın hesabı açması, rahatlıkla kara paranın aklanmasını sağlar. Daha sonra, altın hesabında tutulan miktar, döviz hesabına dönüştürülür ve dünyanın istenilen yerine transfer edilir.