Depresyon kişinin kendini mutsuz, değersiz, huzursuz, çaresiz hissetmesi durumudur. Depresyondaki kişi daha önceden yaptığı şeylerden zevk almamaya başlar. Kendisine ve çevresine karşı ilgisizleşir.
Zaman zaman hepimiz kendimizi mutsuz, değersiz ve çaresiz hissederiz. Bu demek değildir ki depresyondayız. Kişinin kendisine depresyondayım diyebilmesi için bu duyguları en az 2 hafta boyunca her gün hissediyor olması gerekir ve bu duygular kişinin işlevselliğini bozuyor olmalı.
Gelelim depresyonun nasıl medyana geldiğine. Yaşanılan sorunlar çoğu zaman ruh halimizi bozuyor, bozulan ruh halimiz kimyamızı bozuyor dolayısıyla mutlu olmamızı sağlayan dopamin, nörepinefrin ve serotonin gibi çeşitli nörotransmitterlar de bozulmalar meydana geliyor ve depresyona giriyoruz.
Peki beslenme açısından depresyonun nedenleri nelerdir?
Omega-3 oranı düşük olan kişilerde depresyon sık görülmüştür ve omega-3 yağ asidi verilmiş kişilerde depresyon oranının %48 oranında düştüğü görülmüştür.
Hepimiz biliyoruz ki cinsellik bizim hayatımız da oldukça önemli bir yer kaplıyor. Bu kadın ya da erkek fark etmiyor. Ama kadınlar bunu konuşmaya ve yaşamaya utandıkları için çoğu zaman bunun öneminden hiç bahsetmiyor. Cinsel hayatı olan herkes doğru ya da yanlış bir şekilde sevişiyor. Ama bunu yaparken sadece görev bilinciyle mi yapıyor yoksa hazza mı odaklanıyor orası meçhul. Zaten çoğu cinsel işlev bozukluğunun sebebi de bu. Sevişiyoruz ama ne kadar doğru?
Sevişirken yaptığımız hatalardan ve aslında yapmamız gerekenlerden bahsetmek istiyorum.
Sonuca değil an’a odaklan! Sevişirken o an yaşadığın haz dışında hiç bir şeye odaklanmanı istemiyorum. O an performansa ya da nasıl göründüğüne odaklanma. Bu sende cinsel sorunlara yol açabilir. Sevişmek bir sanattır, onu sadece bedeninde değil ruhunda da yaşamalısın. Sen sadece hazza odaklanırsan sonucunda iyi olacağından emin olabilirsin.
Ön sevişme önemli. Sevişmek sadece cinsel birleşme demek değildir. Bu bir hazır oluşluk ister. Hem kadının hem erkeğin cinsel birleşmeye hazır olması ve iyi bir orgazm yaşaması için ön sevişme şart. Birbirinizin haz bölgelerini keşfedin, birbirinize dokunmaktan kaçınmayın, masaj yapın ve erotik olmayan
Şüphesiz ki ilişkisi kusursuz olan kimse yoktur. Her ilişkide inişlerin ve çıkışların olması oldukça normaldir. Peki bu inişler hiç çıkışa varmıyorsa? İlişki günden güne ayrılığa sürükleniyorsa? O çıkmazdan kurtulmak için ne yapacağız? Bunları size maddeler halinde anlatacağım.
1. İlişkinizde bir şeylerin yolunda gitmediğini anladığınız an buna müdahale edin. Sorunların kendi kendine çözülmesini beklemeyin, ÇÖZÜLMEZ! Sorun her neyse bunu partnerinizle konuşmayı deneyin. Konuşma esnasında dikkat edeceğiniz iletişim kurallarından bir başka yazımda bahsetmiştim.
2. 1 kerecikten bir şey olmaz bir daha yaparsa o zaman konuşurum. Sorunlarınız çığ gibi büyümeden ilk seferde müdahale edin. Aksi takdirde çözmeniz gereken bir değil bin sorununuz olacak.
3. Soruna odaklan. Sen haklısın ben haklıyım savaşına döndüğü an iki tarafta haksız konumuna düşecek. Haklı olduğunda mı daha iyi hissedeceksin yoksa ortada bir sorun kalmadığında mı?
4. Bu ilişki biterse mi daha mutlu olacaksın yoksa devam ederse mi? Bunun kararını sadece sen verebilirsin. Bu konuda dışarıdan gelecek müdahalelere açık olma. İlişkinde olup biteni sen ve partnerin dışında daha iyi anlayacak kimse yok.
5. Bir sorun varsa bu
Belki de ilişkimizi temelinden sarsan şey budur? Konuşamadığınız bir eş/partner ile nasıl anlaşırsınız? Kendinizi ona nasıl anlatırsınız? Rahatsızlık duyduğunuz şeylerden nasıl bahsedersiniz? Kısacası karşınızda sizi anlamayan bir eş/partner var ise o ilişkide nasıl yol alırsınız.
Hepimiz çok severek ilişkilere başlıyoruz. Çoğu zaman bu aşk birçok iletişim sorununu tolere ediyor. Ama ya tolere etmemeye başladığında? Ben söyleyeyim. İlişkiniz sen haklısın ben haklıyım savaşına dönüyor. Bir bakmışsınız birbirinizi anlamaya değil cevap vermeye yönelik bir iletişim kurmaya başlamışsınız. Şimdi size yaptığımız iletişim hatalarından bahsetmek istiyorum.
1) Bir konu ile ilgili konuşmaya başladığınızda genelde hep karşı tarafı suçlu buluyorsunuz değil mi? Sanki size karşı yaptığı tek bir iyi davranış yokmuşçasına eşinizle ilgili ne kadar olumsuz davranışı varsa peş peşe söylüyorsunuz. Gelin bunu hepimizin başına gelmiş olan bir örnekle somutlaştıralım. "Sen zaten hep arkadaşlarınla dışarıya çık, gez eğlen. Hep onlarla ilgilen. Bana gelince hep işin var zaten." Halbuki bunu böyle ifade etmek yerine ‘’Bana daha çok vakit ayırabilmeni isterdim, bende seninle dışarıda vakit geçirmek istiyorum’’
Günümüzde çiftler ilişkinin her evresinde, gerek flört gerek nişanlılık gerek evlilik olsun problemler yaşıyor. Çiftler bu sorunları ilişkinin bazı evrelerinde görmezden geliyor ve üzerine konuşulmayan sorunlar ilerde çığ gibi üstlerine yıkılıyor.
Bu sorunlar partnerlere sorulduğunda genelde beni anlamıyor, benimle ilgilenmiyor, hep ailesinden taraf oluyor şeklinde çoğalabiliyor. Kimse cinsellik üzerine konuşmaya yanaşmıyor. Maalesef ki cinsellik bize küçük yaşlardan itibaren ayıp günah konuşulmaz olarak öğretildi. Dolayısıyla bu kemikleşmiş yapıyı kolay kolay hiçbirimiz kıramıyoruz ve temeli aslında cinsellik olan sorunlarımızı başka sorunlar yaratarak çözmeye çalışıyoruz ve çoğu zaman da çözemiyoruz.
Cinsellik nedir? Doğru cinsellik nasıl olmalıdır? Cinsel sorunlar nelerdir? Çoğumuz bu konuda çok doğru bilgilere sahip değil ne yazık ki.
Peki cinselliğin ilişkimize etkisini hepimiz biliyor muyuz? İyi bir cinsellik ilişkimizi 10 üzerinden 1 etkilerken kötü bir cinsellik ilişkimizi yıkacak kadar büyük bir etkiye sahip, yani 10 üzerinden 9. Evet yanlış duymadınız! Bu sorun ilişkinizin sonu bile olabilir. Kastettiğim şey kısa süreli bir cinsel sorun değil elbette. Bazen