Global kriz sürüyor. Krizdeki ülkeler, merkez bankalarının politikalarına sarılmak durumunda kaldılar ama bu politikalar, yeni sorunlar yaratıyor. Global büyüme, genel trendin altında kalıyor. Krizdeki ülkelerde servet ve borçluluk yapısı el değiştiriyor. Sorular şunlar:
- Hangi ülkeler problemlerini nasıl çözecekler?
- Alınan tedbirlerin maliyetini hangi sınıflar veya sektörler nasıl ödeyecek?
- Alınan sert tedbirlerin siyasi sonuçları ne olacak?
Son durum...
Görülen o ki:
-ABD’de FED’in (Merkez Bankası) parasal genişleme politikası, aynı hızda sürdürülemeyecek. Bu olası gelişme de, büyümeyi sınırlayacak. Avrupa Merkez Bankası (ECB) parasal genişlemeye başvurmadığı takdirde, ABD dolarının ve ABD borsalarındaki şirket hisselerinin değeri düşecek.
- Avrupa Birliği’nde (AB) yaşanan durgunluk en çok reel sektörü vuruyor. Sıkı para politikalarının sürdürülmesi bekleniyor. Ailelerin borçluluk oranları yönetilebilir seviyede olsa da, bankalar henüz sorunlarını çözüm yoluna sokabilmiş değil.
- İngiltere’de bankaların borçluluk oranları yüksek seviyesini koruyor. Bankaların borçluluğu, Gayri Safi Milli Hasıla’nın (GSMH) yüzde 232’si seviyesinde. Bu oranın, AB’de yüzde 145 ve Türkiye’de sadece yüzde 22 olduğunu söyleyelim. İngiltere’de sıkı para politikaları sürdürülmek zorunda.
- Japon Merkez Bankası para basmaya devam ediyor. Ancak, bu ülkedeki yükselen kamu borcu, sorunların uzun yıllar devam edeceğini gösteriyor. Japonya’da kamu borcu, GSMH’nın yüzde 237’sine ulaştı. Bu oranın ülkemizde yüzde 37 olduğunu söylersek, Japonya’nın sıkıntısının büyüklüğünü görebiliriz.
- Yunanistan’da kamu sektörü iflasın eşiğinde. Kamunun borçluluk oranı, GSMH’nın yüzde 171’i olmuş. Bu oran, AB’deki en yüksek oranı temsil ediyor.
ABD, Avrupa, Türkiye
Rakamlar, her şeyi söylüyor.