Milli Savunma Bakanı Güler, Süleymaniye’de artan PKK terörü, Azerbaycan’ın Karabağ’daki Ermeni saldırılarına karşı gerçekleştirdiği Yıldırım Harekâtı ve Türkiye’nin Suriye’den çekilmesine yönelik bazı çıkışlarla ilgili düşüncelerini Milliyet’e anlattı.
Genel Yayın Yönetmenimiz Özay Şendir ile birlikte dün Ankara’da, Milli Savunma Bakanlığı’ndaydık... Bakan Yaşar Güler ile hem gazetemizde yayınlanan “Terörden sonra yaşam: Değişen Güneydoğu’nun Hikayesi” başlıklı dizimiz üzerine sohbet ettik hem de kendisine çok başlıkta çok sayıda soru sorma fırsatı bulduk.
Tabii özellikle de son günlerin en hareketli konuları Süleymaniye’de PKK terör örgütünün faaliyetlerinin yoğunlaşması, havalimanındaki patlama, KYB Genel Başkanı Bafıl Talabani’nin tavrı, Karabağ’da Ermenilerin saldırıları ve Azerbaycan’ın Yıldırım Harekâtı ile Türkiye’nin Suriye’den çekilmesine dönük bazı çıkışlarla ilgili düşüncelerini önceleyerek... Bakan Güler, hepsine de çok açık ve net yanıt verdi. İşte Güler’in anlattıkları:
‘Aleyhinize olacak’
“Süleymaniye’de terör faaliyetlerinin artmasıyla ilgili Bafıl Talabani sürekli olarak ikaz ediliyor. ‘Lütfen terör örgütleriyle ilişkinizi kesin. Her halükârda sizin aleyhinize olacak’ diye ve oluyor. Durum da böyle gelişiyor. Yaptıklarını, faaliyetlerini hepsini takip ediyoruz, biliyoruz. Tabii bunları hem Iraklı dostlarımızla hem KDP’li dostlarımızla da paylaşıyoruz. Ama daha sert bir hareketi de yapmak istemiyoruz. Açık açık bunlar söylendi defalarca söylendi. Fakat bir türlü kimse kendine bir çeki düzen vermedi. Şimdi havaalanı ile ilişkimizi tamamen kopardık. Umuyorum ki Bafıl Talabani bu terör örgütlerine verdiği desteği ya da iş birliğini bir an önce keser. Her şeyi görüyoruz biliyoruz, takip ediyoruz. Ama hem Iraklı dostlarımızla hem KDP’li dostlarımızla oturuyoruz konuşuyoruz. Bunların doğrultusunda da yapılması gerekenler yapılıyor...
24 saatte neler yaşandı?
Karabağ’da 44 günde biten harekâtın sonunda Ermenistan ateşkes antlaşması imzaladı. İmzaladığınız bir anlaşma var ve bunun şartlarına uymak zorundasınız. Bunların hepsi kanla yazıldı şehitler verildi, gazilerimiz var ve bunun sonunda da ortaya konan bir tane anlaşma var. Şimdi ‘uymuyorum, efendim ben Zengezur koridorunu açmayacağım’ kabul edilebilir mi? Burada teröristler yerleşmiş adamlar iktisadi bölgesine girmesine mâni oluyorlar.
Oradaki madenleri, kaçak şekilde işletiyorlar. Bunların hepsi Azerbaycanlı kardeşlerimizin milli değerleri. Bunlar oradaki halka ait. Ama hiç ikazları da dinlemediler ve uzun bir süredir de sürekli tacizlerde bulunuyorlar, yolları kesiyorlar. Son 10-15 güne bakın her gün ikaz var her gün uyarı var ‘yapmayın etmeyin, barış anlaşmasını imzaladınız bir şekilde uygulayalım’ diyorlar. Ama bir şey değişmedi, sonunda da 44 günlük harekatın başlangıcı gibi Azerbaycanlı kardeşlerimiz de onlara gerektiği şekilde karşılık verdiler.”
Azerbaycan’ın operasyonuyla bir günde görüntünün değiştiğini belirten bakan Güler, devam ediyor:
‘Biz teslim oluyoruz’
“Bir günlük sürenin sonunda ‘efendim biz teslim oluyoruz, bütün silahlarımızı teslim edeceğiz buradan da gideceğiz’ dediler. Rusya da yaptığı açıklamada ‘oradaki toprakların hepsi Azerbaycan’a ait. Senin ne işin var orada’ dedi. Doğru söyledi. Şimdi Paşinyan açıklama yapıyor ‘efendim oradakilerle bizim hiçbir ilgimiz yok.’ Kim bunları destekliyor peki senin ilgin yoksa? İnşallah bu yaşananlar önümüzdeki uzun süreli barışın da bir adımı olur. Özellikle Ermenistan kendi üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirir ve barış sözleşmesindeki maddelerde bir an önce uygulanır. Bölgeye de tam bir huzur ve barış ortamı getirilmiş olur...”
- ABD’nin Ermenistan ile yaptığı ortak tatbikatın Türkiye için bir önemi var mı. Kayda değer mi?
“Açıkçası çok önemli bir faaliyet olarak algılamadık. Ama tabii böyle tam bir gerginlik ortamında oraya 25 kişinin getirilmesi bile yanlış bir mesaj olarak algılanabilir. Dolayısıyla bütün ülkelerin çok hassas hareket etmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum.”
- Azerbaycan konusunda Türkiye yine tavrını çok net koydu?
“Tabii ki iki devlet arasında imzalanmış bir Şuşa Beyannamesi var, Bunu zaten sayın Cumhurbaşkanlarımız çok net bir şekilde bütün dünyanın gözünün önünde açıkladılar. Dolayısıyla biz her zaman Azerbaycanlı gardaşlarımızın yanında olacağız. Bunu açıklamıştık. Nitekim bu olay başladığında da onlara olan tam desteğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız da net şekilde ortaya koymuştur. Bizde onlara destek olacağımızı kardeşlerimizle paylaştık.”
Suriye’de önce güvenli ortam
“Bizim kimsenin toprağında gözümüz olmadığını sayın Cumhurbaşkanımız en başta her toplantıda açıklıyoruz. Bizim kimsenin toprağına filan ihtiyacımız yok ve bunları net şekilde paylaşıyoruz. Ama şimdi ülkemizde 4 milyon Suriyeli varken, orada da İdlib’de 5 milyon her an bir mülteciye dönüşme tehlikesi varken ‘efendim burayı terk edeceksiniz’. Nasıl terk edeceğim, güvenlik ortamı sağlanmadan orayı terk edebilir miyiz?
Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı operasyonlarını neden yaptık? Bizim insanlarımız kendi tarlalarına gidemiyordu. Teröristler sürekli bizim vatandaşlarımıza her gün roket atıyor, hafif silahlarla taciz ediyordu. Bunun sonucunda da bu operasyonları yapmak zorunda kaldık. Şimdi efendim ‘Türkiye oradan çıksın’...Türkiye oradan çıksın demekle Türkiye oradan çıkmaz. Önce bir ortam yaratılacak. Şu anda Suriye rejiminin yapmak zorunda olduğu Anayasa kabul edilecek, seçimler yapılacak. Bir hükümet kurulacak ve buradaki bütün insanları kucaklayacak. Elbette ki önden sonra da memnuniyetle çıkarız...”