Süper Lig'de milli aranın ardından yarın 13. haftanın perdesi açılacak. Geride kalan 12 haftada neredeyse tüm Süper Lig kulüpleri, VAR'ın (Video Yardımcı Hakem) performansının yetersizliği kanısında fikir birliğine vardı. Merkez Hakem Kurulu'na olan güven iyice sarsıldı. Maçlardan sonra mikrofon uzatılan yöneticilerin ekserisi, hakem triosunun yanı sıra VAR'a ateş püskürüyor.
Hakemler kararlarda standardı bir türlü yakalayamıyor. İki ayrı maçta benzer pozisyonlarda farklı kararlar verilince, kulüpler çileden çıkıyor, haklı olarak tepki gösteriyor. Elinde net kanıt olmadan maçı yöneten hakem, VAR'a davet ediliyor. VAR protokolü çoğu kez çiğneniyor. Herkesin gördüğü bariz penaltı pozisyonlarında hakeme herhangi bir VAR uyarısı gelmiyor, kulüpler zulme uğruyor.
Özellikle Beşiktaş ve Fenerbahçe yabancı VAR getirilmesi için TFF'ye talepte bulundu. Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği, Süper Lig'de yabancı hakemin boy göstermesine kesinlikle karşı. Ancak VAR'dan canı yanan, haksızlığa
Yoğun maç trafiğine giren Beşiktaş Süper Lig'de 3 haftada alabora oldu. Galatasaray ve Kasımpaşa'ya mağlup olan Kartal, Başakşehir'e deplasmanda diş geçiremedi. 3 maçta kaybedilen tam 8 puanın faturası ağır oldu. Şu an konuşmak için erken olsa da siyah-beyazlı takım henüz Kasım ayında şampiyonluk yarışına büyük oranda havlu attı.
Zira yoluna doludizgin devam eden ve geçen sezon 102 puanla şampiyonluk ipini göğüsleyen lider Galatasaray'ın uzun maratonda 11 puan kaybetmesi pek olası görülmüyor. Fenerbahçe her ne kadar UEFA Avrupa Ligi'nde tökezlese de Mourinho yönetiminde Süper Lig'de son haftalarda ivme yakaladı. Beşiktaş ezeli rakipleri Galatasaray'ın 10, Fenerbahçe'nin ise 5 puan gerisinde kaldı. Yani zirveden tam 15 puan uzak.
Bu sıkıntılı duruma gelinmesinde tabii ki en önemli faktör kadronun darlığı, yedek kulübesinin kalitesinin ezeli rakiplere nazaran düşük olması. Rashica dışında bu takımın ilk 11'inin orjinal kanat oyuncusu yok. Muçi ve Mario mecburen kanatta görev alıyor. Bu bölgede ofansif açıdan üretim neredeyse
Hafta içinde ülkemizi Avrupa'da temsil eden iki takım Başakşehir ile Beşiktaş'ın Süper Lig'deki mücadelesinde seyir zevki dibe vurdu. Tatsız tuzsuz, temposuz ve pozisyon açısından son derece kısır bir oyun ortaya çıktı. İki takım da futbolseverlere özür borçlu. Kışa 'merhaba' dediğimiz soğuk gecede izleyenleri kelimenin tam anlamıyla uyuttular.
Beşiktaş haftalardır kötü oynuyor. 'Fetret' devrinden 'gerileme' dönemine geçti. 2-1 kazanılan Malmö maçı da buna dahil. UEFA Avrupa Ligi sınavında yalnızca mücadele anlamında iyiydi siyah-beyazlılar. Rafa Silva dışında problem çözecek, Portekizli yıldızın yükünü hafifletebilecek yardımcı oyuncu yok. Topa sahip olmak, oyunu kontrol altında tutmak bir şey ifade etmiyor. İlk yarıda Svensson'un pasında Rafa'nın şık şutu dışında tribünleri heyecanlandıracak tek bir organize atak yok.
"Maç cuma gününe kadar oynansa Beşiktaş gol bulamaz" diyebileceğimiz bir maç türüydü. Üçüncü bölgede devamlı top çevir, lakin sonuç sıfır! Ceza sahası içinde
Beşiktaş, Konyaspor ve Lyon maçlarını skor olarak kazandı lakin futbol olarak değil. Siyah-beyazlı takımın sezon başındaki akıcı, istekli ve organize oyunundan haftalardır eser yok. Fransa'da kazanılan Lyon karşılaşması, maç verilerine baktığımızda büyük bir kısmetti. Temsilcimiz, Lyon girdiği pozisyonları değerlendirebilse sahadan tarihi farkla mağlup ayrılabilirdi.
Yıllardır futbol izleriz, Beşiktaş'ın bu kadar pozisyon verdiği bir maçtan galibiyetle ayrıldığına şahit olmadık. Bu olumsuz sinyallerden ders çıkarmazsan kötü neticelerin gelmesi de kaçınılmaz oluyor. Sağ ve sol bekler vasat altı, son derece yetersiz. Masuaku rakiplere gol ikram etme adetini Kasımpaşa karşısında da sürdürdü. Savunması o kadar kötü ki 2 gol onun yüzünden oldu. Birebirde çok kolay ekarte edilebiliyor. Rakip hücumculara adeta refakat ediyor. Onur Bulut'u zaten söylemeye gerek yok. Öz güvenini tamamen yitirmiş, hata korkusundan saklanarak oynuyor. Dümdüz bir oyuncu.
Kanattan haftalardır üretim göremiyoruz. Ndour 6 numarayı dolduramıyor. Takım çıkarken yaptığı
Beşiktaş akan oyunda gol yemeden Galatasaray derbisini kaybetti. Sezon başından bu yana süregelen adam paylaşımında yapılan hatalar pahalıya patladı. Trabzonspor maçında da yine duran toptan benzer golü yedi Beşiktaş. Osimhen gibi dünyanın en atletik forvetlerinden birine sahip olan Galatasaray, Beşiktaş'a hava toplarında üstünlük kurdu. Gio takımın bu büyük zaafına tedbir almazsa siyah-beyazlı takımın şampiyonluk yarışına tutunması mümkün olmaz.
Tabii Gabriel Sara'nın da hakkını teslim edelim. Ayağı cetvel gibi. Tam bir duran top ustası. Norwich City formasıyla geçen sezon toplam 13 asiste imza atmış. Bu yıl da özellikle kapanan takımlara karşı Galatasaray'ın en önemli çilingiri olacak.
Okan Buruk'un derbi için son derece riskli kabul edilen çift forvetli oyun şablonuna rağmen sarı-kırmızılı takım istediği 3 puanı aldı. Beşiktaş geçiş oyununda rakibinin bu handikapından faydalanamadı. Oysa Galatasaray, Kasımpaşa ve Elfsborg'tan 3'er gol yemişti. Topa fazla sahip olmak bir şey ifade etmiyor. Önemli olan üçüncü bölgede ne kadar üretken olduğun.
Futbol bu, gerçekten garip bir oyun... Eintracht Frankfurt karşısında sezonun en iyi futbolunu sergilersin, kaleci Kaua Santos kariyer maçı oynar, maçtan mağlubiyetle ayrılırsın. Bazen de şans yanında olur, Frankfurt maçındaki performansıyla ıslıklanan Ersin Destanoğlu kalesine duvar örer ve gruptaki en zor sınavlarından birini kazanırsın... Futbolu özel kılan bu galiba.
Lyon'da böyle bir geceye şahit olduk. Beşiktaş maçın ilk 30 dakikalık bölümünde ev sahibi ekibe hiçbir şekilde karşılık veremedi. Orta sahamız oyunda yoktu, pas yapamadık. Uzaklaştırılan toplar, 'tenis topu' misali Beşiktaş kalesine tehlike olarak döndü. Cherki ve Benrahma'nın kanatlardaki etkili oyunu sonrası çok pozisyon verdik ve Fransızlara şut imkanı tanıdık.
Yetenekleri kısıtlı olan Svensson, Beşiktaş'ın savunma anlamında en zayıf halkalarından biri. Rafa'dan da fazla yardım görmeyince temsilcimiz zor anlar yaşadı. Lyon'un kabus gibi çöktüğü bu dakikalarda Ersin'in performansıyla ayakta kaldık. Lacazette'in golü ofsayt gerekçesiyle VAR'dan dönerken, yine VAR uyarısıyla
Siyah-beyazlı takımın sezon başındaki akıcı, keyif veren, tempolu ve iştahlı oyunu birkaç haftadır yok. Siyah-beyazlılar, Konyaspor karşısında günümüzün moda deyimi 'tiki-taka' diye tabir edilen organize gol girişiminde bulunamadılar. Oysa sezonun ilk haftalarında, özellikle Lugano maçında bu tür gollere şahit olduk.
Daha çok bireysel beceri ve önde yapılan etkili baskıyla rakibi hataya zorlayıp sonuca gidiyor Beşiktaş... Konya maçında da bunun örneklerini gördük. Yeşil-beyazlı takım çok basit hatalarla ilk yarıda teslim bayrağını çekti. Gereksiz penaltı ve savunmadan çıkarken yapılan top kaybının faturasını ödediler.
Immobile milli aradan hem mental ve hem fiziksel olarak güçlü ve istekli olarak döndü. Bir golcüden fazlası... İtalyan forvet kanatlara deplase olarak takım arkadaşlarına gol fırsatları yarattı. Penaltıdan kaydettiği golle de performansını taçlandırdı. Eyüpspor sınavından sonra Konyaspor maçında da penaltı yaptıran Semih Kılıçsoy, rakibin kilidini çözen isim oldu. Genç oyuncu forma şansını
A Milli Takımımız tarihte en çok sorun yaşadığı, yapı olarak ters gelen İzlanda'ya konuk oldu. 'Bizim Çocuklar'ın buz pistini andıran zeminde, fiziğe dayalı futbol sergileyen rakibi karşısında verdiği savaş takdire şayandı. Özellikle ikinci yarıda sergilenen futbol, galibiyet hırsı ve şevki gelecek adına ümit verdi.
Maça daha ısınmadan rakibin en büyük silahı 'geçiş oyunu'nda çok basit bir gol yedik. Oskarsson'un da hakkını teslim etmek gerek. Yaz transfer döneminde 20 milyon Euro bonservis bedeli karşılığında Real Sociedad'a transfer olan 20 yaşındaki forvet, klas bir gol kaydetti. Oyunu rakip kaleye yığdık. Özellikle Kenan Yıldız'ın etkili driplinglerle soldan getirdiği toplarla tehlike yarattık. Ancak ilk 45 dakikalık bölümde gol kaydına muvaffak olamadık.
İkinci yarıda önde yaptığımız etkili baskı sonrası kazandığımız toplarla İzlanda kalesini abluka altına aldık. İrfan Can'ın bireysel becerisi sonrası ceza sahası dışından gönderdiği füzeyle etten duvarı aştık. Milli Takımımız tempoyu iyice artırırken, VAR uyarısıyla penaltı kazandık. Ancak Hakan Çalhanoğlu topa çift dokununca