Ekonomimiz de siyasetimiz de gittikçe daha çok dışa bağımlı hale geldi. Ekonomik özgürlüğümüzü, kendi kararlarımızla sürdüremeyecek aşamadayız. Birçok ülke bizden farklı değil ama en kötülerinden biri biz olduk. Durum, ekonominin de siyasetin de dizginlerinin elimizde olmadığını gösteriyor.
- Kendimize yeterli miktarda tarım ürünü üretemiyoruz; yeterli miktarda hayvan besleyemiyoruz. Gıda konusunda, “kendine yeter” bir ülke olmaktan çıktık.
- Binlerce ağaç kesip karşılığında on binlerce ağaç dikiyoruz; ama bir ağacın yetişme ömrünü hesap edemiyoruz. Bütün şehirlerimiz, beton yığına döndü; şehircilik konusunda gerinin de gerisine sürüklendik. Doğayı koruyamıyoruz.
- Nüfus politikamızı tamamen kaybettik. Şu veya bu nedenle milyonlarca göçmen aldık. Sokaklar dilencilerle, “bonzai” içenlerle doldu. Her gelişmiş ülkede “Göçmen Bakanlığı” en önemli bakanlık iken, bizde böyle bir bakanlık yok.
- Bütün dünya krizde iken, elimize bir fırsat geçti; onu da inşaat yapmaya harcadık, sanayimizi iyice körelttik.
Borç faizleri artıyor
- Tasarruf açığımızı yabancıların tasarruflarıyla kapattık, sonunda dünyanın en büyük cari açığını veren ülke olduk.
- Olsun, “Bütçede faiz dışı fazla var” diye övünürken, şimdi bütçedeki bozulmayla karşı karşıyayız.
- Yurtdışından bize verilen borçların faizleri gittikçe artıyor; oysa diğer ülkelere verilen borçların faizleri düşüyor. Bu konuda, yaptığımız; kendimizi düzelteceğimize, derecelendirme kuruluşlarını eleştirmek.
- Çok değil üç yıl öncesine kadar “Döviz fiyatı bizim ilgi alamızda değil, ekonomiyi döviz fiyatına bakarak yönetmeyiz” diyen Merkez Bankası, artık “Faiz indirirsem döviz fiyatı yükselebilir” diyor.
- Havaalanı, köprü gibi büyük projelere, eskiden özel sektörce rahatlıkla kredi bulunabilirken, artık bu krediler için “Hazine Garantisi” gerekiyor.
- Paralel yapıyla mücadeleyi destekliyoruz ama bu mücadele adına mali sektörümüze zarar vermeyi göze alma, dış politikayı bu mücadeleye göre ayarlama çalışmaları neden?
- Bizdeki demokrasi anlayışı, “Oy almıştır ne yapsa yeridir” prensibine dayanıyor. Ne güçler ayrılığı, ne insan hakları, ne serbest piyasa kuralları, ne de Anayasa’yı göz önüne alan var. (İngiltere’yi gördünüz. İskoçya’nın ayrılma isteği % 45 oy alınca, İngiltere Başbakanı, İskoçlara yeni haklar vermeye hazırlandı. Hiçbir zaman “Siz yenildiniz, istediğimizi yapmaya devam ederiz” denilmedi.)
“Bunların çoğu siyasi konulardır” diyeceksiniz ama bu siyasi eksiklikler yüzünden yabancılar ülkemize yatırım yapmaktan çekiniyor. Bu çekince, gelecek günlerde daha da artacak gibi.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024