Siyasette iktidarı elde etmek ya da koltuğu korumak adına verilen söz ve vaatler dünyada sandık konulan her yer için geçerli. Bu bağlamda da siyasiler halkı, seçmeni ikna etmek için birbirleriyle yarışırlar. Hatta kimi zaman uçuk, ütopik söylem ve vaatlerle. Ama genelde hepsi de barış, huzur ve refah odaklıdır... Dolayısıyla, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’in söylem ve davranışlarına bakıldığında bu normal siyasi dinamiğin aksi bir durum olduğu ortada. Çünkü bir siyasi lider olarak yekten halkına savaş vadediyor! Ülkesinde yaşanan ekonomik sıkıntılara çözüm üretmek yerine, Türkiye düşmanlığı üzerinden koltuğunu korumaya çabalıyor. Evet, Yunanistan’ı yöneten siyasiler bugüne kadar Türkiye düşmanlığıyla ve bunu devamlı gündemde tutmakla kendi bulundukları makam ve mevkileri sağlama almaya çalıştılar, yani bu bildik hikâye ancak şimdilerdekinde pervasızlık artık çılgınlık boyutunda. ABD’nin kurguladığı kirli oyunun bir parçası olma sıfatıyla son zamanlarda havalanan Yunanistan şuursuzca hayal peşinde koşuyor. Özellikle 2019’dan bu yana sanki Türkiye ile savaşa hazırlanır gibi anormal bir şekilde silahlanıyor. Bu sevdayla da birtakım boş harcamalar yaparak ekonomisini daha da kötüleştiriyor. Ülkesinin topraklarını da ABD’ye peşkeş çekti, neredeyse müstemleke konumuna düştü. ABD onay vermedikçe hiçbir adım atamaz, kıpırdayamaz hale geldi. Ama hiç utanmadan, sıkılmadan bir yandan da bunu kendi halkına, seçmenine övünülecek bir şeymiş, marifetmiş gibi anlatıyor, empoze ediyor. Açıkçası, Miçotakis ve ekibi provokatif faaliyetler ve savaş çığırtkanlığıyla hem bölgeyi hem de kendi halkını ateşe sürüklüyor. Bunun son örneği de Miçotakis’in Girit’in güneyindeki küçük, ıssız adacık Gavda’ya yaptığı son ziyareti ve tahrikleriydi. Yani Miçotakis giderek daha da saçmalıyor, saldırganlaşıyor. Niyesi malum:ABD ile Fransa’nın gazı, kışkırtmalarıyla şımaran ve bazı anlaşmalar yapmak suretiyle Türkiye’ye karşı bir üstünlük sağlayacağını, sağladığını sanan Miçotakis’in hesapları tutmadı. Türkiye savunma sanayiindeki atılımlarıyla bütün boşlukları doldurdu. ABD ve Fransa da bunu çok net anlamış durumda. Dolayısıyla, telaşlanan, panikleyen Miçotakis de hepten zırvalama noktasında. Ama hâlâ ısrarla Türkiye düşmanlığı üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Devamlı olarak uluslararası hukuku çiğneyerek haksız suçlamalarda bulunuyor. Hem de mağdur edebiyatı palavralarıyla. Tam bir hastalıklı ruh hali yani. Nitekim bu anlamda ülkesinden kendisine yönelik yükselen sesler, tepkiler de arttı. Mesela Yunanistan’daki ana muhalefet partisi SYRIZA’nın lideri Aleksis Çipras, sık sık silahlanmaya ağırlık veren bir politika izlemesini doğru bulmadığını söylüyor, ülkesindeki ABD üslerinden dolayı eleştiriyor. Miçotakis’in, Yunanistan halkının yaşadığı büyük sorunları gölgeleme hesabıyla ülke güvenliğini tehlikeye atacaksaçmalıklar yaptığını belirterek şöyle diyor:
“Miçotakis hükümetinin davranışları milli güvenliğimiz için bir tehlike oluşturmaktadır. Miçotakis’in yaşadığı panik çok açıktır. Fakat bu ülkenin ihtiyaç duyduğu son şey, yönetimdekilerin, panik içerisinde ve yalnızca gerginliği azaltmak için güvenliği ve ülke savunmasını tehlike altına atmasıdır.”
Yani yekten Yunanistan içinden de “Miçotakis yanlış yoldasın, ülkenin, halkının başını belaya sokacaksın” tepkisi ya da uyarısı. Evet, daha önceleri de Miçotakis’in pervasız tavırlarına dönük olarak içeriden tek tük bazı akademisyen ve siyasilerden cılız eleştiriler geliyordu ama bu kez tepki daha bir toplu ve volüm de oldukça yüksek. Açıkçası, Yunanistan’da da Miçotakis rahatsızlığı ve yol ayrımı durumu söz konusu. Buna Yunanistan’daki aklıselim insanlar nihayet uyandılar, gördüler de denilebilir. Çünkü sabırla Miçotakis’i ve Yunanistan’ı uyaran, “Akıllı ol! Sorunları gel diyalogla çözelim” diyen Türkiye’nin de tam olarak söylediği bu.