Ülkemizi de yakından tanıyan ve hatta “Soccernomics (Futbol Ekonomisi)” kitabını yazmaya İstanbul’da başlayan Simon Kuper ve Stefan Szymanski, bu kitapta Türk futbolunun önümüzdeki yıllarda çok süratle gelişeceğini savunuyor. 2009 yılında ilk kez yayımlanan kitap, Nisan 2012’de güncelleştirildi ve genişletildi. Bu haliyle kitap, futbol dünyasının başucu kitabı niteliğinde. Umarım Türkçe’ye de çevrilir.
Transferlerde yapılan hatalar
Dünyadaki futbol kulüplerinin neredeyse hepsi, borç batağı içinde. Ama, ne taraftarları ne de alacaklıları, büyük kulüplerin batmasına razı değiller. Bu nedenle de meşhur kulüpler gittikçe daha gelişerek, varlıklarını sürdürüyorlar.
Simon ve Stefan, kulüplerin borç batağına sürüklenmesinin temel nedenini yanlış yapılan transferlere bağlıyor ve bu konuda şu önerilerde bulunuyorlar:
* Yeni antrenörler ve yöneticiler transfere gereksiz yere çok para harcama eğilimindedirler. İzin vermeyin.
* Transferlerde taraftar kitlelerinin sesini dinleyin.
* Geçmiş dünya kupası veya Avrupa şampiyonasının yıldız futbolcuları olması gerektiğinden pahalıdır. Onları almayın.
* Bazı ülke futbolcuları olması gerekenden pahalıdır.
* Yaşlı futbolcular olması gerektiğinden pahalıdır.
* Santrforlar olması gerektiğinden pahalı ama kaleciler olması gerektiğinden ucuzdur.
* Dış görünüşüne ve havasına bakarak sakın futbolcu almayın.
* En verimli futbolcular, yirmili yaşlarının başlarındakilerdir.
* Diğer bir kulüp bir futbolcunuza değerinden fazla para teklif ediyorsa, o futbolcuyu satın.
* En iyi futbolcularınızı satmadan önce, mutlaka yerine yenilerini hazırlamış olun.
* Şahsi problemleri olduğunu bildiğiniz futbolcuyu alın ve probleminin çözülmesine yardımcı olun.
* Yabancı futbolcuların şehrinizde yerleşmesi sırasında yardım edin.
En çok taraftar kimde?
Kitap, ülkemizde en çok taraftarın 9 milyon kişi ile Galatasaray’da olduğunu, onu 7.3 milyon taraftarla Fenerbahçe’nin izlediğini söylüyor. Barselona’nın 44.2 milyon, Real Madrid’in 41.9 milyon, Manchester United’ın 37.6 milyon taraftarı var. Hırvatistan’da tüm televizyon seyircisinin % 12.4’ü, Norveç’te % 11.9’u futbol seyrediyor. Bizde, bu oran % 7’nin altında. Öte yandan, futbol maçı seyretme intihar vakalarını da ciddi biçimde azaltıyor. Derby maçlarının olduğu günlerde çok az intihar vakası görülüyor.
Dünya kupaları para bırakmıyor
Ülkeler dünya kupalarının veya olimpiyatların kendi ülkelerinde yapılması için yarışıyorlar. Bu organizasyonların öncesinde, karşılaşmaların yapılacağı şehirlerin ekonomisinin süratle büyüyeceği, yurtdışından milyonlarca seyirci geleceği hesaplanıyor. Ama, sonradan beklenenin yarısının bile elde edilemediği anlaşılıyor.
Euro 96’ya İngilizler 250.000 yabancının gelmesini beklerken, 100.000 yabancı geldi; 155 milyon dolar bırakacakları düşünülürken, sadece 20 milyon dolar bıraktılar.
Güney Afrika’ya 2010 dünya kupası,
1 milyar 700 milyon dolara mal oldu. 483.000 yabancı gelmesi beklenirken, 309.000 yabancı geldi; bunların yarısı da normal olarak her zaman gelen turistlerdi. Yapılan yeni statlar da şimdi artık kullanılamıyor. Bakalım 16 milyon kişinin ayda 44 doların altında bir gelirle yaşadığı Brezilya’ya, “2014 Dünya Kupası” ne kazandıracak?