Suriye Devlet Başkanı Esad’ın af çıkardığı haberleri ya da çağrısıyla herkes “Adam affetti, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar evlerine dönerler artık” sanıyor...Yok öyle bir şey tabii… Suriye iç savaşının çıktığı 2011’den bu yana Esad, bundan önceki sonuncusu Ocak 2022’de buna benzer 20’den fazla genel af çağrısı yaptı zaten… Hiçbirinin de karşılığı olmadı, Esad’ın bu kafasıyla olmaz da. Çünkü bu çıkardığını söylediği yasanın bırak kapsamını, “hadi gelin hepinizi afettim” demekle olacak bir iş değil. Nereye dönüyorlar, kim veriyor güvenceyi, nereye yerleşecekler? Af çıkardım gelin diyecek adamın öncelikle işgal altındaki topraklarını güvenli hale getirmesi gerekir. Suriye’nin şu andaki fiili durumu ise ortada. Parçalanmış bir ülke, topraklarında teröristler cirit atıyor, bundan da çıkar devşirmeye çalışan devletler var. ABD Fırat’ın doğusunu kıskaca almış durumda, ileri karakolu İsrail de güneyden sıkıştırıyor… Rusya ve İran da kendi çıkarları için belli yerleri kontrol altında tutuyorlar… Suriye’de tek güvenli yer ise 2016’dan bu yana Türkiye’nin kontrolü altında bulunan bölgeler ve oralara da 700 bine yakın Suriyeli geri döndü nitekim… Ama utanmadan Esad bir de ne diyor? “Türkiye topraklarımdan çıksın..” ABD, Rusya ve İran’ın işgal ettiği, teröristlerin çöreklendiği toprakları umurunda bile değil ama... Rakka’yı ele geçiren, oradaki rafinerilere çöken teröristler için kılını bile kıpırdatmadı, hatta onlardan petrol bile satın aldı. Gelinen nokta itibarıyla da Şam ve çevresi benim için güvenli, bu da bana yeter havasında… Dolayısıyla Esad’ın öncelikle yanıtlaması gereken soru şu:
Türkiye diyor ki benim senin topraklarında gözüm yok, tek karış toprak falan istemiyorum. Senin toprak bütünlüğünden yanayım. Bu benim için kritik önemde. Peki ya sen gerçekten kendi ülkenin toprak bütünlüğünü düşünüyor musun, halkının tamamını kucaklamak istiyor musun?..
***
BM’nin şu anda Suriye’de henüz geri dönüş için ortam olmadığı görüşünü içeren tüm raporları ortada. Bütün insan hakları örgütleri de çatışmaların ya da rejim baskılarının devam ettiğini söylüyorlar. Bu durumda da sadece Esad’ın çıkardığı aflar da kabul edilebilir af değil zaten. Bir kişinin ya da hükümetin “ben affettim siz gelin demesi” yetmiyor. BM’nin veya bütün bağımsız hak gözlemcilerinin üzerinde anlaştığı birtakım garantilere bağlı olması lazım. Yani “hadi gelin” demekle olmuyor. Bu uluslararası nitelikte bir olay. Bir kere onları tekrar kendi ülkelerinde güvenliği, koruması altına alacak düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu da BM ve uluslararası kuruluşların güvencesi altında olması durumunda bir anlam ifade eder. Suriye denildiğinde bir hukuk devletinden söz etmiyoruz ki. Zira geçmişte de bu af masallarına kanıp bazı dönüşler oldu, bunlar normal hayata mı döndüler? Hayır. Bir kısmı mahkemelere çıkarılıp yargılandı, hapsedildi ve yeni kaçışlar yaşandı. Bazılarının akıbetleri ise hiç bilinmiyor.. Dolayısıyla dönenlerin güvenliği nasıl olacak, garantisi ne olacak bunların aydınlığa kavuşması şart. Esad’ın sözle vereceği garantilerin hiçbir geçerliliği olmadığı da çok açık ve net...
***
Yani geri dönüş o kadar kolay değil, bir günde gelirler ama dönüş süreci hayli zor ve meşakkatli. Suriyeli sığınmacıların kendi evlerine gitmeleri makul, uygun, doğru ama güvenlik garantisi kaydıyla… Bu da sadece sözle olacak iş değil. Kaldı ki Esad, can güvenliği gerekçesiyle evini, toprağını terk edip yurt dışına kaçan vatandaşlarını ikna etmek, sözlerinde samimi olduğuna inandırmak istiyorsa öncelikle o insanlardan af dilemesi sonra da af çıkarması gerekir. Gerçekten ülkesini seviyorsa ve toprak bütünlüğü konusunda samimiyse de “Türkiye topraklarımdan çıksın” gibi abuk sabuk sözlerinden vazgeçmesi ve PKK/YPG/PYD’nin terör örgütü olduğunu kabul edip, onunla mücadeleye başlaması şart...