Ümit Ünker

Ümit Ünker

umitunker@tediegitim.com

Tüm Yazıları

Değerli okurlarım merhaba,

Bugün oldukça ilgi çekici bir konu ile karşınızdayım. ‘’İlişki Koçluğu’’ Covid 19 pandemisi ile birlikte daha da önemli hale gelen ilişkilerin sürdürülebilir ve ‘’iyi olma durumu’’ (well-being) halini inceleyen, bu alanda uluslararası çalışmalar yapan İlişki Koçu Hande AHISKALI. Kendisi hem bireysel hem de kurumsal alanda birçok kişi ile çalışıyor. Sizler için kendisine merak edilenleri sordum. Röportajı keyifle okumanız ümidiyle…

Hande Hanım merhaba, On iki yıldır profesyonel koçluk yapıyorsunuz. Sohbete başlamadan önce okuyucularımızın sizi kısaca tanımasını isterim.

Haberin Devamı

Merhaba Ümit Bey, öncelikle değerli köşenizde bana yer verdiğiniz için çok teşekkürler. Evet, on iki yıl önce koçluk mesleğiyle tanıştım. Keşke daha önce tanışsaymışım dediğim bir yıl olmuştu. Kurumsal şirket, aile şirketi ve devlet sektöründe uzun yıllar çalıştım. Çalışırken de koçluk hep devam etti. Koçluk eğitimleri, kişisel gelişim eğitimleri verdim uzun yıllar. Kurumsal yaşamdan altı ay önce istifa edip, tamamen bireysel olarak yoluma devam etme kararı aldım. Bu kararı pandemi sürecinin en yoğun olduğu dönem almış olmama insanlar inanamadı. İstemek ve aldığın kararın gücüne inancını katmak, içsel motivasyonun gücü diyoruz işte buna. Sevdiğim gibi çalışmak, sevmediğim gibi çalışmaktan çok daha önemli benim için. Hiçbir iş beni insanlarla çalışırken duyduğum heyecan kadar etkilemedi. İşimi hala ilk günkü heyecanla yapıyorum. Bu çok özel bir şey, çok özel ve güçlü bir duygu açıkçası. Aslında mesleği profesyonel konuma taşımadan önce de insanlara uzun yıllardır koçluk yaptığımı fark ettim.

Eğitimli olmanın, koçluk tekniklerini öğrenmenin en büyük farkı ise daha etik, daha profesyonel ve daha idealist şekilde meslekte ilerlemenizi sağlıyor olması. Çünkü profesyonel koçluk, iyi ve koçluk standartlarına uygun bir eğitim kurumundan eğitim almanızla başlıyor. Öyle sanıldığı gibi üç beş günlük eğitimlerle ve hiçbir emek harcanmadan yapılabilecek bir meslek değil. Koçluğun kendi içinde çok güçlü dinamikleri ve etik değerleri var. Bu değerlere uygun şekilde ve insan sağlığını göz ardı etmeden çalışmanız gereken bir meslek. Dediğim gibi birçok eğitim, sürekli kendini geliştirme, mesleki tecrübe kat kat ilerlemenize ve mesleki anlamda her geçen gün içsel öngörülerinizin artmasına olanak sağlıyor. Ben buna “mesleki güçlenme” diyorum. Koçların içsel öngörülerinin güçlü olması gerekiyor. Bu eşittir tecrübenizin fazla olduğunun ispatı gibi bir şey.

Haberin Devamı

On yıl önce koçlukta uzmanlaşmaya karar verdim. İlişkiler ve Motivasyon Koçluğu yapıyorum. Eski milli takım sporcusu olmam ve ilişki öngörülerimin başarılı olması beni bu alanda uzmanlaşmaya yöneltti. Spor, yaşamıma disiplin ve motivasyon kelimelerini çok ufak yaşta sokmamı sağlamıştı, bunu koçlukla birleştirince hem kendi yaşamımda hem de müşterilerimin yaşamında muhteşem değişim ve ilerlemelerin varlığına şahit oluyorum. On yıldır müşterilerimle, ilişkileri üzerine çalışıyoruz.

İLİŞKİLERİN İLETİŞİME OLAN ETKİLERİ VE İLİŞKİ KOÇLUĞU

Gerçekten harika, peki İlişki Koçluğu sadece duygusal ilişkiler alanıyla mı ilgili peki? İlişkiler denince genelde insanların aklına duygusal alan geliyor öyle değil mi?

Haberin Devamı

Evet ilişki denince daha çok romantik ilişkiler akla geliyor. İnsanın ilişkisi önce kendiyle başlıyor. Ben, ”Kendini bilmeyen başkasını bilemez” derim hep. Kendini iyi tanımayan, başka bir insanla, başka bir varlıkla olan ilişkisini nasıl efektif bir şekilde sürdürebilir ki? İlişkiler koçluğu kendimizle olan ilişkimiz de dahil olmak üzere, duygusal ilişkiler, ebeveyn çocuk ilişkisi, kurumsal hayat ilişkileri, özellikle aynı kurumsal ortamda çalışan karı-koca eş ilişkileri, sporcu antrenör ilişkisi ve birçok ilişki türü İlişkiler Koçluğu’nun ilgilendiği ilişki konuları içinde. Benim çalışma alanım içinde birde buna ek olarak İlişkilerde Motivasyon konusu da var. İlişki ve Motivasyon. Evet, motivasyon denince spesifik olarak çerçevesi çizilmiş bir hedef, amaç için sahip olunması gereken içsel istek ve yoğun duygular akla geliyor. İnsanın en çok kendiyle ve başkalarıyla olan ilişkileri için çok güçlü bir motivasyona, içsel kaynaklara ihtiyacı olduğu neden düşünülmüyor? Her insanın kendi iç dünyası, yaşadığı ortam, çocukken büyüdüğü içinde bulunduğu aile ortamı, çalıştığı iş yeri koşulları, maddi imkanları çok farklı. İlişki içinde olduğu insanların da aynı şekilde bu farklılıklara sahip olduğunu düşünürsek, ilişkilerde motivasyon kaynaklarımız ve ilişkilerimizi sürdürme şekillerimizin de herkesinkinden farklı olması çok doğal ve kabul edilmesi gereken bir gerçek. Yani herkesin motivasyon frekansları farklıdır.

Pandemi dönemi insanları ilişkileri konusunda oldukça zorladı. Korku ve endişe psikolojisi de birçok çiftin bu dönemi sağlıklı yönetememesine neden oldu. Hala bu sürecin etkileri devam ediyor. Bir taraftan da birçok insanda karşı cinsle ilişki kuramama sorunu gelişti. Bir İlişki ve Motivasyon Koçu olarak müşterilerinizle bu tarz durumlarla ilgili çalıştınız mı? Bu süreç nasıl doğru yönetilebilir sizce?

Aile Stres Kuramı üzerinden düşündüğümüzde COVID-19 pandemisini bütün aile sistemini etkileyen dış çevreden kaynaklı bir kriz olarak yorumlayabiliriz.  Araştırmalar, aile üyelerinin bireysel tepkilerinin ötesinde tüm ailenin “biz” kavramı üzerinden nasıl hareket ettiğinin, duygusal ve ekonomik kaynaklarını nasıl kullandığının ve birlikte stresle nasıl başa çıktığının kriz dönemleri sonrasında mutluluğun ve iyi oluşun asıl belirleyicisi olduğunu gösteriyor. Bu noktada, aileler arası farklılıkları esneklik, sınırlar ve yakınlık üzerinden yorumlayabiliriz.

Covid-19 pandemisinin yarattığı sağlık ile ilgili kaygılar, ekonomik sıkıntı ve endişeler ve ailenin gündelik hayatında yaşanan değişimler, aile sisteminde alışagelmiş dengenin değişmesi anlamına geliyor. İlişki ile ilgili sınırların açık ve net tanımlanması, aile bireylerinin duygusal olarak yakın ve erişilebilir şeffaf olması ve değişim karşısında esnek olabilmeleri, sağlıklı ve işlevsel ailelerin temel özellikleri olarak tanımlanıyor. Bu durumda, Covid-19 krizini yaşayan ve kriz öncesi sağlıklı ilişkiler kuran ailelerde, krizin yarattığı sıkıntılar ve değişimlere yönelik yeni bir düzenin tanımlanabildiğini, hatta böyle bir kriz sürecinde aile üyelerinin daha çok yakınlaştığını, yardımlaştığını ve krizle birlikte baş etmeye çalıştıklarını görüyoruz.

Diğer taraftan, kriz öncesinde sağlıklı ilişkiler kuramamış, duygusal olarak uzak ve kopuk olan, sınırların çizilmediği ailelerin ise krizi yönetemediğini, çatışma ve gerginliğin daha sık yaşandığını, hatta boşanmaların bu çiftlerde fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu söylediklerim ilişki yaşayan her çift için geçerli.

O zaman şunu söyleyebilir miyiz? Güçlü duygusal yakınlığın önemi de böyle kriz dönemlerinde oldukça önemli.

Kesinlikle. Duygusal olarak birbirini tutkuyla seven ve partneriyle mutlu olmak için evlenmiş ya da beraberlik yaşayan çiftlerin bu kriz zamanlarını birlikte daha rahat ve sağlıklı aştıklarını görüyoruz. İki insan sadece üremek için ya da başka farklı bir amaç için bir araya gelmediyse eğer, ilişki iki kişi arasında yaşanan bir “Biz olma hali” değil midir? Hastalıkta, sağlıkta, iyilikte kötülükte, krizde, pandemi de de birlikte olma halidir. Benim inandığım ve koçluk yolculuğumda gördüğüm bir şey var. Tahammül ve anlayış oranınız, sevme ve ait olma şeklinizle orantılı. Pandemi de insanlar aynı evde günlerce gece gündüz iç içe yaşamak zorunda kaldılar.  Beklentili sevgiyle birliktelik yaşayan insanların bu süreçte oldukça sarsıldıkları aşikar. “Her şeye rağmen” kavramı derin ve özel bir konu.

Peki bu süreci hala zor şekilde sürdüren çiftlere nasıl tavsiyeler verirsiniz?

Normal hayatımızda da aynı yer, aynı insanlar, aynı şeyler, aynı eşyalar, aynı rutinler bizi çıldırma noktasına getirebiliyor bazen. Kendinizi tükenmiş ve hiçbir şey yapmak istememe psikolojisinin içinde bulabiliyorsunuz. Can sıkıntısı yaratan her şey ilişkiyi aşağıya çeker. “Yenilik” hareket demektir.  Hareket berekettir. Yeni şeyler insanda heyecan, merak ve ilgi uyandırır.

Kendinizi mental ve fiziksel olarak iyi hissedersiniz. İlişkilerde yeni şeyleri keşfetmeyi ve onları uygulamayı, ilişkinize ekleyeceğiniz hedeflerden biri olarak görürseniz, onu keşfettikten sonra sizde yaratacağı olumlu etkileri de hisseder ve onu deneyimlemek için partnerinizle birlikte harekete geçersiniz. Birlikte karar verecekleri yenilikleri ilişkilerine sokmaları, birlikte deneyimlemeleri hem çok keyifli olacaktır hem de farklı şeyler denemelerine ortam sağlayacaktır. Meraklı bir çocuk tavrı stresi azaltıp, heyecan katan bir duruma dönüşür.

En önemli noktalardan biri de; iletişim şeklimiz. Çiftlerin, çocuğu olanların, yaşamına yeni partner almak isteyen herkesin, karşılarında ilişki içerisinde oldukları insanla ne istediklerini, bu süreçte neyin kendilerine iyi geleceğini açıkça konuşmaları çok önemli. Böyle bir dönemde birlikte alınacak, herkesi benzer oranda mutlu edecek ve rahatlatacak aktivite, deneyim, eğlence ve kararlar oldukça iyi gelecektir. Ama dediğim gibi yıkıcı değil, ben merkezli değil, biz merkezli iletişim şekli.

Kurumsal yaşamda da insanlar pandemi sürecinde nasıl ilerlemeli?

Bu soru çok önemli. Özellikle yöneticilerin bu dönemde yöneticilik vasıflarını, liderlik özelliklerini gerek iletişim tarzlarıyla gerek verdikleri kararlarla göstermeleri gerekiyor. Kriz yönetiminin, kurumsal yaşamda en önemli meselelerden biri olduğunu düşünürsek, çalışanların duygusal ihtiyaçlarını algılamak ve iniş çıkış yaşanan duyguları yönetebilmek asıl böyle dönemlerde önemli. İşten çıkma korkusu, maddi endişelerin artması çalışanların duygusal açıdan daha fazla anlaşılma ihtiyaçlarını beraberinde getirdi. Yöneticilerin böyle bir dönemde çalışanlarının duygusal ihtiyaçlarını daha fazla gözlemlemelerini ve açık iletişime geçmelerini öneririm.

Peki bir koç olarak insanlara, pandemi sürecini ilişkileri konusunda daha rahat atlatmaları için ne tavsiye edersiniz?

Öncelikle böyle bir dönemde neye ihtiyaç duyduklarını iyi belirlesinler. “Beni içinde bulunduğum bu geçici dönemde rahat ve mutlu hissettirecek neye ihtiyacım var?” sorusunu sorsunlar. İhtiyaçlarının çözümünü birlikte sağlayacakları kişilerle (eş, partner, çocuklar, ebeveynler, yöneticiler, çalışanlar) konuşsunlar. Duygusal ya da fiziksel ihtiyaçlarının ne olduğunu anlatacakları içten bir konuşma yapmaları çok önemli. “Biz” kavramının önemini paylaşsınlar ilişki içinde oldukları kişilerle. “Böyle bir dönemde ben, senin için ne yapabilirim?” sorusu çok güçlü bir sorudur. Karşı tarafa da bu soruyu sormaktan kaçmasınlar. Krizlerin, güçlü bağlar kurulursa onları geliştiren bir deneyim olduğunu unutmasınlar. Duygusal bağlarını daha fazla güçlendirecek aktiviteler yapsınlar, ufak hiç beklenmedik farklı sürprizler bile çok etkilidir böyle dönemlerde. Herkes konfor alanından çıkıp ufak bir adım atarsa, bağlar daha fazla güçlenir. Birbirlerinin eylemlerine değil, birlikte karar verip uygulayacakları hedeflere odaklansınlar. Hedef belirlemek konusunda ya da daha konforlu, keyifli ve anlamlı bir ilişki yaşamak konusunda profesyonel koçluk desteği alabilirler. Psikolojik desteğe ihtiyaçları varsa mutlaka psikoloğa gidip destek alsınlar. Bu dönemde yaşanan travmalar ilerde kalıcı problemlere sebep olabilir.

Kişisel gelişimle ilgili konular son yıllarda insanların ilgi odağı. Hemen hemen herkesin bu konuda bir fikri var. Benim merak ettiğim şey şu, kişisel gelişim insanın farkındalık kazanması değil mi. Sadece okuyorsak eğer, bu farkındalıkları kazanmamız mümkün değil. Birazda uygulamaya geçmek gerekir. Özellikle böyle kriz dönemlerinde okuduğumuz şeyleri ufak ufak yaşamımızda deneyime dönüştüremezsek kişisel farkındalık ve ilerleme göremeyiz. Stresle başa çıkma yöntemleri, mindfulness teknikleri ve bunun gibi bize aktarılan birçok bilgiyi kitap sayfalarında ya da telefon ekranlarında bırakmamalı, değişim için kendimizi zorlamalıyız.  Bu tarz kişisel gelişim temelli teknikleri bu süreçte kullanabilirler. Bu süreç bittiğinde “yapabileceğimin en iyisini kendim ve sevdiklerim için yaptım” diyebilecekleri şekilde bütün potansiyellerini ve en güçlü yönlerini kullanmalarını diliyorum.

Ümit ÜNKER

Education 2.0 Uluslararası ‘’Eğitimde Üstün Liderlik Onur Ödülü’’

Kıdemli Eğitmen ve Yazar

TEDi Eğitim ve Danışmanlık