MİT terör örgütü ele başlarının sınır ötesinde temizliğine kesintisiz devam ediyor. Suriye’nin kuzeyinden peş peşe nokta operasyon haberleri geldi. İki gün önce Kamışlı- Amude karayolunda Ekim 2007’de Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca köyündeki komando taburuna ağır silahlarla düzenlenen ve 12 askerimizin şehit olduğu alçak saldırının planlayıcısı terörist Müzdelif Taşkın susturuldu. Dün de geçen yıl 6 kişinin hayatını kaybettiği İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısının planlayıcılarından PKK/KCK’lı Nabo Kele Hayri, Haseke’de etkisiz hale getirildi. MİT iki yıl önce de 2012’de 8 askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısına katıldığı belirlenen ‘Doktor Rodi’ kod adlı PKK’lı terörist Özcan Yıldız’ı, Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde bulup gereğini yapmıştı. Diğer birçok örnekte olduğu gibi... Türkiye’ye karşı eylem yapan, Türk askerine saldıran, silah yöneltenlerin, masum sivilleri katledenlerin hesabı görülüyor yani...Arkalarında kim ya da kimler olursa olsun, aradan zaman geçip unutulduk sansalar dahi… MİT saha ajanlarıyla hain kimse, neredeyse buluyor, adım adım takip ederek gereğini yapıyor... Bu bağlamda MİT ve TSK koordinasyonuyla 2016’dan bu yana gerçekleştirilen nokta operasyonlarla da arananlar listesindeki binden fazla teröristin isimleri çizildi. Kalanlar da adım adım takipte olduklarını, inlerinden başlarını çıkardıklarında da aynı sonu yaşayacaklarını biliyor, onun paniği içindeler. Kararlı, ciddi devlet de bu işi böyle yapar zaten...
★★★
Bu kararlılığın en kritik bir başka boyutu da bunları yapabilme imkân ve kabiliyeti...Hem istihbarat hem de teknolojik, yeterlilik, üstünlük anlamında Türkiye’nin geldiği yer… Çünkü son cezalandırılan teröristin planlayıcısı olduğu 2007’deki alçak Dağlıca saldırısında Türkiye’nin İHA, SİHA’ları yoktu. Sadece İsrail’den kiralık tek bir Heron vardı. Komuta, kontrol de İsrailli şirketin adamının elindeydi. O sırada o insansız hava aracı Heron orada mıydı, 250-300 kişilik terörist grubunu görmedi mi ya da ne gördü ne kadar gördü ne kadarı bize aktarıldı, aktarılmayan, gözden kaçırılan şeyler var mıydı bilmiyoruz. Yine o zamanlarda terör örgütü PKK’ya karşı yürütülen mücadelede de istihbari bilgiler anlamında CIA ve MOSSAD paylaşımlarından da yararlanılıyordu. Onların da ne kadar doğru, samimi, eksiksiz bilgi verdikleri de koca bir soru işareti. Ki CIA ve MOSSAD’ın terör örgütü PKK’ya olan sevdaları(!), kirli ilişkileri de malum. Mesela Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin bu konuyu sorduğumda PKK’nın MOSSAD tarafından nasıl yönlendirildiğini 8. Kolordu Komutanlığı döneminde tanık olduğu şu örnekle (27 Aralık 2018 tarihli yazımız) anlatmıştı:
“İran’dan kalkıp Suriye’ye giden bir tren var. Elâzığ-Diyarbakır’dan geçip Suriye’ye gidiyor. Bu trene Muş-Bingöl kırsalında 2007 Nisan’ında bir saldırı oldu. O bölge 8. Kolordu Komutanı olarak benim sorumluluğumda olduğu için, savcıyla birlikte olay yerine gittik. Kurulan pusudan özellikle iki tane vagon hedef alınmak suretiyle roketlerle saldırı yapılmıştı. Devrilen bu vagonlardan silah çıktı. Konşimentoya inşaat malzemesi olarak işlenen silahlar İran tarafından gönderiliyor, Suriye üzerinden Hizbullah’a gidiyordu. Bunu öğrenen İsrail istihbaratı da PKK’yı devreye sokmuştu. Yani MOSSAD söylüyor, PKK vuruyor.”
★★★
Şimdilere baktığımızda ise Türkiye çok farklı konumda... Her şeyi artık kendisi yapıyor. Türk İHA, SİHA’lar 7 gün 24 saat havada dolaşıyor. Hem de bir tane falan değil, üç ,beş, on belki de daha fazla… Biri bir noktaya fokuslandığında diğerleri bölgeyi gözetlemeye devam etsin gözden kaçan bir şey olmasın diye… Yine gelişen teknik takip imkanları hem de güçlü istihbarat ağıyla artık MİT doğrudan kendi istihbaratını kullanıyor. ABD’den bilgi almıyor, kimseye bilgi vermiyor, kendi haber ağından teröristlerin yerini, koordinatlarını tespit ediyor, gidip orayı vuruyor. Yani istihbarat anlamında ABD’ye, İsrail’e bağımlılık yok, dolayısıyla onların yalan yanlış yönlendirmeleri de söz konusu olmuyor. Tabii en önemlisi de istihbarat ve operasyonlar konusunda artık bilgi sızması da yok... Hal böyle olunca da bir zamanlar İsrail Heron’u ya da ABD İHA’sı Reaper’in görmeme veya görüp de bildirmeme gibi bir olasılık, hikâye söz konusu değil artık. Türk İHA ve SİHA’lar ininden başını çıkaran teröristi görüyor ve asla affetmiyor...