Türkiye’nin sosyal barışı(social contract), siyasiler tarafından gereksiz yere bozuluyor. Bu bozulma eğilimi, dış ticareti ve borsayı etkilemeye başladı. Piyasa mekanizmasının karar vermesi gereken konularda bile, siyasi veya bürokratik kararlar alınıyor. Mevcut siyaset adamlarımız ve üst bürokratlar, şimdiye dek istikrarını koruyamayan veya bozulan ekonomik ve siyasi ortamla karşılaşmadılar. İşler hep rast gitti. Oysa, en büyük riskle, en iyi olduğunuzu düşündüğünüz sırada karşılaşırsınız. İşte o zaman, tecrübeye ihtiyacınız olur.
Toplum gereksiz yere geriliyor; kamplaşıyor. Uzun yıllardan beri ilk kez, yaz aylarına girilirken döviz fiyatları artış eğilimine girdi. Merkez Bankamızın yeterli döviz rezervi var ve piyasayı tedirgin edici fiyat hareketlenmelerini mutlaka dengelemesi lazım. Sosyal hayatta olduğu kadar ekonomik hayatta da istikrar her şeyden önemlidir. Avrupa Birliği bile bunca sarsıntıya rağmen, `Euro` sistemini bozmadı ve hiç bir ülkenin bu sistemden ayrılmasına taraftar olmadı.
Gelişen ekonomide büyüme şart
Türkiye’nin her yıl asgari % 5 büyümesi gerekiyor. Aksi halde, ne işsizlik oranımızı azaltabiliyor ne gizli işsizliğin önüne geçebiliyor ne de sosyal dengeleri koruyabiliyoruz. Son yıllarda, “cari açık”la mücadele ediyoruz diye, yüksek büyüme oranlarından fedakârlık yaptık ve sıcak para girişine yol verdik; bütçe açıklarımızı özellleştirmelerle kapattık. Bu yılki büyümemizin % 4.5 olacağı tahmin edilirken, alınan son kararlardan sonra bu tahminler % 4’e revize edildi.
Her yıl asgari % 5 büyüyemezsek, dışarıdan almak istediğimiz proje kredileri de kesilir. Çünkü, yapılan yatırımlar uzun vadede kendi kendini ödeyebilir olmaktan çıkar. Özelleştirerek satacağınız tesislerin fiyatları da olması gereken seviyelerde gerçekleşemez. % 5 civarında bir büyüme sağlayamazsak, diğer ülkelerle de rekabet edemeyiz ve karşılaştırmalı olarak geriye gidiyoruz veya küçülüyoruz demektir. Böyle bir durumda, derecelendirme(rating) kurumlarından aldığımız yüksek notlar da sürdürülebilir olmaktan çıkarlar.
2011 yılının üçüncü çeyreği sonunda yıllık bazda, % 46 kredi büyümesi ve % 9.9 GSMH büyümesi sağlamıştık. 2012 yılının aynı döneminde bu değerler sırasıyla, % 17 ve % 3.2 oldu. Halen, kredi hacmimiz artıyor olsa da, GSMH büyümesini destekleyecek oranda değil.
Serbest piyasa sistemi korunmalı
Yapılması gereken, ticari kredileri kısıcı değil, arttırıcı tedbirler alınmasıdır. Tüketici kredilerinin ise artışı, yavaşlatılabilir. Halen, kredilerdeki büyüme trendi, baskılanmış durumda bulunuyor. Serbest piyasa sistemi bozulmamalı; aksine geliştirilmelidir. Piyasalara siyasi ve bürokratik müdahaleler olmamalıdır. Faizler emirle değil, piyasa şartlarına uygun olarak, düşürülmelidir. İnsanımızın tasarruf alışkanlıkları arttırılmalı; başka ülke insanlarının tasarrufları ile yaşamasına son verilmelidir.
Son aylarda, bütçe disiplininin bozulduğunu ve popülist harcamaların artma eğilimine girdiğini görüyoruz. Bu bozulmanın, özelleştirme gelirleri ile ve yeni vergi yasasındaki vergi gelirini arttırıcı önlemlerle giderileceğini düşünüyorum. Yine de, dikkatli olmak gerekir.