Kapitalist sistemin içindeki temel güdü, para kazanmak ve zengin olmaktır. Zengin olmak için:
* Ticaret yapabilmek, borsa ve piyasalar geliştirmek, uluslar arası boyutta alım satım yapabilmek, n Bir malı veya hizmeti ucuza almak veya ucuza üretmek, n Ucuza mal ettiğin malı veya hizmeti, mümkün olduğu kadar pahalıya satmak, gerekir.
Bir malı veya hizmeti ucuza mal edebilmek veya üretmek, genellikle ucuz işgücü kullanmakla mümkün olur. Ucuz işgücü, azgelişmiş veya sömürge ülke insanlarını, göçmenleri çalıştırarak elde edilir. Çalıştırılanların sosyal güvenliklerinin hiç olmaması veya en alt düzeyde olması, kullanılan işgücünü daha da ucuz hale getirecektir. Çok ucuza çalışmaya hazır insan sürüsünün varlığının sürdürülmesi, mutlak surette gereklidir.
Bir malın ucuza mal edilmesi için, bazen devlet desteği de gerekir. Devletin, ucuz enerji kullanımı sağlaması, vergi teşviki vermesi, işçilerin sosyal güvenlik ödemelerine katkıda bulunması gibi destekleri, malın veya hizmetin ucuza üretimini sağlar. En ucuzunu üretmek ve küresel rakiplerle rekabet edebilmek için, devletten destek almak ve hatta bir arada çalışmak gerekebilir.
Bir malı veya hizmeti pahalıya satabilmek için:
* Rakip mal ve hizmetlerin fiyatı, kalitesi, miktarı, üretim maliyeti gibi konularda bilgi sahibi olmak, n Ulusal ve uluslar arası piyasa ve pazarların kurallarına hakim olmak, n Mal veya hizmetin üretimini mümkün olduğunca tek başına kontrol etmek; bunun için araştırma yapmak; yenilikleri ve buluşları devrede tutmak, n Devlet korumasını yanında hissetmek, gerekir.
Devletler kendi ekonomilerini ve şirketlerini korumak için, ulusal ve uluslar arası piyasalarda manipülasyon yaparlar. Amaç, ülkelerinde ekonomik istikrarı sürdürmek, enflasyonu kontrol altında tutmak, faizlerin aşırı yükselmesini engellemek, ucuz mal ve hizmet üretimini sürdürmek, dışarıya mümkün olduğu kadar yüksek fiyata mal ve hizmet satılmasını sağlamaktır.
Bizim gibi ülkelerin hazineleri ve merkez bankaları birbirlerine karşılıklı destek vererek, olabildiğince bu amaçları gerçekleştirmeye çalışırlar. Gelişmiş ülkeler, Avrupa Birliği’nde olduğu gibi güçlerini birleştirerek, devletlerin yapacağı manipülasyonun mümkün olduğu ölçüde küresel anlamda ve güçlü bir biçimde gerçekleştirilmesini sağlamaya çalışırlar.
Paraları küresel anlamda kabul gören ve dünya ticaretine aracılık eden ABD gibi ülke veya ülkelerin merkez bankaları ve hazineleri, hem kendi ekonomileri hem de küresel piyasaların iyi işlemesi için geniş ölçüde manipülasyon yapmak durumundadırlar.
Son büyük manipülasyon
İçinde bulunduğumuz küresel kriz sırasında ABD Merkez Bankası(FED) ve ABD Hazinesi işbirliği içinde çalışarak, yukarıdaki amaçlar doğrultusunda ulusal veya uluslar arası piyasalarda başarılı manipülasyonlar yaptılar. Tahvil ve bono piyasalarına, kredi ve gayrimenkul kredisi piyasalarına, doların uluslar arası değerine müdahale ettiler. Bankalara çok ucuza para verip, bankaların pahalı kredi vermelerini sağlayarak, bankacılık sistemini kârlı hale getirdiler.
Böylelikle, bankaların hisse fiyatlarını yükseltmek ve ek sermaye girişini sağlamak mümkün oldu. FED, ABD ve dünya borsalarının çöküşünü önlemek amacı ile, piyasaya bol likidite ve moral sağladı. Ulusal (gayrimenkul fiyatları gibi) ve uluslararası mal ve hizmet piyasalarına (petrol ve altın fiyatları gibi) da, yapılabildiği kadar müdahale edildi.
İçinde bulunduğumuz küresel kriz, devletlerin, hazinelerin ve merkez bankalarının bir “manipülasyon harikası” olarak ekonomi tarihinde yerini bulacak.