İsrail’in soykırım suçlamasıyla yargılandığı davada Uluslararası Adalet Divanı(UAD)’nin kararları açık ve net:
Refah’a askeri operasyon derhal durdurulacak,İnsani yardım için Mısır’daki Refah kapısı erişime açılacak Gazze şeridine gözlemcilerin girişine izin verilecek...
Bunlar da kağıt üstünde bağlayıcı ama reelde hikaye.. Zaten İsrail daha karar alınmadan önce, UAD Gazze’ye saldırıları sonlandırmasına hükmetse bile bu karara uymayacaklarını deklare etti. Hatta İsrail hükümet sözcüsü, mahkeme kararından önce yaptığı açıklamada fütursuzca “İsrail’in vatandaşlarını korumasını ve Gazze Şeridi’nde Hamas’ın peşine düşmesini engelleyecek hiçbir güç yoktur”diye dünyaya posta koydu. Nitekim BM, UAD falan takmıyor yine saldırıyor...
Peki bu durumda zorlayıcı bir mekanizma gerekmez mi? Var, Barış Gücü ama o da uygulanmıyor. BM bu kararı almıyor,alamıyor, hatta söz konusu bile edilmiyor..Niye? ABD istemediği, reddettiği için. Çünkü Gazze’de, Refah’taki katliamdan, soykırımdan sanki endişeliymiş, rahatsızmış gibi hava takınan ABD,hem verdiği destek hem de sözde yardım yutturmacasıyla inşa ettirdiği limanla Netanyahu’nun Gazze’yi Filistinsizleştirme, yani sürgün planına katkı sağlıyor aynı zamanda...Yoksa ABD’nin gerçekten insalcıl bir bakışı,niyeti olsaydı, bekleyen yardım TIR’larına Amerikan bayrağını asarak sokardı Refah’a... Bakalım Netanyahu o zaman ne yapacaktı?
İsrail’in UAD kararları gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi(UAC)’ne bakışı, tavrı da aynı. Malum UAD devletler arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili BM’nin en yüksek organı işlevi görüyor. UCM ise bireyleri savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım iddialarıyla yargılıyor. Bu bağlamda da yine merkezi Lahey’de bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’ın, Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri başvurusuna ilişkin süreç devam ediyor. İsrail’in buna da anında tepkisi ne oldu?. Başsavcıyı İsrail’e düşmanlık, antisemitizmle suçlamak...Bir de çocukları, kadınları katleden, hastaneleri, ibadethaneleri, BM bayrağı dalgalanan kampları dahi bombalayan İsrail askerlerini “dünyanın en ahlaklı(!)ordusu” diye tanımladı hiç utanmadan...Tabii yine ABD’nin yol vermesi şımartmasıyla...Zira başsavcının talebini duyar duymaz Biden’de ne dedi?”Başsavcı’nın İsrailli liderlere karşı yaptığı yakalama kararı başvurusu utanç verici. İsrail’in güvenliğine yönelik tehditlere karşı daima onun yanında duracağız.” Ardından da Gazze’de yapılanların soykırım olmadığını savundu..Mafyavari bir tarzda racon keserek, UAD ve UAC’ye “akıllı ol” anlamında ayar verdi aklınca!..
Yani uluslararası hukuk açısından bakıldığında ABD’nin yaptıkları,tavrı utanç verici aslında. Hemde aşağılık bir ikiyüzlülük...Çünkü “ bizim verdiğimiz bombalarla oradaki masum insanlar öldürüldü” diye bizzat kendilerinin itirafları var. Bundan utanç duymayan Biden’in başsavcılığın tutuklama talebi nedeniyle utanç duyması da ayrıca bir utanç verici durum. İsrail’in yaptıkları çok açık bir şekilde insanlığa karşı işlenmiş suçlar. Soykırım denildiğinde sadece insan öldürmek değilki,insanları göçe zorlamak, yiyeceğe, içeceğe ulaşımını engellemek, aşağılamak, baskı, zulüm gibi yelpaze çok geniş. İsrail bunların hepsini de yaptı, yapıyor. Hem de alenen. Dahası yaptıkları zulmün, alçaklıkların görüntülerini sosyal medya üzerinden paylaşıyor pervasızca...Dolayısıyla bu durumdan utanması gereken ya da utanç verici biri varsa bu katliama dur demeyen, bilakis göz yuman, destek veren olarak sensin ABD...