ABD’nin NATO’daki ağırlığı ve etkinliği malum. Hatta bunu öyle abarttı ki, yekten patron havasında. Yani bir tarafta üye devletlerin halklarını, topraklarını korumak amacıyla kurulan 74 yıllık NATO ve görünürde özerk yapısı, diğer tarafta ise kâğıt üstünde ittifakın 30 üyesinden biri olarak bilinen ABD’nin çıkarları, pervasızlığı gibi garip bir çelişki söz konusu. Bazı ayrıntılar hariç ABD’nin onayı, oluru olmadan hiçbir karar NATO’dan geçmiyor... Mesela Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaşın yıldönümü yaklaşırken birçok Avrupa ülkesi artık bu savaşın bitmesini istiyor. NATO üyesi bazı ülkelerden Ukrayna’ya silah göndermeye hazırlanan Avrupa’nın tehlikeye sürüklendiği iddiaları bile var. Elbette Ukrayna’nın ülkesini savunması, kendi topraklarını kurtarma çabasına kimsenin itirazı olamaz ama savaşın Avrupa’ya yayılması, dahası yeni bir Dünya Savaşı senaryosu olasılığı da bir başka gerçeklik. Ancak, bunların hiçbirisi ABD’nin umurunda değil. O aksine, tam bir felaket tellalı havasında. Hem de ta başından beri. Dolayısıyla olanlara da uzaktan bakan ABD elini ovuşturup gülüyordur büyük olasılıkla. Çünkü Avrupa ne kadar çok Rusya ile savaş ve çatışma noktasına angaje olursa o kadar çok ABD’ye bağımlı olur, bağlı olur. Bu da ABD’nin işine gelir… Özellikle de uçak, hava savunma sistemi, silah pazarlaması anlamında. Zira evet NATO “savaş veya barış zamanında üyelerine dışarıdan gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı ortak hareket etme prensibine dayanan askeri savunma ittifakı ama ABD açısından ekonomik çıkarlara da dayalı bir örgüttür aynı zamanda. Bu anlamda NATO ABD’nin banknot matbaası da denilebilir. Niyesini 1998-2001 yıllarında Belçika’daki NATO karargâhında görev yapan İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:
“Şöyle bir kavram vardır: Para için savaş, savaş için para. Savaş çarkı böyle dönüyor. Önemli küresel savaş şirketlerinin 12’si ABD’de. Ve bu ABD yaklaşık dünyada silah satışının, pastasının yüzde 40’ını elinde bulunduruyor. Bunu indirmek istemiyor aşağıya. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla ki Amerikan senaryosudur, projesidir bu, şimdi ABD silah satışında rekor kırıyor. Senaryoyu uygulayarak ABD doğu Avrupa ülkelerinin tümüne İsveç, Finlandiya, Baltık ülkeleri Letonya, Estonya, Litvanya, güneyde Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Bulgaristan, Romanya bütün bu ülkelere silah satıyor. Demek ki en önemli karı ABD’nin para. Bunlar bekliyorlar aman bir yerde savaş çıksın da silah satalım diye bu bir gerçek. ABD böyle dönüyor.”
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması durumunda ABD’nin onlar dahil bütün doğu Avrupa ülkelerini bir silah deposu haline getireceğini belirten Babüroğlu, devam ediyor:
“Silah satışı rekor seviyede. Mesela NATO savunma bütçesi yaklaşık 1,1 trilyon dolardı. Şimdi 2023 de göreceğiz belki 2 trilyon dolara ulaşacak. Bu çok radikal, tarihte görülmeyen bir artış. Almanya tarihte hiç yoktu şimdi iki kat artırdı savunma bütçesini. Bütün ülkeler artırdı. Bu da ABD’nin tam da istediği. Niye? F-16’lar nerede ABD de. F-35’ler, Patriotlar kimde? ABD’de. Bütün o paralar nereye gidecek? ABD’ye, oradan alacaklar silahları.”
ABD para için NATO’yu kullanıyor yani?
“Kesinlikle. Mesela NATO Genel Sekreteri Japonya ve Güney Kore turundaydı. Ne işi var orada? NATO oraya genişleyecek. Çünkü 2025’ten itibaren Çin’i hedef alıyorlar. NATO artık sadece bizim bildiğimiz coğrafyalarda değil doğu Çin Denizi’nde Güney Kore, Japonya, Filipinler o bölgede sorumluluk sahibi olacak ve oraya da silah satacak. ABD Çin’e karşı ilerde belki Güney Kore’yi Japonya’yı, Avustralya’yı NATO üyesi yapacak. ABD’nin planı 2025 yılına kadar Rusya’nın askeri gücünü çökertmek, sonra Çin’e yönelmek. Dolayısıyla ABD ile birlikte NATO’da Çin’e yönelecek.”
ABD Avrupa’yı da savaşa sokabilir o zaman?
“Eğer yarın öbür gün Putin iyice sıkışırsa, yenilgiyle yüzleşme durumuna gelirse Sırbistan ve Kosova üzerinden başlayarak belki Polonya’ya sıçrayacak savaş. Bu da Avrupa’ya yayılması demek. Çünkü NATO üyesi, dolayısıyla da 5. madde uygulanacak. O zaman Rusya’da NATO ülkelerine çeşitli füzeler atacak, farklı tesisleri hedefe koyacak. Çek Cumhuriyeti, Baltık ülkeleri olabilir bunlar. Her an 2. Dünya Savaşı’na benzer bir evrime geçebilir. Onun için şu anda ağır silahlar veriyor, yarın öbür gün savaş uçakları da verebilir.”
Karşılıksız değil tabii?
“Karşılıksız olur mu kat kat fazlasını alacak onlardan veya alıyor. Diyelim ki Polonya ya da Almanya Ukrayna’ya silah, tank verdi… Bu sefer ABD onlara kendi tankını satıyor, onlar da daha modern diye ABD tankını istiyor. Parayla satıyor tabi bedava olur mu. Hiç verir mi? Belirli bir kredi verir ama sonunda hep geri alır...”
Özetle dememiz o ki; ABD güvenlik gerekçesi ya da baskısıyla NATO’yu genişletmek istiyor, bunu başardı da ama diğer taraftan da silah satmak derdi var. Açıkçası ABD’nin güvenlik muhabbeti doğrudan paraya da odaklı. Tamamen duygusal(!) yani...