Ümit ÜNKER: İbrahim Bey Merhaba, etkinlik sektöründeki en genç üst düzey yöneticilerden birisisiniz, bize kendinizden ve hikayenizden bahseder misiniz?
Kariyerime üniversite öncesi küçük bir işletmede grafikerlik yaparak başladım. Sonrasında Namık Kemal Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünden mezun olarak turizm sektörüne adımlarımı attım. Üniversite biter bitmez yerli bir otel zincirinde yiyecek-içecek bölümünde göreve başlayıp 2 yılda satış ve pazarlama yöneticiliğine kadar yükseldim. Ardından Türkiye’nin en büyük seyahat acentelerinden birinde yurt içinde ve yurt dışında projeler hayata geçirmeye başladım. Bildiğimiz birçok global markanın etkinliklerini yönettim. 2 yıllık bir kendi şirket serüvenim oldu ama bana göre olmadığını anlamam ve ülkemizde ‘Etkinlik Ajansı’ kavramının oturması ile birlikte serüvenim sektörün önde gelen etkinlik ajanslarında yöneticilik yaparak devam etti. Kurumsal bir turizm şirketi ile iş birliği yapıp, bu sektöre ayak uydurabilmeleri için bir etkinlik ajansı dönüşümü projesini hayata geçirdik. Şimdi ise geçmişte beraber çok başarılı projelere imza atıp aile gibi olduğumuz, en iyilerin bir araya geldiği Oksijen Events şirketinde değer katmaya devam ediyoruz.
Ümit ÜNKER: Peki tam olarak neler yapıyorsunuz? Turizm herkesin bildiği bir sektör ama sizin yaptığınız işe turizm demek pek doğru gelmiyor bana.
Evet aslında bizim en zor noktamız yaptığımız işi bir cümlede anlatamamak. Normal meslek sahiplerine ne iş yaptığı sorulduğunda bir cevapla mesleğini bir ekle branşını/uzmanlığını söyleyip konuyu açıklığa kavuşturabiliyor.
Doktorsa uzmanlığı, pilotsa çalıştığı havayolu gibi örnekler varken, biz kendimizi anlatmak için biraz zorlanıyoruz.
Aslında bizim verdiğimiz hizmet bir iletişim hizmeti. Marka ile paydaşı arasındaki iletişimi bir etkinlik içerisinde anlatmaya çalışıyoruz. Arka planda büyük ve maharetli ekipler çalıştırıyoruz. Bana sorarsanız yaptığımız iş reklam ajanslarına daha yakın. Bir marka çalışanlarını veya iş ortaklarını toplayıp onlara vermek istedikleri mesajları anlatmak istiyor. Bu noktada bunu nasıl yapabiliriz? Sorusu bize yöneltiliyor.
Ümit ÜNKER: Nasıl yapıyorsunuz? Bildiğim kadarıyla yapmış olduğunuz bu iş yurt dışında oldukça önemli, üniversitedeler de bölümleri olan bir iş?
Çok doğru. Maalesef ülkemizde yaygın bir şekilde eğitimi verilmeyen, yurt dışında ise bölümleri ve mezunları olan oldukça prestijli bir iş. Ülkemizde fikre verilen değer çok düşük olduğu için çok talep görmüyor sanırım belki de çok yoğun iş temposu çekici gelmiyordur.
Ama bugüne kadar mimardan, gemi mühendisine, öğretmenden, güzellik uzmanına çok farklı okullardan mezun olup etkinlik sektöründe çalıştığım ekip arkadaşlarım oldu.
Nasıl yapıyoruz sorusuna gelince, aslında etkinlik süresince tüm iletişimi a’dan z’ye planlıyoruz. Motto/Slogan üretiliyor, logolar çiziliyor, 3 boyutlu sahneler hazırlanıyor, filmler-klipler çekiliyor, özel şovlar ve prodüksiyonlar üretiliyor, kişisel gelişim aktiviteleri kurgulanıyor, konuk konuşmacılar-sanatçılar seçiliyor, bunlara uygun mekanlar bulunup insanların ulaşımı sağlanıyor. Aslında tüm bu hizmetler 3 gün içerisinde tüketiliyor. Eğer etkinliğin sonunda katılımcı mesajlarımızı almış ve eğlenmiş ise başarılı olduğumuz anlamına geliyor.
Ümit ÜNKER: Kariyerini şekillendirmek isteyenler için etkinlik sektörü doğru bir hedef midir?
Yaşayarak öğrendiğim ve tamamen subjektif önerim, eğer etkinlik sektöründe çalışacaksanız yaptığı işi bilen ve tecrübe sahibi insanlarla çalışmayı tercih edin. Yaptığımız işi bilmeyen, daha kötüsü bildiğini sanan insanlara kendinizi anlatmaya çalışmak sizin gelişiminizi engelleyecek hatta yanlış yönlendirecektir.
Ben fikir üretebilen her insan için ilgi çekici bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Özellikle çocuk sahibi olanlar beni daha iyi anlayabilir. Tüm çocuklar özeldir, iki kardeş olsa bile farklı yaklaşımlarda bulunmanız farklı yöntemlerle iletişim kurmanız gerekebiliyor. Benim için kurguladığım etkinlikler de öyleler. Her biri çocuğum gibi ve benden bekledikleri de ihtiyaçları da farklı. Bu sebeple olabildiğince ilgili ve yaratıcı yaklaşmak zorundayım. Keşke müşteri bazında işimize verdiğimiz bu değer açıkça görülebilse bize hem yaratıcılık hem doğru bütçe yönetimi konusunda yeterli zaman verilse sonuçlar çok daha faydalı olacaktır.
Aynı şekilde bugüne kadar benimle yola çıkmış ekip arkadaşlarım içinde yaklaşımım aynı olmuştur. Her biri özel her birinin gelişimi için kullanılması gereken yöntemler gerekmiştir.
Bunları fark edebilmek için gelişimin ve eğitimin hayatımızın bir parçası olması gerekiyor.
Tecrübe ve iyi bir gözlemci olmanın sizi her zaman 1 adım öne geçirdiğini düşünüyorum.
Kariyerinin başında olan arkadaşlarıma iş hayatında kötü tecrübe diye bir şey olmadığını söylüyorum. Benim bugünlere gelebilmemde en büyük pay kötü yöneticilerime aittir. Bana nasıl bir yönetici hatta nasıl bir birey olmamam gerektiğini sadece kendileri olarak öğretmişlerdir. Bunun yanında çok fazla işinde çok iyi çalışma arkadaşım oldu ve bana çok önemli katkılarda bulundular. Hepsine müteşekkirim aslında.
Yine de merak ve çalışkanlık olmadan işinizde en iyi olmayı amaçlamadan büyük başarıları kazanmak çok zor. Doğru cevaplar orada bir yerlerde sadece doğru açıdan bakmak ve çalışmak gerekiyor, Necip Fazıl’ın bir sözünü kendime klavuz edinmişimdir.
‘Devler gibi eserler bırakmak istiyorsan, karıncalar gibi çalışmak lazım’
Ümit ÜNKER: Bu güzel paylaşımların için teşekkür ederim. Bu sefer dinleyen taraf ben oldum oldukça da keyifli oldu.
Evet genelde satış gelişimim için seni dinleyen olurken anlatan olmak keyifli oldu.
Benimle dileyen herkes www.linkedin.com/in/İbrahimAKOVA adresimden iletişime geçebilir.
Ümit ÜNKER
TEDi Eğitim Ve Danışmanlık
Kurucu – Genel Müdür
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024