Donizetti Klasik Müzik Ödülleri sahiplerini buldu. Yılın; bestecisi, piyanisti, yaylı çalgılar yorumcusu, üflemeli çalgılar yorumcusu, orkestrası, korosu, orkestra şefi, oda müziği topluluğu, opera yapımı, opera rejisörü, opera solisti (kadın-erkek), dansçısı (kadın-erkek), bale-dans yapımı, bale-dans koreografisi, müzik eğitim kurumu, müzik eğitimcisi, genç müzisyeni (17 ve 30 yaş altı), klasik müzik etkinliği, kitabı, klasik müzik albümü, radyo-tv programı, klasik müzik sanatçısı (halkoylaması), klasik müzik topluluğu (halkoylaması) ödülleri verildi. Yaşam boyu başarı ödülü, müzik eğitimciliği onur ödülü ve özel başarı ödülü de vardı.
Klasik müziğin hemen hemen hiç desteklenmediği ülkemizde Yasemin Çetin ve Serhan Bali’nin sahip olduğu “Andante” isimli dergi, 10 yıldır Şefik Kahramankaptan’ın da yardımlarıyla yayınını sürdürüyor. Andante Dergisi,
4 yıldır “Donizetti Ödülleri” veriyor. Ödül alanların bazıları halkoyu ile bazıları jüri tarafından seçiliyor. Ödüller, hayatını müziğe vermiş fakat şimdiye kadar belki de hiç ödül alamamış sanatçılarımız için inanılmaz bir sevinç ve gurur kaynağı.
Almadan verenler işte bunlar
“Almadan verenler” diye adlandırdığım kurum ve kişilerin düzenlediği ödül törenlerinin tümüne katıldım. Törenler için, Rahmi Koç Müzesinin paha biçilemez ortamı kapılarını açıyor. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, gece için her türlü desteği veriyor ve her etkinliğe katılıyor. Monik İpekel başkanlığındaki “gönüllüler ordusu” gecelerini gündüzlerine katıp ödül
gecesini hazırlıyor.
Her ödül gecesinde, ödül alan sanatçıların bir bölümünün gösterisi oluyor. Şimdiye kadar inanılmaz güzel gösteriler, sevgi dolu diyaloglar izledim. Toplumumuzun en kalburüstü insanlarından bir bölümü, onları dinlemeye gelmişti.
Bu yıl ki konserleri birçok yazar göklere çıkararak köşelerine taşıdı. Ben sizlere,
4 yıldır sürekli gittiğim ödül törenleri ve müzik şölenleri sırasında öğrendiklerimi aktaracağım:
* Sanat ve sanatçı ırkı, dini, dili ile değerlendirilemez. Sanata karşı çıkmak, her ırka her dine her dile karşı çıkmaktır.
* Yurtdışında çeşitli ödüller almış sanatçılarımızın bir çoğu, Türkiye’de ilk kez ödül aldılar. Sanatçılarımızın bazılarının ödüllerini alırken ağladığını gördüm.
* Hem katılımcıların hem de sanatçıların birbirlerine olan saygılarını ve sevgilerini; sanatçıların her biçimde birbirlerini desteklediklerini, hiçbir şekilde kıskançlık içinde olmadıklarını gördüm.
* Çıkış yapmakta olan sanatçıların, derhal yabancılar tarafından kapıldığına; sindirdiğimiz sanatçılarımıza bütün dünya ülkelerinin vatandaşlık vermeye hazır olduğuna şahit oldum.
* Osmanlı zamanında, müziğe ve hatta klasik batı müziğine çok önem verildiğini anladım. (Mesela Abdülmecit, İtalyan Donizetti’ye “Paşa” unvanı vermişti.)
* Ülkeler artık sadece sanatla işgal edilebiliyor. Biz buna “yeni emperyalizm” diyoruz.