Geliyor mu, gelecek mi, Netanyahu gelmesine icazet verir mi vermez mi diye günlerdir tartışılan ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Gazze’deki katliamın 30. gününde nihayet Türkiye’ye geliyor?
Hangi “yüzüyle” Ankara’da olacak acaba?
Hastane katliamının sabahında Netanyahu’yla kucaklaşarak “Bir Yahudi olarak da buradayım” deyip, ABD’den çok İsrailli bir bakan gibi davrandığı yüzüyle mi, malum hâlâ o havada... Şu ana dek gittiği hemen her yerde ‘İsrail’in yanındayız, meşru müdafaa hakkı” falan gibisinden aynı lafları etti, ediyor. Gazze’de katledilen, çocukları, bebekleri kadınları hep görmezden geliyor, İsrail’in yaptıklarına orantısız güç kullanımı bile diyemedi. Netanyahu’yla sıcak muhabbetinden farklı olan tek şey sadece alenen “Yahudi” kimliği vurgusundan vazgeçmesi sanki ABD Dışişleri Bakanı gibi davranması... Hoş öyle de olsa fark etmiyor, “Ali-Veli” durumu ve sonuçta her yol İsrail’in çıkarlarına hizmet, onun katliamlarını meşrulaştırma çabası anlamına geliyor.
Yani ABD Dışişleri Bakanı sıfatıyla, yüzüyle geliyorsa da buyursun gelsin ama İsrail’in katliamına bakışta aynı noktadaysa o anlamda geldiği gibi gider büyük olasılıkla. Zira koskoca küresel güç ABD’nin İsrail tarafından yerle bir edilen Gazze ve katledilen çocuklar konusunda bulduğu (!) ve hem Biden’ın hem de gittiği her yerde Blinken’ın dillendirdiği, muhataplarına önerdiği çözüm ne? İnsani duraksama ya da arada bir Blinken’ın deyimiyle soluklanma!.. Gerçi Netanyahu ve aynı kafadaki Pentagon “Hamas’a yarar, kesinlikle ara vermemek gerekir” diyerek buna da karşı çıkıyor ancak sonuçta buldukları çözüm katliamı durdurmak, ateşkes falan değil sadece kısa bir mola!..
***
Hollywood filmi mi bu? Ya da film seti mi?.. Gazze ölüyor... Ne demek insani duraklama veya soluklanma? Kısa bir dinlenme arası, sonra çocuk, bebek, kadın katliamlarına devam mı? Ya da bombaları tükendi de mühimmat takviyesi falan mı? Gazze’de taş üstünde taş kalmamış, elektriği, suyu, yiyeceği olmayan ilaç bulamayan oradaki insanlar nasıl soluk alacaklar? Bir aydır aralıksız üzerlerine bomba yağan insanlar nefes dahi alamıyorlar Gazze’de. Hastaneler, BM binaları, mülteci kampları, okullar, cami, kilise bombalanmayan yer kalmadı. Yaralı taşıyan ambulanslar bile...
Biden duraklamanın ne anlama geldiği sorulduğunda ne diyor? “Duraklama, mahkûmların (rehineleri kastediyor) dışarı çıkarılması için zaman vermek anlamına gelir.”
Hamas’ın elinde olduğu tahmin edilen 10 ABD vatandaşı ile Gazze’de “sıkışıp kaldığı” öne sürülen 400 ila 500 arasında ABD pasaportlu kişinin kurtarılması, ateş hattından çıkarılması yani.
Peki ya vatanlarında, kendi topraklarında “sıkışıp kalan” çocukların, bebeklerin, kadınların, masum sivillerin hayatı, canları? İnsan olan bunu söylerken utanır biraz...
Kaldı ki, amaç ABD’li rehineleri, vatandaşlarınızı kurtarmaksa İsrail’i frenleyerek bunu çok rahat yapabilirsiniz. Hiç Netanyahu dinlemiyor gibi bahanelere gerek yok. Orası sizin ileri karakolunuz, siz istemedikçe bir şey yapamaz… Ona verdiğiniz silahı, mühimmatı kesin, gölgenizi çekin bakalım ne olacak?
***
Yaptıkları, söyledikleri ve saha gerçeklerinin hele de çözüm diye saçmaladıkları önerilerin hiçbir tutar yanı yok. Diyorlar ki; Hamas’a karşı savaş, onu yok edeceğiz, ateşkes falan olursa Hamas kendisini toparlar. Hamas’a karşı nasıl bir mücadele ve zarar verildiyse onu bir açıklasalar da dünya kamuoyu bir öğrense. Şu ana dek öldürdükleri, yok ettikleri hep çocuk, bebek ve kadınlar. “Ben uyardım buradan gitmediniz o zaman siz de meşru hedefsiniz” şuursuzluğuyla, gözü dönmüşlüğüyle hareket ediyorlar. Ya terk et ya öl seçeneği yani... Nihai hedefleri de belli Gazze’deki bütün Filistinlileri topraklarından göçe zorlamak, vatansız bırakmak. Daha önce de yaptıkları gibi demografik değişimi gerçekleştirip, sonuçta da kazandık demek... Lafa geldi mi “insan hakları, uluslararası hukuk” dersleri vermeye kalkan ABD ve batı ülkelerinin yöneticileri de insanlık adına utanç verici bu tabloyu seyrediyorlar. Hem de İsrail’in yaptıklarına yönelik sokaklarından yansıyan ve giderek büyüyen öfkeye rağmen... Katliamı durdurmada umut olarak görülen BM’nin tavrı, duruşu ise ortada. Kınamanın ötesinde bir şey yapmadı, yapamadı. Katliama sadece Türkiye ve birkaç ülke dışında net tepki veren, tavır koyan yok...
Yani ABD şimdilerde “insani duraklama” falan diye atıp tutuyor ama sayelerinde “insanlık durakladı” zaten...