Dünkü yazımda, “Yeni Dünya Düzeni”nin yalnız ticaret serbestisini değil, yatırım serbestisini de öngördüğünden bahsetmiştim. “Kapitalist Sistem” serbest ticaret, demokrasi ve insan haklarının bir arada yürütülmesi prensibini taşır. Ancak, “Yeni Dünya Düzeni”, elitlerin daha fazla söz sahibi olabileceği bir demokrasiyi ve insan haklarının korunmasıyla birlikte, bireylerin tam özgürlüğü fikrinden vazgeçilmesi prensiplerini esas alıyor.
Sadece kaydi para
“THE EAN-13” Barkod Sistemi, dünyanın 85 ülkesinde kullanılmaya başladı. 7 hattan oluşan bu barkod sistemi, kişilerin bileklerine işleniyor ve bu sayede kredi kartı dahi kullanmaksızın alışveriş yapılabiliyor. Barkod kişilerin vatandaşlık numaralarını, her türlü geçmişini, risk durumunu da içinde barındırıyor. Bu barkodun altına bir bilgisayar çipi yerleştirilmesiyle çok yakın bir gelecekte insanların sağlık durumu da kontrol edilebilecek. Böylelikle insanların özeline, gizli bilgilerine ve güvenlik durumlarına rahatlıkla müdahale edilebilecek. İşte bu gelişme, kapitalist sistemin insan hakları boyutunun sorgulanmasına yol açtı.
Öte yandan, nakit paranın hiç kullanılmadığı, sadece kredi kartları ya da barkod gibi “kaydi para”nın kullanılabileceği bir topluma doğru gidiyoruz. Böyle bir toplumda, vergi kaçırmak da mümkün olmayacak. Bu nedenle, başta ABD olmak üzere “Yeni Dünya Düzeni” savunucuları, nakitsiz ekonomiyi destekliyor. Ancak, nakitsiz ekonominin insan haklarıyla ne denli örtüşebileceği tartışılıyor.
Bazı sosyologlar, “Yeni Dünya Düzeni”nin birkaç biçiminin olabileceğini, bunlardan birinin ABD tarafından kontrol edilirken, bir diğerinin Çin tarafından kontrol edilebileceğini savunuyor.
İnsanlık suçu
“The Club of Rome” (Roma Kulübü) İsviçre’de kuruldu ve esas amacının dünya nüfusunun 2 milyara indirilmesi olduğunu gizlemiyor. Bu amaçla hem savaşlar hem de salgınlar destekleniyor.
Nick Redform, “Yeni Dünya Düzeni” (The New World Order) isimli kitabında, Alzheimer hastalığının 1980’li yıllardan itibaren %9000 artığını, diyabet vakalarındaki artış hızının ise bunun üstüne çıktığını söylüyor. Tabii ki bu artışın nedeni bilinmiyor.
18. yüzyılda İngilizler tarafından kurulan “300’ler Komitesi” de (Committee Of 300) dünya nüfusunun azaltılması fikrine sıcak bakıyor. Bu komitede Rothschild, Rockefeller, Oppenheimer, Goldsmith, Mocatta, Montefiore, Sassoon, Warburg, Samuel, Kadoorie, Franklin, Worms, Stern ve Cohen gibi aileler var. İngiltere Kraliçesi komiteye geleneksel olarak üye kabul ediliyor. İngiliz, Hollanda kraliyet aileleri, Edinburgh Dükü, Norveç Kralı, bazı Amerikan başkanları, Warren Buffet ve Ted Turner gibi ünlü iş adamları komitenin üyeleri arasında sayılıyor.
Bu komitede “Yeni Dünya Düzeni” ve dünyanın geleceği tartışılıyor. Nüfusun azaltılması gibi konular benim için olduğu gibi birçok kişi için de bir insanlık suçu. Ama birçok düşünür üçüncü dünya savaşına gidilmekte olduğu fikrini destekliyor.